English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Ç ] / Çok var

Çok var Çeviri Portekizce

39,033 parallel translation
Bana minnet duyması için çok sebebi var.
E ela tem muitas razões para me estar grata.
Ölmek için boğulmaktan çok daha kötü yollar var.
Há formas piores de morrer do que morrer afogado.
Daha gidecek çok yolun var.
Sim. Bem, ainda tens muito para aprender.
Çünkü, bizimkilerden çok daha fazlası var burada.
Isso é porque eles são mais que nós.
Buraya gelebilir misin? Sana çok ihtiyacım var.
Preciso muito de ti.
Ama hayır. Aslında çok güzel, ve muhteşem, ayrıca benim de muhteşem olduğumu düşünüyor, ve ithal ürünlerde inanılmaz bir zevki var.
Mas não, ela é linda e boa pessoa e acha que eu sou boa pessoa.
Hastanedesin Chelsea. Çok ateşin var.
Está no hospital, teve uma insolação.
Çok acil ihtiyacı var.
Esta rapariga tem necessidade imediata.
Gerçekten çok şaşırdım. Zavallı kızın başka şansı var mı?
E a pobre rapariga, ela terá outra oportunidade?
Çok iyi yaptığı bir şeyler var mı?
Ela é conhecida por alguma coisa?
Biliyorum çözmemiz gereken tonla şey var ama, ben kendimi çok iyi gazladım.
Temos muito em que pensar, mas estou entusiasmadíssimo.
Tamam, pekala, bu öğleden sonrası için, size çok özel bir sürprizimiz var.
Bom, temos uma surpresa para vocês, esta tarde.
Deneysel bir kaç tedavi var. İşin açıkcası, çok da umut verici değiller.
Existem tratamentos experimentais, mas, sinceramente, não são muito promissores.
New York'ta birden fazla çok iyi onkolojistler var.
Há mais oncologistas de renome em Nova Iorque.
Akış var, ama tüm sistemi boşaltmamız gerekiyor. Ve soğutucu olmadan bu şey çok sıcak.
A fluir, mas precisamos de drenar tudo, e sem tubo isto é muito quente.
Çok şükür bir iyi yanı var.
Obrigado ao universo pelo lado bom.
Bakılacak çok yer var.
Há muita área para cobrir.
Tamam, Kevin, ama Randall'ın yapması gereken çok ödevi var, ayrıca artık futbol takımında, - bu yüzden çok da fazla vakti yok.
O Randall tem TPC para fazer e, agora que joga futebol, tem menos tempo para os fazer.
Buna herzamankinden daha çok ihtiyacım var, böyle istiyorum. Her şeyden daha çok istiyorum bunu.
Neste momento, é isso que preciso de fazer e é isso que mais quero.
Üç çocugumuz var ve gerçekten çok çalışıyorum.
Que temos três filhos e que eu trabalho bastante.
Atlar hakkında var bir tane ama cok edepsiz.
Tenho uma sobre um cavalo, mas é muito ordinária.
Pekala... yan kısımda görünen delik dışında, devrelerde de çok ciddi hasarlar var.
Bem... Além do buraco evidente no painel, há danos graves nos circuitos.
Onun vücudunda çok fazla kan var.
Ele tem muito sangue.
Sen oturup iyice düşün. Çok zamanımız var ya!
Isso, pense muito a respeito, porque temos muito tempo.
Ama kaybedecek çok şeyin var.
Mas tem muito a perder.
O kadar çok boşluk var ki. Her zaman bel bağlayabileceğim tek şey kızlarla sendiniz.
A questão é que há tantas lacunas, mas o que sempre podia usar como suporte
Albany'de, New York'takinden çok daha fazla Afro-Amerikalı var.
Albany tem uma percentagem maior de afro-americanos do que Nova Iorque.
Çok fazla ayak izi var. Çok fazla.
Há muitas pegadas.
Çok fazla insanın berbat bir zevki var.
Isso é muita gente com mau gosto.
Bu adam var ya baştan beri çok dikkatli davranıyor tamam mı?
Este tipo tem sido muito cuidadoso desde o início, está bem?
Bu Sahip ve Cin ilişkisinde keşfedeceğimiz daha çok şey var.
Há muito a explorar nesta relação mestre-génio.
Çok karışık biliyorum ama asıl önemli olan buraya hayatımı riske atarak geldim çünkü sen Kurtarıcısın ve ailenin sana ihtiyacı var.
É complicado, mas... O que interessa é que arrisquei a minha vida a vir cá, porque tu és a Salvadora. E a tua família precisa de ti.
Antrenör Weston hakkında çok farklı görüşlerimiz var.
Temos perspectivas diferentes do treinador Weston.
Küresel istihbarat teşkilatları içinde mesaj izi sürebilen çok az kişi var.
Só há meia dúzia de pessoas capazes de rastrear uma mensagem.
Çünkü benden çok daha büyük sorunlarınız var, Sayın Başkan.
Porque me está a dar isto?
Ülkemizin daha gidecek çok yolu var.
Há um longo caminho para a recuperação.
Ada hayatı çok huzurlu gözükebilir ama bunun da bir bedeli var.
A vida na ilha pode parecer idílica Mas vem com um preço.
Burada hayatta kalacaksa öğrenmesi gereken çok şey var.
Se ele quer sobreviver aqui, vai ter muito que aprender.
Eğer kış gelmeden bir yavru yetiştireceklerse yapacak çok iş var.
Há muito o que fazer, se querem criar uma cria antes do inverno voltar.
İkimizin konuşacak çok şeyi var.
Tu e eu temos muito que falar.
Tahmin edeceğin üzere, sana soracak pek çok sorum var.
- Como podes imaginar, tenho muitas perguntas.
Dediğim gibi, sorulacak çok soru var.
Como eu disse, tenho muitas.
Brooklyn'de yaptığı kötülüğün karşılığını alması gereken çok insan var.
Há dezenas de pessoas no Brooklin que precisam de punição.
Söylemek istediğin çok şey var biliyorum ama şu anda ihtiyacın olan oksijenini idareli kullanmak ve ağlamak buna yardımcı olmaz.
Sei que tens muito a dizer, mas ela precisa de poupar oxigénio, - e chorar não ajuda.
Bak gerçek SpoonGrain kamyonundan daha çok gönderimiz var.
Olha, temos mais postagens do que o camião do Spoon e Grain.
Bak, dahi olabilirsin Walter ama söz konusu o olduğunda, öğrenecek çok şeyin var.
Podes ser um génio, Walter, mas, quando se trata dela, tens muito a aprender.
Mesih'in lütfu hakkında söyleyebileceğim o kadar çok şey var ki.
As coisas que poderiam dizer-te sobre o dom de Cristo.
Şu adam var ya çok tehlikeli biri.
Este tipo que conheceste? É perigoso.
Kalıbımı basarım, her bir kimlik aldığı işe göre ayarlanmış, yani artık adamı takip edebileceğimiz belirli bir rota var. Yani, çok sağ ol, Bozer.
Aposto que cada uma destas identidades corresponde a um contrato que executou, o que significa que temos finalmente uma pista sobre este tipo, por isso... obrigado, Bozer.
Çok fena bir sorun var.
Temos aqui um problema bicudo.
Harika, çünkü ben senin kahveni içmeyi tercih ederim, ama burada çok daha iyisi var.
Seria esplêndido porque adoro o teu café, mas estas aqui são muito melhores.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]