A moment ago translate Turkish
450 parallel translation
Weren't you just saying a moment ago that you didn't need me?
Bana ihtiyacınız olmadığını söylemiştiniz!
A moment ago, you said I was crazy.
Biraz önce deli olduğumu söyledin.
Sure, I saw him a moment ago when he was making a fuss...
Tabii, onu bir dakika önce bağırıp çağırırken görmüştüm.
I lost it a moment ago and I'm so upset ;
Onu kaybettim ve çok kötü durumdayım. 10,000 frank değerindedir.
Forgive me for following you a moment ago.
Az önce seni izlediğim için beni bağışla, Madeline.
It was latched a moment ago.
Bir dakika önce kilitliydi.
A moment ago, you had the whole world in your hands.
Bir dakika önce, tüm dünya avuçlarının içindeydi.
Well, you did smile at me a moment ago, didn't you?
Az önce bana gülümsediniz, değil mi?
Tell me the name of the lady who was here a moment ago.
Bir dakika önce burada olan bayanın adını söyleyin lütfen.
- Mr. Case went through here a moment ago.
- Bay Case bir dakika önce buradan geçti.
I never saw him until a moment ago.
Bir dakika öncesine kadar onu hiç görmedim.
A moment ago, the wires on the gas dimmed... as it does when someone turns on another light in the house.
Biraz önce, sanki evde başka bir gaz lambası açılmış gibi gaz basıncı düştü.
I dropped it in the garden a moment ago.
Demin bahçede düşürmüşüm.
A moment ago, you were just saying —
Az önce diyordun ki -
I saw him just a moment ago.
Az önce gördüm.
Why, someone just said the very same thing to me a moment ago in my room.
- Bir dakika önce, odamda başka biri... -... bana aynısını söyledi.
A moment ago you wanted to.
Biraz önce istiyordun ama.
See here. Mr. Peters, a moment ago you mentioned a bureau of records in athens.
Bay Peters, az önce Atina'daki Kayıtlar Bürosundan bahsettiniz.
You see, i lied to you a moment ago. I admit it.
Kabul, az önce size yalan söyledim.
I had it here a moment ago.
Biraz önce buradaydı.
She shook hands a moment ago, and you didn't even recognize her.
Biraz önce elini sıktı, ama sen farkına bile varmadın.
I saw you a moment ago.
Biraz önce sizi gördüm.
A moment ago you referred to this club as extraordinary, why?
Biraz önce bu klübün sıra dışı olduğunu söylediniz.
Now if you'll excuse me... You misunderstood me a moment ago, I'll see that she gets home safely.
Oh, az önce, beni yanlış anladınız, bayan,... ben onu memnuniyetle evine götürebilirim.
You dialed a number for me just a moment ago...
Biraz önce bir numara çevirdiniz.
- A moment ago, you said you didn't want to see the porter.
- Biraz önce kapıcıyla konuşmak istemediğini söylemiştin.
You know what I was wondering a moment ago?
Bir süre önce neyi merak ettiğimi biliyor musunuz?
A moment ago you were acting like the police were after you.
Biraz önce sanki polis peşindeymiş gibiydin.
- I could until a moment ago.
- Şu ana kadar edebilirdim.
A moment ago I did, but now?
Aslında hislerime bakacak olursam, gayet mutluyum! Bir dakika önce istiyordum, peki ya şimdi?
A moment ago you needed me more than life.
Az önce beni delicesine istiyordun.
Think how meaningless life was a moment ago.
Düşünsene hayat bir dakika önce manasızdı.
I'm the man at the piano who played a moment ago.
Sizin için piano çalan adam bendim.
I'm not too sure. I was severely frostbitten a moment ago.
Emin değilim, biraz önce beni sertçe terslediniz.
- I was with him a moment ago.
- Az önce onun yanındaydım.
I didn't like your behavior a moment ago.
Az önceki davranışından hoşlanmadım.
- You said 60 a moment ago.
- Biraz önce 60 sterlin demiştiniz.
I heard your bet with the salesman a moment ago.
Satıcı ile olan bahsinizi işitmiştim.
Why, of course it was me you were talking to a moment ago. Who else?
Elbette demin konuştuğun kişi bendim.
A moment ago you said that words had no meanings. That people have to feel.
Biraz önce insanların birşey hissetmeleri konusunda sözlerin bir anlamı yok demiştin.
These are the same hands, the same arms, the same face that were mine a moment ago.
Bunlar az önce bana ait olan aynı eller, aynı kollar ve aynı yüz.
A moment ago, you were her son, the strength of Egypt.
Az öncesine kadar onun oğluydun, Mısır'ın gücünün.
Just a moment ago, after Captain Smollet left, we went back to the stable to shoot the rat.
Biraz önce, Captain Smollet gittikten sonra, ahıra sıçan vurmak için geri döndük.
I'm sure His Majesty's in. He was a moment ago.
Majeste içeride sanıyorum.
Come now, Mr. Mayor, this woman has insulted you, and a moment ago she insulted a bourgeois.
Olur mu, Reis Bey? Bu kadın size hakaret etti. Az önce de bir beyefendiye!
They were here a moment ago.
Az önce buradaydılar.
He was here a moment ago, then let out a cry and disappeared.
Az önce buradaydı, sonra bir çığlık attı ve kayboldu.
He did, a moment ago.
Evet, bir dakika kadar önce.
You, uh, you said that a moment ago.
Bunu biraz önce söylemiştin.
A moment ago,
Biraz önce şaşırtıcı bir olayla ilgili yanılgıya düştüm.
I had it a moment ago
- Bir dakika önce elimdeydi.