English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Apart from you

Apart from you translate Turkish

729 parallel translation
I can't be apart from you.
Senden ayrılmam.
Apart from your many titles, what else do you do?
ayrıca çok ünvanınız var - Sen başka ne iş yaparsın?
Apart from you, I have no one.
Senden başka kimsem yok.
Portuga, never more I want to be apart from you.
Portuga, senden hiç ayrılmak istemiyorum!
- Yeah, but apart from you
- Evet ama senden başka.
With all the publicity you've created about me, who knows how many people, apart from you, have been tempted to take a look in my room.
Beni o kadar ünlü etmenizden sonra sizden başka kim bilir kaç kişi odama bakmaya meraklandı.
I'll tear you apart from your assholes to your collar studs.
Kıçınızdan ter akıtacağım!
Captain Bligh, apart from the conversation you overheard was Mr. Byam's previous conduct such that you believe him guilty?
Kaptan Bligh, duyduğunuz konuşma dışında, Bay Byam'ın önceki davranışları onun suçlu olduğunu size düşündürüyor mu?
You just don't know any girls apart from geishas and their kind
Geyşalar hariç kadınlar hakkında hiç bir şey bildiğin yok.
And apart from that, Colonel, do you mean to tell me that if you wanted to commit suicide, you'd go to all the trouble of putting out to sea in a boat, then take a hammer and chisel and laboriously knock holes through the bottom of it?
Bu bir yana, Albay, söyleyin bana, eğer intihar etmek isteseydiniz tekneyle denize açıldıktan sonra, elinize bir keskiyle çekiç alıp bin bir zahmetle, teknenin dibinde delikler açmaya çalışır mıydınız?
Apart from that, what do I owe you?
Bundan başka size ne borcum var?
You seem so far apart from us now.
Aramız açılmış sanki.
Apart from my bit of nonsense, the curious thing is that all of you, even Sally, seems to have had one of these extraordinary experiences. Perhaps they aren't so extraordinary.
Benim zırvalarımın dışında, ilginç olan şey hepinizin, hatta Sally'nin bile sıradışı deneyimler yaşamış olması.
But don't you find it... Apart from everything else, don't you find it expensive?
Ama, herşey bir yana, sana pahalı gelmiyor mu?
Can't you appreciate its quality quite apart from its content?
İçeriğini bir kenara bırakırsak, kalitesini takdir etmez misin?
Apart from other considerations apparently you attach little importance to these documents.
Diğer sebepler bir kenara anlaşılan bu belgeleri fazla önemli bulmuyorsunuz.
My hands were full keeping these guys from tearing you apart.
Bu adamların sana şu an saldırmalarını engellemeye çalışıyorum.
But just why do you set yourself apart from everyone else here?
Neden kendinizi başkalarından ayrı tutuyorsunuz?
You'll see a man torn apart from crown to heel... and spliced together with sperm whalebone in place of what's missing.
Parçalara ayrılmış, sonra da eksik yerleri balina kemikleriyle tamamlanmış bir adam görürsünüz.
You were the only person to see him apart from myself and Justine.
Onu benden başka sadece sen ve Justine gördünüz.
- Well, Mr. Malcolm, apart from Miss Meacham and Mrs. Shankland, who may be counted as neutral, the count is 4 to 1 against you.
- Evet Bay Malcolm ;.. ... Bayan Meacham ve Bayan Shankland hariç, ki onları tarafsız kabul ediyoruz. Dörde karşı bir kaldınız.
I couldn't shake the thought from my mind that you and I, the ones who loved him most, were pulling him apart.
Zihnimden bir türlü atamıyordum. Benimle senin, onu en fazla sevenlerin onu üzdüklerini.
Apart from that, you are content Yes.
- Bunlar hariç, memnun musun? - Evet.
... sculptured portals, ranks of doors, galleries... transverse corridors leading to deserted salons... encrusted with the ornamentation of another age... silent rooms, where footsteps are absorbed... by carpets so heavy, so thick... that one hears no step... as if the very ear were far away... far away from this numb, barren decor... far from this elaborate frieze beneath the cornice... with its branches and garlands... like dead leaves... as if the floor were still sand and gravel, or stone slabs... over which I advanced once again... as though to meet you... between richly panelled walls... stucco, moldings, paintings... framed prints amidst which I advanced... among which I found myself already... waiting for you... very far from the setting I stand in now... before you, waiting again... for one who will not come again... who will no longer keep us apart... tear you from me.
... oymalı girişler, sıra sıra kapılar, galeriler... başka bir çağdan kalma süslemelerle bezenmiş... metruk salonlara götüren birbirine dik koridorlar... sessiz odalar ; çok ağır, çok kalın halıların... ayak seslerini yuttuğu... adımların duyulmadığı... sanki dalıp gitmiş sırdaşlar... bu cansız, yavan dekordan çok uzaklara... kornişin altında, ölü yapraklar gibi dal ve çelenkleriyle... özenle hazırlanmış... bu frizden uzaklara... üzerinde bir kez daha yürüdüğüm zemin sanki hâlâ... kum ve çakıl veya taş döşeme... sana kavuşmak için adeta... zengin ahşap kaplamalı duvarlar arasında... ustuka, silme, tablolar... aralarından geçtiğim çerçeveli gravürler... seni beklerken içlerinde çoktan... kendimi bulduğum... şu an senin huzurunda bulunduğum mekândan... çok çok uzaklarda ; ve yine beklerken... bir daha gelmeyecek birini... artık bizi ayıramayacak birini... seni benden koparan.
