Ask away translate Turkish
1,003 parallel translation
Ask away.
İstediğiniz kadar sorun.
Go on, ladies and gentlemen, ask away.
Durmayın bayanlar ve baylar, soru sorun.
Ask away, I don't promise anything.
Sor, hiçbir şey için söz vermiyorum.
"And my love he has stolen away"
"Benim aşkımı da o çaldı"
"All the girls he does please And my love he has stolen away"
"O gelince bütün kızların işi tamam Benim aşkımı da o çaldı"
Seems every time we ask a question, folks either shut up... or walk away like they'd never heard us.
Ne zaman bir soru sorsak insanlar ya susup kalıyorlar ya da bizi hiç duymamış gibi yürüyüp gidiyorlar.
What right to throw love away for the poor fancy thing you felt for him?
Onun için hissettiğin zavallı istekler için aşkı fırlatıp attın.
Her love and kindness always soothed my pain away
Aşkı ve şefkati hep acımı dindirdi.
They said your father is ill, and ask you to come right away.
Babanız hastalanmış hemen gelmenizi istiyorlar.
I ask you as a favor to use the letters to take her away from Casablanca.
Senden, bana bir iyilik yapıp, Onu Casablanca'dan çıkarmanı istiyorum.
I used to ask her sometimes... but she'd only laugh and say she'd given it away.
Bazen sorardım... ama sadece güler ve birine verdiğini söylerdi.
Knowing the girl is of questionable reputation, he seeks her out to ask her to stay away from you and plead with her to change her ways.
Kızın pek de iyi olmayan ününü bildiğinden seni bulup, onun hakkında uyarmak istemiş kötü davranışları için de onu azarlamak niyetindeymiş.
For heaven's sake, Mr. Damian, don't take him away.
Tanrı aşkına Bay Damian, onu tutuklatmayın.
Put away that thing, for heaven's sake.
Kaldır şunu, tanrı aşkına!
You can't ask such a question, and just walk away.
Böyle bir soru sorup, çekip gidemezsiniz.
If you're here to play Cupid, you can put away your arrows.
Buraya aşk tanrısını oynamaya geldiysen oklarını kaldır.
You cannot wipe away such love as I have given you without even a farewell.
Sana verdiğim aşkı bir veda bile etmeden silip atamazsın.
Even if she got away with it in court... crime of passion, temporary insanity... those headlines would kill her.
Mahkemede, aşk cinayeti, anlık cinnet diyerek kurtulsa bile, gazete başlıkları onu öldürürdü.
Well, you ask Joy to come down to the 21st Precinct Police Station, right away.
Joy'a hemen 21.Bölge Polis Karakolu'na gelmesini söyleyin.
Ask him what the chances are of getting out right away.
Ona hemen gitme şansımız olup olmadığını sor.
But I'm not really sure, and I can't ask him'cause he's away in Paris.
Ama emin değilim ve ona da soramam. Çünkü şu an Paris'te.
Next time you think of running away, ask yourself where.
Bir daha kaçmadan önce nereye gideceğini sor kendine.
They took your lover away.
Aşkını elinden almışlardı.
I don't know, but a love like ours just can't fade away... as if it were only a dream.
Bilmiyorum, bizimkisi gibi bir aşk böyle yok olup gitmemeli... sanki bir rüyaymış gibi.
You could be locked away in a room with no sun, no moon, no laughter, no music, no love, and you wouldn't care.
Güneşi, ayı görmeyen bir odaya kapatılmış olsan ne kahkaha, ne müzik, ne de aşk olsa, hiç umursamazdın.
I... also wanted to ask you, if I am killed and I have a son, don't let him be taken away from you.
Ben... sana sormayı düşünüyordum, ben ölürsem ve bir oğlum olursa, senden alınmasına izin verme.
He who loves and runs away, lives to love another day.
Seven ve kaçan adam öbür gün aşkı yaşar.
If you ask me, he's probably nuttier than the one that got away.
Bana sorarsan, muhtemelen kaçandan daha çatlak.
Well, if any man would ask me, I'd run away and become his mistress!
İsteyen çıksa, kaçıp onun metresi olurum.
I know I promised I wouldn't ask you this again... but why are you running away from things?
Biliyorum sana tekrar görmek için söz verdim.. ama sen bazı şeylerden kaçıyorsun?
Colonel Butler phoned... to ask the major to report to his office right away.
Albay Butler telefonda binbaşının ofisinde rapor vermesini söyledi.
Ask him to send it away again, would you, please?
Ona taksiyi geri yollamasını söyler misiniz lütfen?
You should get away or at least ask for police protection.
Kaçmalı ya da en azından polisten koruma istemelisin.
He said that love is one product you don't sell by giving away free samples.
Aşk bir üründür, onu bedava numuneler vererek pazarlamayın dedi.
For heaven's sake, you don't have to wilt away as soon as she barges in.
Tanrı aşkına, o geldi diye gitmek zorunda değilsin.
In the name of heaven, pay him off... give him some money and he'll go away... but don't do this to us.
Tanrı aşkına, onu parayla savuştur... biraz para verirsen gider... ama bize bunu yapma.
Lay away lee braces!
Rüzgar askılıklarını ayırın!
But now she just gives me all the money I ask for, and I can stay away the entire night doing exactly as I please - which happens to be drinking.
Ama artık istediğim parayı veriyor ve bütün gece boyunca istediğim kadar içip istediğim kadar harcayabiliyorum.
For God's sake, he's got to be killed right away.
Tanrı aşkına, hemen öldürülmesi şart.
I came to ask you to give up your quest and sail away with the Argonauts in peace. Never return.
Bu işten vazgeçip buralardan gitmeni istemeye geldim.
While I'm away, you can ask Linda to stay over.
Ben yokken Linda'dan burada kalmasını isteyebilirsin.
Erland, my love, come away with me.
Erland, aşkım uzaklara gidelim birlikte.
Now the next election's two years away, and my love life ain't gettin'much better, so how'bout some of that good one hundred percent?
Önümüzdeki seçimlere iki yıl var ve aşk hayatım da iyiye gitmiyor o yüzden, şu hakiki viskiden biraz almama ne dersiniz?
Don't ask me to throw it away.
Onu fırlatıp atmamı istemeyin.
For God's sake - go away!
Tanrı aşkına, gidin!
For God's sake. Man. Don't throw your life away for nothing.
Tanrı aşkına, bir hiç uğruna hayatını kaybetme.
Don't drive me away, for God's sake!
Beni burdan gönderme Tanrı aşkına!
As soon as Bubber's out of the pen, I'm gonna ask him to take you away.
Bubber hapisten çikar çikmaz seni götürmesini isteyecegim.
But it just has to happen gradually, you can't ask straight out that way, even one of ill repute may scare away like that.
Ama yavaş yavaş olur, öylece gidip açıkça soramazsın hastalığın sanı korkup kaçırsa bile.
I run away from the place, where I found out true face of my wife, wife I loved until yesterday.
Karımın gerçek yüzünü gördüğüm o yerden hızla uzaklaştım. Daha düne kadar aşkından ölüyordum oysa.
Yefim, children, go away, for God's sake!
Yefim, çocuklar! Tanrı aşkına çıkın!
away 568
away from home 17
away with you 30
away from me 19
away you go 17
away present 49
away from you 37
away from here 45
away party 43
ask around 58
away from home 17
away with you 30
away from me 19
away you go 17
away present 49
away from you 37
away from here 45
away party 43
ask around 58