English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bloodshed

Bloodshed translate Turkish

841 parallel translation
And you, Darmont, Bernard Chantonin, you all greedily profited from the bloodshed shamelessly to line your pockets!
"Ve sen, Darmont, Bernard Chantonin hepiniz bu katliamdan açgözlülükle cebinizi doldurmak için fayda sağladınız!"
During the world bloodshed their fathers perished in the Tsarist jaws, invaders tortured their mothers with a siege of hunger.
Babaları, Çarlık dönemimde kan verme sıralarında can verdiler. İşgalciler, annelerini açlık ile esir almış ve kuşatmışlardı.
Greed has poisoned men's souls, has barricaded the world with hate, has goose-stepped us into bloodshed.
Açgözlülük insan ruhunu zehirledi... dünyayı nefretle kuşattı... bazıları bizi üzüntü içinde bıraktı.
Time to avoid further useless bloodshed.
Gereksiz kan dökülmesini engelleme vakti.
In risking your life to bring the Sheik Amir's message, you averted bloodshed between his tribe and mine.
Hayatını riske atıp Şeyh Emir'in mesajını getirerek onun kabilesi ile benimki arasında kan dökülmesini önledin.
More terror, more bloodshed.
Daha fazla terör, daha çok kan kaybı.
Yet I tremble before the bloodshed... that threaten so many victims.
Yine de pek çok kurbanı tehdit eden katliam öncesi büyük ürperti içerisindeyim.
To avoid further bloodshed, we might arrange terms.
Daha fazla kan dökülmesini önlemek için şartlarımızı planlayabiliriz. Şartlar mı?
In that way he may prevent bloodshed at his doorstep.
Böylece müessesesinin kapısında kan dökülmesinin önüne geçmiş olur.
- It's been too much bloodshed.
- Çok fazla kan döküldü.
In Italy, for 30 years under the Borgias, they had warfare, terror, murder, bloodshed.
İtalya'da 30 yıldan beri cinayetler, terör, kavgalar ve kan dökmeler var.
Bloodshed and murder don't mean anything to Quantrill.
Kan dökmek ve cinayet, Quantrill için bunların hiç anlamı yok.
Now there may be more bloodshed all because of me.
ªimdi benim yüzümden belki de daha fazla kan dökülecek.
I don't want any bloodshed.
Kan dökülsün istemiyorum.
- There will be a lot more bloodshed.
- Daha, çok kan dökülecek.
There's been enough bloodshed already.
Yeterince kan döküldü.
Every minute you keep the Baptist increases the danger of bloodshed and disorder.
Vaftizci'yi alıkoyduğunuz her an katliam ve kargaşa tehlikesi artıyor.
I don't want any bloodshed tonight.
Bu gece kan dökülsün istemiyorum.
Bloodshed in a temple!
Tapınakta kan dökmek!
We could well see bloodshed tonight.
Belki de bu gece kan döküldüğünü görürüz.
I'm holding you and your daughter as hostages to prevent more bloodshed.
Daha fazla kan dökülmesin diye sizi ve kızınızı rehine olarak tutuyorum.
As in the sacred ritual of our ancestors, let my dying be without bloodshed, so that in the eternal heavens... my spirit may forever counsel and protect the Great Khan.
Atalarımızın inandığı gibi, ölümüm eğer kan dökülmeden olursa büyük hakan için cennetten dua edebileceğim.
And how much bloodshed will it take to prove it?
Ve bunu ispat etmek için kaç zaman daha kan dökülecek?
I hope you weren't displeased by the lack of bloodshed in tonight's story.
Bu gecenin öyküsünde kan dökülmemesi sizi üzmemiştir umarım.
You can become lord and master of a castle, without bloodshed, without heaping corpse on corpse.
Kimseyi öldürmeden, bir damla kan dahi akıtmadan... O kalenin efendisi olabilirsin.
If you choose the path of bloodshed, then climb to the very pinnacle of evil.
Eğer kötülüğün zirvesine ulaşmak istiyorsan kanlı yolu seç.
