English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Apart from

Apart from translate Turkish

2,791 parallel translation
Inside this vacuum chamber are two small metal plates sitting less than the width of a human hair apart from one another.
Boşluk çemberinin içinde birbirinden saç teli genişliği mesafesinde iki küçük levha bulunur.
- Apart from the transactions.
- Banka işlemleri dışında.
Apart from sitting duck?
Öylece kıçımın üzerine mi oturacağım?
Apart from the fascinating Native American pictographs?
Muhteşem birkaç Amerikan piktografları,
Apart from us gathered here, only our source and North Kharun.
Burada oturanlardan başka yalnızca kaynağımız, bir de Kuzey Kharun.
Apart from a dozen horses and a few asses... there's no one here who doesn't know you.
Bir düzine at ve birkaç eşeğin dışında... burada seni tanımayan yok.
Apart from every officer in the Lothian and Borders force, obviously.
Lothion ve Border'da çalışan her memurdan başkası, açıkçası.
No humans, no living things, none of this that's around me right now, apart from the rocks.
İnsanlar, canlılar ve şu an çevremde bulunan hiçbir şey, kayalar haricinde,... meydana gelmezdi.
It's a way in which we've evolved apart from each other since our species emerged.
Türümüz ortaya çıktığından beri, birbirimizden ayrı olarak bu şekilde evrildik.
So when the Sherpas moved to the moutains thousands of years ago, did they begin to evolve apart from the rest of us?
Şerpalar binlerce yıl önce dağlara yerleştiklerinde bizden farklı biçimde mi evrilmeye başladılar?
Yeah, apart from some problem drinking occasionally mixed in with some impulsive sexual acting out.
Evet. İçki sorunları ve duygusuz rol seksi hariç.
He's right because it's like saying, "My watch survived the explosion completely unscathed. " The hour hand has come off, but apart from that... "
Aslında haklı, söylediği şey "Saatim patlamadan sağlam çıktı." "Akrep yerinden çıkmış ama olsun."
It's like saying, "I survived the explosion apart from my head, which is over there."
Sanki, "Orada ki kafam dışında patlamadan sağ kurtuldum"
Apart from the orange paint, you simply wouldn't guess that it can do this.
Turuncu boya dışında bunları yapabildiğini hayatta tahmin edemezdiniz.
Dr. Wallice, for me, has really made me learn how to keep my feelings, my thoughts, my needs, my interests, my own personal- - what--really everything, my- - the core of me- - apart from what I really should be focusing on.
Dr. Wallice bana şunu öğretti duygularımı... düşüncelerimi ihtiyaçlarımı... ilgi alanlarımı bana özel olan herşeyi yani özümü... kenara bırakıp, odaklanmalıymışım.
Apart from for key rings.
Ringlerden ayrı
None. Apart from me.
Ben hariç kimse
Best hot hatch ever. Well, apart from a couple of things.
Bir kaç şey hariç gelmiş geçmiş en iyi hatckback.
Apart from the drugs, would you say that you had any other addictions?
Uyusturucu disinda baska bir bagimliligin var mi?
You want to build a reputation for yourself apart from the family's.
Ailenden ayrı olarak bir şöhret sahibi olmak istiyorsun.
Separate and apart from anything else, that money is hers.
Her şeyden bağımsız olarak, o para ona ait.
Apart from Yvonne.
Yvonne'dan ayrı olarak.
Apart from your team and mine, we won't share..
Bunu sadece senin takımdan bazıları ve benim takım..
Apart from height, body and weight.. You also wept for me.
Boy ve vücuttan hariç sen benim için ağladın.
No one apart from me can supply cocaine.
Benden başkası bulamaz kokaini.
Apart from foreign brands, people won't buy clothing anymore, is it?
Yabancı markaların haricinde, insanlar artık kıyafet almıyor öyle mi?
Just confirm... - Apart from overseas brands, people won't buy clothing anymore.
Sadece onay... - Yabancı markaların haricinde, insanlar artık kıyafet almıyor
Apart from killing our people.
İnsanlarımızı öldürmesi dışında.
