English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / A mom

A mom translate Turkish

16,675 parallel translation
Oh. Well, now that you're awake, I've been thinking. Since you're still on break and I'm off for another week, maybe we could have a mom and Brick day.
Artık uyanıksın, düşündüm de hala tatilindesin ve ben boştayım.
Nick, you and your mom are gonna meet in private for a moment, okay?
Nick, annenle kısa bir süre özel olarak görüşeceksiniz.
Putting a penis in the mouth of a mom who has cancer is funny?
Kanserli bir annenin ağzına penis koymak mı komik?
Lisa, you're gonna have to admit it, your mom has the bad taste of... well, a mom.
Lisa, kendine itiraf etmenin zamanı geldi, annen sende kötü bir tat bırakıyor annelik konusunda.
I miss being a mom.
Anneliği çok özledim.
You know, stuff a mom would teach her.
Bilirsin bir annenin öğreteceği şeyler.
My mom got a job here.
Annem burada bir iş buldu.
- a plan to hide your dear mom. - I might.
- Olabilir.
Mom has a standing hair appointment, Tuesdays from 11 : 00 to 1 : 00.
Annemin her salı saat 11 : 00'den 1 : 00'e kadar kuaför randevusu var.
You know, give him lots of love and encourage his artistic side, try to be a good mom figure to him.
Sevgi gösterip, sanatçı tarafını motive ederdim. İyi bir anne figürü olmaya çalışırdım.
How much does it pay? A lumpy bed and your mom's cooking.
- Topaklı bir yatak ve annenin yemekleri.
Mom died a month back.
Annem de bir ay önce öldü.
Because it was about a mother who was always there for her child, no matter what, and that wasn't my mom... or yours.
Ne olursa olsun, çocuğunun yanında olan bir anneyi anlatıyordu ne benim annem ne de senin öyleydi.
I want to help my mom even if it means helping Cruella.
Ucunda Cruella'a yardım etmek olsa da anneme yardım edeceğim.
Mom, I'm finally gonna be a published writer.
Anne sonunda yayınlanmış bir yazar olacağım.
No, Mom. It's a very popular website.
Hayır anne, çok popüler bir İnternet sitesi.
Then my mom moved us back to LA.
Sonra annem Los Angeles'a geri taşınmaya karar verdi.
My mom can't speak English and my dad's a shut-in.
Annem İngilizce konuşamıyor ve babam bir kapatma öyle.
Mom was a live-in maid for a rich family.
Annem zengin bir ailede yatılı hizmetçiydi.
Mom, there's been a mistake.
Anne, bir yanlış anlaşılma var.
Mom, I'm really in a hurry.
Anne, cidden çok acelem var.
Mom, I've been working on a new solo jazz piece.
Anne, yeni bir solo caz parçası üzerinde çalışıyordum.
Mom, it's a tourist trap.
Anne bu bir tursit tuzağı.
A single mom to two kids?
İki çocuklu bekar bir anne mi?
My mom likes songs from when she was a teenager.
Annem gençlik yıllarından şarkıları sever.
According to the financial records, four days ago, Grigory stayed in a bed and breakfast near the crash site, The same one that his mom was staying in when she died.
Finansal kayıtlara göre, Grigrory dört gün önce kaza alanının yakınındaki annesinin de kaldığı hostelde kalmış.
And... Grigory's mom, anya, is a spy.
Ve Grigory'nin annesi bir ajan.
I'm not your mom who left you, and I'm not the reason you still live with your dad and work at a bar.
Seni terk eden annen ben değilim ve hâlâ babanla yaşamanın ve barda çalışmanın nedeni ben değilim!
So, was your mom a hunter or a witch?
Annen avcı ya da cadı mıydı?
Did you know my mom's amends come with a happy ending?
Annemin özürlerinin mutlu sonla bittiğini biliyor muydunuz?
Throw on a black turtleneck and some mom jeans, It's like I'm married to Steve Jobs.
Siyah balıkçı yakalı kazak ve anne pantolonu giysen Steve Jobs'la evliymişim gibi olacak.
And speaking of two-dimensional women who know a thing or two about sauce, stop by Flanagan's and say hi to your mom for me.
Soslar hakkında birkaç şey bilen iki boyutlu kadınlardan söz açılmışken sen de Flanaganlar'ın evine uğra da annene benden selam söyle.
She was waiting for her mom and her sister and... and I noticed she had a notebook of poems, and she read one to me.
Annesini ve kız kardeşini bekliyordu... Ve bir şiir defteri olduğunu fark ettim sonra bana bir tane okudu.
Told paramedics he was on his way to visit his mom when he blew a tire and drove his car into a tree.
Ambulans doktoruna annesine giderken tekerinin patladığını ve bir ağaca çarptığını söylemiş.
Oh, that's my mom.
A, işte annem.
Hey, I've been cut out of a lot of life stories, like my mom's, every time she met a guy.
Ben çok hayat hikâyesinden atıldım be. Annem ne zaman sevgilisi bulsa, onunkinden atılırdım mesela.
Act like you're a stay-at-home mom from the Midwest.
Orta Batı'da ev hanımlığı yapan bir kadınmışsın gibi davran.
Mom and I got into a fight.
Annemle kavga ettik.
My dad split, my mom had a string of loser boyfriends.
Babam çekip gitti, annemin rezil erkek arkadaşları oldu.
I'm happy for you to join me, but my mom, she's a bit of a trip.
Benimle gelmeni çok isterdim ama annem biraz kaçıktır.
Well, actually, I've been a stay-at-home mom for a really long time.
Aslında uzun zamandır evde duran bir anneyim.
Might be a while before your mom can actually walk.
Annenin yürümesi biraz zaman alabilir.
Yeah, mom called a guy.
- Evet, annem adamı çağırdı.
Dad, take a photo of us hugging Mom.
Baba, anneme sarılırken bir fotoğrafımızı çeksene.
Until now, when I'd screw up on the home front, I could always blame work, but with Claire running a company and being a better mom than ever, I could feel the kids downgrading their whole opinion of me.
Şu ana kadar evle alakalı işlerde çuvallayınca suçu hep işe atabiliyordum ama Claire'in hem şirket yönetmesi hem de daha iyi bir anne olmasıyla çocukların gözünden düştüğümü hissedebiliyorum.
My mom got picked up by a friend.
Annemi arkadaşı alacaktı.
And it gives Mom a chance to see how well this state-of-the-art smoke alarm works!
Böylece anneniz de teknoloji harikası duman alarmının nasıl çalıştığını görmüş oldu.
Oh, and I hope you kept the receipt, because Mom bought a backup.
Umarım faturasını atmamışsındır çünkü annem hediyenin yedeğini de almış.
I don't know who made that ice cream, but Daddy was about to churn up a frosty bowl of "Mom's a big fake."
O dondurmayı kimin yaptığını bilmiyorum. Ama babacık, anneciğin sahtekârlığını çok feci dondurmak üzere.
Even if I'm a so-so mom that barely has time to make a soggy tuna-fish sandwich, I...
Dandik bir ton balıklı sandviçi bile yetiştiremeyecek kadar vasat bir anne olsam da.
My mom's got a "date" with her new boyfriend, so I'm gonna crash in the showroom.
Annemin yeni "sevgilisiyle" randevusu var da. Ben de galeri bölümünde yatarım artık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]