English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Apart from that

Apart from that translate Turkish

651 parallel translation
And apart from that, Colonel, do you mean to tell me that if you wanted to commit suicide, you'd go to all the trouble of putting out to sea in a boat, then take a hammer and chisel and laboriously knock holes through the bottom of it?
Bu bir yana, Albay, söyleyin bana, eğer intihar etmek isteseydiniz tekneyle denize açıldıktan sonra, elinize bir keskiyle çekiç alıp bin bir zahmetle, teknenin dibinde delikler açmaya çalışır mıydınız?
Apart from that, what do I owe you?
Bundan başka size ne borcum var?
Apart from that, our work is finished.
Onun dışında, işimiz bitti.
Apart from that, and apart from telling us a few rather pathetic lies about his past life, which most of us do from time to time anyway.
Davranışları bende de şüphe uyandırdı. Bunun dışında hayatıyla ilgili birkaç zararsız yalan söylemesinin dışında, ki hepimiz zaman zaman böyle yalanlar söyleriz.
Apart from that, you are content Yes.
- Bunlar hariç, memnun musun? - Evet.
But apart from that, what's the matter with him?
Ama ondan bu yüzden hoşlanmıyor olamazsın.
Apart from that, the ship's stuffed to the gunwales with this stuff.
Bunun dışında bir de gemi bunlarla dolu! Buna ne denir?
Apart from that?
Ondan başka?
- Seen any other action, apart from that?
- Bundan başka hiç savaş gördün mü?
And apart from that. To reach Peenemunde... we'd have to fly through their air-defense system.
Bunun dışında, Peenemünde'ye ulaşmak için onların hava savunma sistemlerini geçmek zorundayız.
Apart from that, one plays for fun, not to win.
Bunun dışında, kazanmak için oynamak eğlenceli değildir.
Apart from that, sir, I'm yours to command.
Bunun dışında, efendim, emrinizdeyim.
And apart from that?
Ya bunun dışında?
She's tired and overheated and has a headache... but apart from that, she's fine.
- Merhaba. Yorgun, çok ateşlenmiş durumda ve baş ağrısı var fakat bunların dışında, gayet iyi.
Apart from that, I'm not one who can walk proudly in the light of day.
Bunun dışında gün ışığında gururla gezebilen biri değilim.
Apart from that you look pretty chipper for a man who's 2,031 years old.
Bunun dışında, 2031 yaşında bir adam için oldukça çekici gözüküyorsun.
Apart from that, he's perfectly all right.
Onun dışında mükemmel iyidir.
Apart from that, he's really all right.
Onun dışında mükemmel iyidir.
And apart from that, I still have no proof.
Ayrıca elimde hâlâ delil bulunmamakta.
Apart from that there's no other sign of a struggle.
Bunun dışında mücadeleye dair hiçbir işaret yok.
But apart from that... you'll admit we can still live, move about, own property.
Fakat her şey bir yana kabul et ki, yaşıyoruz ve kendi malımızın sahibiyiz.
But apart from that, things went ahead pretty fast.
Ama bunun dışında, oldukça hızlı ilerlediler.
Apart from that he belongs to the Yagyu-Clan.
Bununla birlikte onun Yagyu-Klanı'nın bir üyesi olduğunu öğrendik.
Apart from that there's no evident divisions, we can't separate the spirit from the body, less brutal interference from more brutal interference, quite simply these aren't matters which can be so easily divided.
Bunun dışında belirgin bir divizyon yaşanmaz daha acımasız müdahaleden daha az acımasız müdahaleyle bedenden ruhu ayıramayız. Açıkçası bu kadar kolay ayrılabilen hususlar değildir bunlar.
Apart from that village, there's not a whole lot... to hide behind between us and that rail stop.
Buradan tren istasyonuna kadar, o köy dışında saklanabileceğimiz hiçbir yer yok.
That's clever well, all i can say is... the first thing we got to do is to find out who saw somebody, apart from druce, anywhere near there at half-past one that morning.
- Çok zekice. Söyleyebileceğim tek şey şu : Yapmamız gereken ilk şey sabahın bir buçuğunda Druce dışında birini kimin gördüğünü bulmak.
Captain Bligh, apart from the conversation you overheard was Mr. Byam's previous conduct such that you believe him guilty?
Kaptan Bligh, duyduğunuz konuşma dışında, Bay Byam'ın önceki davranışları onun suçlu olduğunu size düşündürüyor mu?
And apart from all that, Mother, I think I've developed a social consciousness.
Dahası, toplumsal bir bilinç geliştirdiğimi düşünüyorum anne.
Apart from the fact that I wouldn't let him build a chicken coop for me... I'd still like to know why I'm to be called Captain McGlue.
Benim için tavuk kümesi bile yapmasını istemediğim gerçeğini bir kenara bırakırsak ismimin neden Kaptan McGlue olduğunu merak ediyorum!
Miss Pringle said someone released the mice from the cage that during the night sometime and she found the cage torn apart.
Matmazel Pringle o gece birinin farelerini kafesinden salıverdiğini ve kafesi paramparça edilmiş halde bulduğunu söyledi.
Apart from my bit of nonsense, the curious thing is that all of you, even Sally, seems to have had one of these extraordinary experiences. Perhaps they aren't so extraordinary.
Benim zırvalarımın dışında, ilginç olan şey hepinizin, hatta Sally'nin bile sıradışı deneyimler yaşamış olması.
Oh, yes, they've been very fair about that, apart from trying to sell me their concrete foundations.