I can't tell them apart from ordinary people, can you?
Onları sıradan insanlardan ayırt edebildiğimi söyleyemem. Ya sen?
Apart from the photograph, what has Simon done?
Fotoğraf dışında Simon ne yaptı?
Concentrate, focus on one sole point and, carefully, set it apart from the rest.
Konsantre olup, tek bir noktaya odaklanmalı ve dikkatlice o noktayı diğerlerinden ayırmalısınız.
Everybody in that photograph was on the guest list for the party, apart from that woman.
O kadın dışında fotoğraftaki herkes partiye davetliydi.
Who else could have shut the door apart from him?
Onun dışında kapıyı kim kapatabilirdi?
I have always come back and made you betray me, so we would be apart from each other.
Her zaman geri dönüp bana ihanet etmeni sağlardım, bu yüzden birbirimizden ayrı kalırdık.
I don't want to be apart from you another day.
- Senden bir gün daha ayrı kalmak istemiyorum.
Apart from the fact that he robbed your mother while she was giving birth to you at the hospital and fucked a lot of whores while he was still with your mother...
Annen seni hastanede doğururken onun parasını pulunu alması ve annenle beraberken bir sürü orospuyla sikişmesi dışında bir neden vardı.
Apart from being chelsea's new manager that is... malvika kelkar grew up in delhi then completed school in singapore currently studying textile designing at the national institute of fashion technology... mom dad live in turkey, i'm 21... my birthday is feb 20th and my number is
Malvika Kelkar Delhi de büyüdüm sonra Singapur'da okulumu bitirdim. Şu anda Moda teknolojisi Ulusal Enstitüsünde moda tasarımı okuyorum.
And a study of its teeth, in 2009, showed something that definitely sets it apart from birds.
2009 yılında, dişlerinde yapılan çalışmalar kesinlikle kuşlardan farklı bir şeyi göstermiştir.
Apart from the central personnel.
Sadece orta bloktaki çalışanlarımız kaldı.
I've looked at all the rooms, apart from the one at the top which is locked, and they're all nicer than mine, except Howard's which is horrible.
Tüm odalara baktım, En üste bir tanesi hariç, Ve hapsi benimkinden güzel Howard'ınki dışında.
I was flying a hairbreadth apart from the leader in a formation flight, sir.
Kol uçuşunda lidere bir kıl kadar yakın uçuyordum komutanım.
Well, apart from Arthur thinking there's something very wrong with my bladder everything went to plan.
Arthur'un mesanemde bir sorun olduğunu düşünmesini saymazsak her şey plana uygun gitti.
Oh, I'm fine, apart from a couple of holes in my socks from tap dancing.
İyiyim,... parmak ucu dansı yüzünden delinen çoraplarımı saymazsak.
Stig finding his way into the teardrop - - now, this is where the all-wheel drive will really set the STI apart from our two-wheel-drive cars on this track, as it can put the power down so efficiently out of this tighter corner.
Stig gözyaşı damlası içinde yolunu buluyor. Daha dar köşeden çıkışta etkili bir halde gücü azaltırken bu pist dört çekişin STI'yı iki çekişli araçlarımızdan ayrı tuttuğu yer.
- My dad was keeping Haven from falling apart.
Babam Haven'ı bir arada tutuyordu.
The challenge right now is preventing the cabinet from falling apart.
Şu anda hükümetin dağılmaması için çalışıyoruz.
Mandy and Sophie are four years apart, from two different States.
Mandy ile Sophie'nin arasında dört yıl var ve farklı eyaletteler.
I--I took apart a 1961 DeSoto and built a generator from scratch.
1961 model bir DeSoto'yu parçalayıp sıfırdan bir jeneratör yaptım.
Yeah, apart from one.
- Evet, birisi dışında.
From the moment they met, nothing could keep them apart, but soon he was back to his old ways.
Tanıştıkları andan itibaren, hiçbir şey onları ayıramazdı, Ama kısa süre sonra eski günlerine geri döndü.
We have to keep this family from falling apart.
Ailemizi bir arada tutmamız lazım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]