Allow me to explain translate Turkish
90 parallel translation
- Sorry, but if you'll allow me to explain...
- Özür dilerim, açıklamama izin...
I realize I embarrassed you then, but if you'll only allow me to explain.
Orada sizi utandırdığımı biliyorum, ama lütfen bu durumu açıklamama izin verin.
It's impossible? Please allow me to explain.
İmkansız mı?
Allow me to explain...
Açıklamama müsade et.
Just allow me to explain...
İzin verin açıklayayım...
Colonel, allow me to explain.
Albayım, açıklamam izin verin.
Master, allow me to explain.
Efendim, izin verin açıklayayaım.
Allow me to explain.
Açıklamama izin verin.
Allow me to explain.
İzin verin açıklayayım.
Mr. Fennyman, allow me to explain about the theater business.
Bay Fennyman, müsaade edin de size tiyatro işini açıklayayım
Allow me to explain my position.
Sana durumumu anlatayım.
" Allow me to explain.
İzin verin, açıklayayım.
Allow me to explain.
Açıklamama izin ver.
Allow me to explain
Müsaadenizle açıklayayım.
Allow me to explain.
İzin ver açıklayayım.
Allow me to explain to you a few of my rules.
Benim de bazı kurallarımı açıklamama izin ver.
Before anything, these people allow me to explain to you these people, this it is the opportunity of hiring a great company
Bu insanlar, sana açıklayayım, bu insanlar önemli kişiler. Bu büyük bir fırsat, liderliğe oynama şansım var.
Allow me to explain it to you in your language.
Şimdi sizin dilinizde açıklamama izin ver.
No, please allow me to explain...
Hayır, lütfen açıklamama izin ver.
Allow me to explain.
İzin ver, açıklayayım.
Bev, allow me to explain.
Bev, açıklamama izin ver.
Allow me to explain our presence here before you take any action.
Harekete geçmeden önce burada olmamızın nedenini açıklamama izin verin.
- If you'll allow me to explain- - - how could you do this?
- Açıklamama izin verirsen... - Bunu nasıl yapabildin?
Allow me to explain!
Açıklamama izin verin!
But allow me to explain in more appropriate surroundings.
... müsaade edin de daha uygun bir yerde izah edeyim.
Are you a masochist? Allow me to explain.
- Müsaade et de açıklayayım.
What were you doing? Will you allow me to explain?
- Açıklamama izin verecek misin?
If you'll allow me to explain, Your Excellency... I promised your husband that I would personally deliver this letter to you.
Ekselansları, eğer açıklamama izin verirse kocanıza bu mektubu size ileteceğime söz verdim.
Allow me to explain what really happened the day the ship crashed.
İzin verin de size kaza günü gerçekten olanları anlatayım.
- Allow me to explain?
- Neye benziyor?
Allow me to explain.
Önce kendimi tanıtayım.
Father allow me to explain myself.
Baba, izin ver açıklayayım.
- Allow me to explain.
Bir dakikanızı ayırırsanız açıklamaya çalışayım.
If you'd allow me to explain, sir.
Açıklamama izin verirseniz, efendim.
The whole notion of marriage seems to confuse you, so allow me to explain.
Genel olarak evlilik kavramı kafanızı karıştırıyor gibi. İzin verin açıklayayım.
Then allow me to explain.
O zaman açıklayayım.
It's true, I am married, but I hope you'll allow me to explain.
Evli olduğum doğru ancak açıklamama izin verin.
General, allow me to explain.
General, izin verin açıklayayım.
- Allow me to explain...
- Açıklamama izin verir- - - Oğluma ne oldu?
Allow me to explain because it's quite fascinating, actually.
İzninle açıklayayım, bu çok muhteşem bir şey.
Allow me to explain things... in a manner which I know you'll understand. - to explain things... - No.
-... izin verirseniz...
- Allow me, with the help of Mr La Forge, to explain.
zaman göstergesi... 14-4-1. - İzninizle, Bay La Forge'un da yardımıyla, açıklayacağım.
Allow me to try to explain, Mister...?
Açıklamama izin verin, Bay...?
I can't explain what I'm doing, but you must allow me to continue.
Yapmaya çalıştığım şeyi açıklayamamam, ama devam etmeme izin vermelisin
I wanna explain to you why I think it's in your bestinterest for you to allow me to represent you.
Seni savunmama izin vermenin sana nasıl bir fayda sağlayacağını anlatmak istiyorum.
Allow me to explain something.
Bir şeyi açıklamama izin ver.
If you would allow me to try to explain the chinese room theory. no, no, no.
Çince odası teorisini açıklamama izin verirseniz.
- Allow me to explain to you porfavor
- Beni rahat bırak
Since you are our VIP, would you allow me to take time to explain a reward plan...
Özel müşterimiz olduğunu için size özel ödüllendirme planımızı açıklamama müsaade edin, lütfen.
If not, allow me to briefly explain.
Almadıysanız bile, kısaca açıklayayım.
'I am the narrator, the voice that guides the blind,'follow it not with ears but your mind'and allow me to take you back and forth through time'to explain the significance of things you may think are insignificant now.
Ben, karanlığın rehberliğini yapan anlatıcıyım. Kulaklarınızla değil aklınızla dinleyin ve izin verin, sizleri zamanda ileriye ve geriye götüreyim ve önemsiz olarak düşünebileceğiniz şeylerin, önemli olduğunu açıklayayım.