English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Z ] / Zahmet

Zahmet Çeviri Portekizce

2,948 parallel translation
Şimdi, zahmet olmazsa...
Agora, se não for muito inconveniente...
Zahmet etme.
Não te incomodes.
Yani izin belgeniz olmadıkça, Jack'i durdurmaya zahmet bile etmem.
A menos que tenha um mandado, não tenho de parar nada.
Zahmet etme.
- Eu vou tentar de novo.
Evet, zahmet olmazsa.
- Sim, por favor.
Şaşırmış veya endişeli gözükmek için zahmet etme.
Não é necessário fingir estar surpresa ou que está preocupada.
Hiç zahmet etme!
Eu mesmo faço isso!
- Dinle, Mike - - Hiç zahmet etme Walter.
Walter.
Top bana doğru geldi, vurucu koşmaya bile zahmet etmedi.
Se a bola viesse na minha direcção, o batedor nem saía do lugar.
Julein zahmet olmazsa gidip meme bandımı getirsene.
Julian, sê um amor. Corre e vai buscar o velcro.
Zahmet etme.
Não te preocupes.
Buraya kadar zahmet ettiğin için teşekkürler.
Obrigado por teres vindo até aqui.
Kim 50,000 Dolarlık gitar alır da "Teşekkür ederim" demeye zahmet bile etmez?
Quem recebe uma guitarra de $ 50,000 e não se dá sequer ao trabalho de dizer "obrigado"?
Russ, merak ediyorum da daha sonra vaktin olursa fikir Not Defterime bakabilir misin sana zahmet olmazsa?
Russ, mais tarde, se puderes, podes ver o meu livro de ideias?
- Zahmet etme. Tüm yol boyunca böyleydi.
Não te preocupes, esteve assim durante todo o caminho.
Bu kadar zahmet etmene gerek yoktu.
Não precisas passar por este problema.
- Zahmet olmazsa mikrofonu da getiriver. Aldım.
- Trás o microfone, se puderes.
Ş ž u kokuşuka banyo yaptırır mısın, zahmet olmazsa?
Importaste de Ihe dar um banho? Ele está imundo.
Zahmet ettiğinize değecek.
Vou fazer isso valer a pena em mais do que uma maneira.
Sakinleştirici alamam ama çok zahmet olmazsa oksijen teçhizatına bir on dakika bağlanmak isterim.
Não posso tomar calmantes, mas, se não for muito incómodo, gostaria de ficar dez minutos ligado a oxigénio.
Zahmet etmeyin çünkü bu sizi çukurdan kurtaramaz.
Não se dêem ao trabalho porque não vos salvará do poço.
Zahmet edip okula giderse durum pek de komik olmayacak.
Não será tão divertido quando se der ao trabalho de ir à escola.
Zahmet etmişsin.
Não precisavas.
Zahmet verdim, kusura bakma.
Desculpe pelo incômodo.
Buraya kadar gelip bana söylemeye zahmet etmeseydin.
Não era preciso vires até aqui para me informar.
Zahmet etmeseydin.
Não precisavas.
Cidden Oliver, bazen eve gelmeye neden zahmet ediyorsun bilmiyorum.
Honestamente, Oliver, às vezes pergunto-me por que é que te incomodas em voltar para casa.
Zahmet edip arabandan bile çıkmadın.
Nem te deste ao trabalho de sair do carro.
O öldü! Yoksa kitabı okumaya zahmet etmedin mi?
Ou nem leste o livro?
Buraya fikrimi değiştirmem için geldiysen boşuna zahmet etme.
Se voltaste para que mude de ideias, estás perder o teu tempo.
Çoğu öğrenmek için zahmet bile etmez.
A maioria não se preocupa em aprender.
Bu kadar yolu zahmet edip geldiğiniz için çok teşekkürler.
Então, muito obrigada por ter vindo até cá.
Durup, HPD'yi veya dostun McGarret veya Williams'ı aramaya zahmet etme.
Nem penses em ligar para a central ou aos teus amigos McGarrett e Williams.
Bankada eve ait bir hesap olsa buraya kadar zahmet etmezdiniz.
Se tivéssemos uma conta para as despesas domésticas no banco, escusava de ter feito a viagem.
Halk kaynaklarını zahmet ettirmeye gerek yok.
Não há necessidade de desperdiçar recursos da comunidade.
Zahmet etme.
Agora, eu...
- Sana zahmet getirir misin? - Elbette.
O meu livro é tão envolvente e eu prefiro o fresco da casa.
Beck bu gün zahmet edip geldi mi ki?
O Beck deu-se ao trabalho de vir cá hoje?
Biraz susar mısın sana zahmet.
Podes estar calado?
Zahmet etme.
Não me venhas com conversas.
Hayır, hiç zahmet etme.
- Não, não te preocupes com isto.
Onu öldürecektim ama kırmızı acılar odanda onu bağlamak için çok zahmet çektiğini fark ettim.
Eu ia levá-lo, mas imagino que tenha dado trabalho prendê-lo na tua sala vermelha da dor.
Schmidt sana bu kadar değer verirken sen onu düşünmeye bile zahmet edemiyorsun demek.
O Schmidt preocupa-se tanto contigo e tu não pensas nele.
- Ben alırım onu. - Zahmet etme hiç.
Eu apanho.
Bir gelişme olursa sizi Beyaz Saray'a bağlarım. - Hiç zahmet etme.
Acho que podes passar informações da Casa Branca.
Benim için ise, zahmet etme.
Se é para mim, não te incomodes.
Yani zahmet olmazsa.
Bom, caso não dê muito trabalho...
Sen ve senin bütün arkadaşların benim yerimde olsaydınız aynı şeyi yapardınız. Biliyor musun? The Empire gelmeye zahmet etme.
Não percas o teu tempo a voltar ao Empire.
Sana zahmet vermek istemedi.
Não te queria maçar.
O halde neden onun hakkında konuşmaya zahmet ediyorsunuz?
Então, porque fala sobre ela?
Bunlar İIk Çağ'ın Goblin Savaşları için yapıIdı. Hiç zahmet etme, genç.
Não se preocupe, rapaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]