It would mean bloodshed.
Bu kan dökülmesi demek olur.
Give me a chance to try and work it out without bloodshed.
- Bu işi konuşarak halletmemiz için bana bir şans verin.
Not one drop of bloodshed since the marshal took over.
Siz geldikten sonra, bir damla kan bile dökülmedi.
Why do these things always end in bloodshed?
Neden bu işlerin sonunda hep kan dökülür?
- He will want bloodshed.
- Kan aksın isteyecektir.
Only you can prevent bloodshed.
Katliamı sadece siz engelleyebilirsiniz.
"Now we can look forward to a Germany without guns and bloodshed."
"Artık silahların ve dökülen kanların olmadığı bir Almanya ümit edebiliriz."
What alternative method is there, that would not require centuries more of... of violence and bloodshed?
Yüzyıllar almayacak daha fazla kan dökülmesine ve şiddete sebep olmayacak başka hangi alternatif metod var ki?
There was bloodshed in Calabria...
Calabria'da kan dökülmüş.
Let's not have any bloodshed.
Sakin ol, Conny olay çıkartmaya gerek yok.
No, ma'am, i don't want to hear no more talk about butchery and bloodshed.
Ben bazı entelektüeller için etraftan geri çekilmeyeceğim.
It's just that I heard in Cairo that Major Lawrence has a horror of bloodshed.
Kahire'de, o kan dökülmesine dayanamaz diyorlar.
If you answer, there will be bloodshed.
Cevap verirsen, kan dökülür.
You speak to me of bloodshed?
Kan dökmekten bahseden sen misin?
- I want bloodshed.
- Ben kan istiyorum!
I doubt there will be even bloodshed.
Kan akacağından bile kuşkuluyum.
A story of passion, bloodshed, desire and death.
Bir tutku, cinayet, arzu ve ölüm hikayesi.
But there were seven bishops there charging his soldiers not to cause bloodshed and give the light of the safe conduct you gave Becket.
Ama yedi piskopos da oradaymış. Ve herhangi bir kan dökülmesine mani olmak için askerlerini görevlendirmiş, Ayrıca...
Father in heaven, spare us from these men of great evil, who live by terror and bloodshed, and whose only law is the law of the gun.
Father in heaven, terör ve kanla yaşayan bu adamların kötülüklerinden bizi koru, onların tek kanunu silahın kanunudur.
In order to avoid unnecessary bloodshed, the Commander of the Soviet Army proposes that all German soldiers and officers, surrounded in this city and blockaded in houses, cease fire immediately, lay down their arms, raise the white flag and surrender.
Gereksiz yere kan dökülmesini önlemek için Sovyet Ordu Komutanlığı şehirde kuşatılan ve evlerde sıkışıp kalan Alman askerlerine ve subaylarına ateşi kesmelerini silahlarını bırakmalarını... beyaz bayrak sallayarak teslim olmalarını öneriyor.
She has saved us from madness and bloodshed.
- O bizi çılgınlıktan ve kan dökmekten kurtardı.
If they want more bloodshed, be it on their head.
Dökülen kan yetmediyse biraz daha dökelim.
To avoid bloodshed, we propose that the French authorities negotiate with us our right to self-determination.
Kan dökülmesini önlemek için, Fransız yetkililerine... bizim kendimizi yönetme hakkımızı tanıyacak adil görüşmeler öneriyoruz..
My husband has always been against bloodshed.
Kocam kan dökülmesine herzaman karşı çıkmıştır. Kocam...
The crown will further prove that he incited the Kikuyu tribe to rebellion, bloodshed and mass murder, supplying them with German, Italian, English and American instruments of death.
İtalyan, İngiliz ve Amerikan silahları sağlayarak, onları isyana, kan dökmeye ve kitlesel imhaya kışkırttığını ve alçakça faaliyetlerine karşılık kendisine çalınmış elmaslarla ödeme yapıldığını, ancak çok

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]