Evet, bana beton temel satmaya çalışmaları dışında o konuda oldukça adaletli davrandılar.
So smooth he daubed his vice with show of virtue... that, his apparent open guilt apart - I mean, his conversation with Shore's wife - his life was free from all suspicion.
Tüm kötülüğünü iyilik kisvesi altına öyle ustaca gizlemişti ki malum kusurunu, yani Shore'un karısıyla olan ilişkisini bir yana bırakırsak, hiçbir zaman bir kuşku gölgesi düşmemişti üzerine.
There was something about her... that set her apart from any woman I'd ever known.
Onda tanıdığım bütün kadınlardan farklı bir şeyler vardı.
I couldn't shake the thought from my mind that you and I, the ones who loved him most, were pulling him apart.
Zihnimden bir türlü atamıyordum. Benimle senin, onu en fazla sevenlerin onu üzdüklerini.
... sculptured portals, ranks of doors, galleries... transverse corridors leading to deserted salons... encrusted with the ornamentation of another age... silent rooms, where footsteps are absorbed... by carpets so heavy, so thick... that one hears no step... as if the very ear were far away... far away from this numb, barren decor... far from this elaborate frieze beneath the cornice... with its branches and garlands... like dead leaves... as if the floor were still sand and gravel, or stone slabs... over which I advanced once again... as though to meet you... between richly panelled walls... stucco, moldings, paintings... framed prints amidst which I advanced... among which I found myself already... waiting for you... very far from the setting I stand in now... before you, waiting again... for one who will not come again... who will no longer keep us apart... tear you from me.
... oymalı girişler, sıra sıra kapılar, galeriler... başka bir çağdan kalma süslemelerle bezenmiş... metruk salonlara götüren birbirine dik koridorlar... sessiz odalar ; çok ağır, çok kalın halıların... ayak seslerini yuttuğu... adımların duyulmadığı... sanki dalıp gitmiş sırdaşlar... bu cansız, yavan dekordan çok uzaklara... kornişin altında, ölü yapraklar gibi dal ve çelenkleriyle... özenle hazırlanmış... bu frizden uzaklara... üzerinde bir kez daha yürüdüğüm zemin sanki hâlâ... kum ve çakıl veya taş döşeme... sana kavuşmak için adeta... zengin ahşap kaplamalı duvarlar arasında... ustuka, silme, tablolar... aralarından geçtiğim çerçeveli gravürler... seni beklerken içlerinde çoktan... kendimi bulduğum... şu an senin huzurunda bulunduğum mekândan... çok çok uzaklarda ; ve yine beklerken... bir daha gelmeyecek birini... artık bizi ayıramayacak birini... seni benden koparan.
Is there any purpose to this visit... apart, that is, from interrupting my work?
Bu ziyaretin işimi bölmekten başka herhangi bir amacı var mı?
Apart from the fact that you are not a woman, but a girl.
Senin bir kadın değil, kız olman gerçeği haricinde.
" Hold apart from this world, that its lust corrupt thee not.
" Uzak tut kendini bu dünyadan, ki şehvet bozmasın iffetini.
Yes, but apart from making that dreadful noise, what does it do?
Evet ama korkutucu ses dışarmak dışında ne işe yarar?
Apart from all that, well you'll... you'll be amongst friends. Well?
Her şeyden uzakta, arkadaşlarınla birlikte olacaksın.
And all that was left, apart from some wart medicine was a big, fat will.
Geriye kalan her şey, kimi siğil ilaçları dışında kocaman, devasa bir vasiyetti.
The Swedish government declares that in case of enemy occupation all means of resistance will be employed apart from violence.
İsveç Parlamentosu, bir düşman işgali olması durumunda, direniş için kullanılacak tüm yöntemlerin şiddet içermeyeceğini ilan eder.
That he set him apart from the beasts of the jungle and made him the lord of the planet.
Onu ormanın hayvanlarından ayrı koydu ve onu yeryüzünün efendisi yaptı.
Apart from in jail, that's true.
Hapisteyken evet.
Now, these blancmanges apart from the one that killed Mrs. Podgorny have all appeared in which London suburb?
Şimdi, bu pelteler Bayan Podgorny'yi öldüren dışında hangi Londra mahallesinde ortaya çıktı?
My life is so poor and shoddy that without this pole, why, I'd have nothing to set me apart from other men.
Hayatım o kadar fakir ki, bu olta dışında... beni diğer insanlardan ayırabilecek hiçbir şey yok.
I mean, I felt completely apart from anything that doesn't resemble... doesn't resemble being miserable.
Yani, benzemeyen şeylerden tamamen uzak hissediyorum kendimi sefalete benzemeyen şeylerden.
Apart from the scientific explanation, the expectation that the world... that is, that human society... - will someday come to an end...
Bilimsel açıklamalar bir yana, dünyanın, daha doğrusu insan ırkının bir gün sona ereceği fikri, beni insanın kök ve cismi...
But apart from attacking That prurient hotbed of left-wing continentalism At shepherds bush
Shepherds Bush'taki solcu Avrupacı yatağına saldırmak dışında bu sıradan anneler ne düşünüyor?
Apart from the legacies to the servants, which you can copy from the present will, I want my wife to be sole beneficiary of the estate – that is until we have children, of course.
Hali hazırdaki vasiyetten kopyalayabileceğin hizmetlilere kalacak olan paydan hariç olarak çocuklarımız oluncaya kadar eşim tüm mirasın tek varisidir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]