You stood apart from the others... by a stone balustrade... on which your hand rested, your arm half-extended.
Diğerlerinden ayrı duruyordun... taş tırabzanın yanında... elini tırabzana dayadığın kolun yarı aralıktı.
Apart from the fact that you are not a woman, but a girl.
Senin bir kadın değil, kız olman gerçeği haricinde.
Now, apart from the cooking... I'll need... well... everything, general looking-after, you know.
Yemek pişirmek dışında benim için evdeki bütün işleri halletmelisin.
You see, Mrs. Higgins, apart from the things one can pick up the difference between a lady and a flower girl isn't how she behaves but how she is treated.
Biliyor musunuz Bayan Higgins, diğer şeyleri saymazsak... hanımefendiyle çiçekçi kız arasındaki fark nasıl davrandıkları değil... onlara nasıl davranıldığıdır.
Apart from all that, well you'll... you'll be amongst friends. Well?
Her şeyden uzakta, arkadaşlarınla birlikte olacaksın.
Have you killed others apart from them?
Onlar haricinde kimseyi öldürdün mü?
When you were aiming at them, apart from those who fled, there must be someone who followed us stole the lute.
Onlara nişan aldığında kaçanların dışında bizi takip edip Lavtayı çalan biri daha olmalı.
Because you live apart from them.
Çünkü ondan kopuk yaşıyorsunuz.
Apart from Margaret, you're the only person I've ever enjoyed talking to.
Margaret hariç, konuşmaktan zevk aldığım tek insandın.
You mean, apart from Russia and Japan?
Yani, Japonya ve Rusya dışında mı?
You may keep him here forever, but you will always be separate, apart from him.
Onu burada sonsuza kadar tutabilirsin ancak daima ayrı olacaksın, ondan uzak olacaksın.
Apart from that you look pretty chipper for a man who's 2,031 years old.
Bunun dışında, 2031 yaşında bir adam için oldukça çekici gözüküyorsun.
Apart from the two of you, there are four more people
Sizden başka 4 kişi daha var
Did you collaborate with other American spies apart from Field?
Noël Field haricindeki Amerikan casuslarıyla işbirliği yaptınız mı?
Did you enjoy it, apart from the glory of conquest?
Gönüllerini fethettikten sonra, tadını çıkartabildin mi bari?
But apart from that... you'll admit we can still live, move about, own property.
Fakat her şey bir yana kabul et ki, yaşıyoruz ve kendi malımızın sahibiyiz.
Stay away from the car or I'll blow you apart.
Arabadan uzaklaş, yoksa beynini dağıtırım.
If you opened 200 Wonka Bars, apart from being dreadfully sick you'd use 20 % of 1,000 which is 15 percent half again, 10 percent...
Eğer 200 Wonka çikolatası açtıysan, korkunç derecede hasta olman dışında 1,000'in % 20'sini kullanmışsın ki bu da % 10'un iki katı eder...
Apart from the legacies to the servants, which you can copy from the present will, I want my wife to be sole beneficiary of the estate – that is until we have children, of course.
Hali hazırdaki vasiyetten kopyalayabileceğin hizmetlilere kalacak olan paydan hariç olarak çocuklarımız oluncaya kadar eşim tüm mirasın tek varisidir.
Apart from that, I was looking for you because it's Saturday.
Bugün cumartesi olduğu için seni arıyordum.
Apart from the fact you were young and daft and would have gone anywhere.
Genç ve mankafa olmanız ve de herhangi bir yere gidiyor olduğunuz gerçeği haricinde.
Apart from that there are such creatures as bandicoots - a type of rat, you see - snakes, jungle lizards and tokay - small lizards - you cut off the head, chop them up and make into curry,
Ayrıca bir çeşit fare olan bandikutlar vardı yılanlar, orman kertenkelesi, küçük kertenkeleler vardı kafalarını keserdiniz, sonra doğrardınız sonra köri katardınız.
But, you see, apart from Eichmann Wiesenthal has brought a thousand war criminals to justice.
şöyle düşünün, Eichmann'ın haricinde... Wiesenthal tam 1000 savaş suçlusunu adalete teslim etti.
And what do you burn, apart from witches?
Peki cadılardan başka ne yakarsınız?
You must learn to love someone else apart from me, Sara.
Benden başka birilerini... sevmeyi öğrenmelisin, Sara.
Ifyoulose, apart from the challenge, you'll end up getting murdered yourself!
Kaybedersen, mücadelenin dışında hayatını da kaybetmiş olacaksın!
D'you do anything else, apart from racing driver?
Yarışlara katılmak dışında, başka neler yaptın?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]