But in the meantime translate Turkish
663 parallel translation
♪ But in the meantime ♪ ♪ I could make millions selling stocks and bonds and ties ♪ ♪ If I tried ♪
Ama bu arada senet, bono ve kravat satarak milyonlar kazanabilirim eğer deneseydim.
But in the meantime, I'm going to do something to give you a chance to get well.
Bir yandan da, sana tedavi şansı vermek için ben katkı yapacağım.
But in the meantime, I think that we ought to break our engagement.
Ama bu arada nişanımızı bozmamız gerekecek.
But in the meantime, his mood has changed.
Bu arada ruh hali değişti.
- But in the meantime, what about this girl?
- Peki bu arada kız ne olacak?
I hope so, but in the meantime...
Umarım, ama bu arada...
But in the meantime, Professor Samuel Kaufman Brown proclaims him a trickster ".
"Ama aynı zamanda Profesör Samuel K. Brown onun bir düzenbaz olduğunu iddia ediyor".
I know, but in the meantime, before you ship it out, where is it?
Biliyorum ama dahil edilene kadar, gönderilmeden önce nerede tutuluyor?
But in the meantime, if she needs any ready cash, it's not much considering what's happened.
Ancak bu arada eğer nakde ihtiyacı olursa olaylar göz önüne alınırsa fazla bir meblağ değil.
Very promising, but in the meantime he's hurting everyone's ears.
Evet ama aynı zamanda herkesin kulağını da beceriyor.
But in the meantime, I can be of service to you, to Germany if I can prove my worth. Afterwards it would be easier.
Ama bu arada size hizmet edebilirim, Almanya'ya eğer kıymetim anlaşılırsa sonrası çok daha kolay olur.
I'll do what I can later, but in the meantime it's important for you to sleep.
Sonra elimden geleni yaparım, ama bu arada uyuman senin için önemli.
But in the meantime a few will have to do the work of many.
Bu arada biz de elimizdeki adamlarla yetineceğiz.
But in the meantime, he'll do as he will.
Ancak ne isterse, onu yapacak
But in the meantime, would you mind bringing me my steak?
Ama bu arada, bana bifteğimi getirir misin?
Well, you're right. But in the meantime, you should have something.
Haklısın ama gelmişken bir şeyler denemelisin.
But in the meantime, we'll go on working like the others.
Ama bu arada biz de diğerleri gibi çalışmaya devam edeceğiz.
It all looks so simple but in the meantime is has éverything :
Çok basit gibi duruyor ama içinde her şey var :
But in the meantime you could go out and sleep with her?
Ama aynı zamanda onunla çıkabilirsin, yatabilirsin?
But in the meantime, we do all the work, while you just wait.
Ama bu arada, biz çalışırken sen boş duracaksın.
But in the meantime you married Plessis-Belliere.
Plessis-Belliere ile evlenmiş olman yüzündendir.
But in the meantime, my dressing gown is in the bathroom.
Bu arada, robdöşambrım banyoda.
But in the meantime, just have faith.
Ama şu an itibariyle, sadece buna inan.
But in the meantime, I'll break your hands and legs... and let you die slowly
Ama yavaşça, önce ellerin ve ayaklarını kıracağım... sonra karnını deşeceğim
But in the meantime you won't wear clothes of such a bad taste.
Ama bu arada kıyafet giymek istemezsen böyle kötü görünürsün.
Sure. But in the meantime be thankful you work for a private company and we turn a profit.
Elbette, ama aynı zamanda kar amacı güden özel bir örgütte çalıştığın için şükretmelisin.
- Ok, I'll call Marguerite and ask her to bring you a suit. - But in the meantime?
- Tamam, Marguerite'i çağırıyorum ve sana bir takım elbise getirmesini istiyorum.
But in the meantime, don't nobody try leaving here.
Ama bu esnada, kimse gitmeye çalışmasın.
Of course, there are some other objections, but in the meantime our association had some extra money so they printed one of my works.
Elbette, başka itirazlar da var... ama bu arada, derneğimizin paraya ihtiyacı var... bunun için benim çalışmalarımdan birini bastılar.
Yes, yes, I understand, but in the meantime...
Evet, evet, anlıyorum, ama bu arada...
But in the meantime, you see what this says?
Ama bu arada, burada ne yazıyor gördün mü?
But in the meantime, why don't you help them fix this guidance system?
Ama bu arada neden şu sistemi onarmalarına yardım etmiyorsun?
But in the meantime, I'm flying back in two weeks.
İki hafta sonra Amerika'ya gideceğim.
But in the meantime, anything you make is our money, and we're getting fishing gear.
Fakat bu arada, senin kazandığın bizim paramız ve biz de balıkçı eşyaları alacağız.
Tomorrow I'm gonna contact whoever it is who finds suitable adoptive parents, but in the meantime, we're just gonna make do.
Yarın onu evlatlık alacak aileyi ayarlayacak insanlarla görüşeceğim. Bu esnada da bu işi halletmeliyiz.
But in the meantime, God bless airlines Delta.
Ama bu arada, Tanrı. Delta Hava Yollarını korusun.
But in the meantime, rest well and dream of large women.
Bu arada iyi dinlen ve rüyanda kocaman kadınlar gör.
But in the meantime, I will approach the problem from a familiar perspective.
Ama bu arada, soruna çok daha tanıdık bir bakış açısından yaklaşacağım.
But in the meantime, will you get a two-way radio so I can talk to you?
Ama bu arada, seninle konuşabilmem için bir telsiz alabilir misin?
But in the meantime...
Ama öte yandan...
But in the meantime, strength.
Ama bu arada, güç.
We'll have interviews on Indians Powwow at 8 : 00, but in the meantime, get your tomahawks ready, Cleveland.
Maç pow wow kl. saat 20.00 de başlayacak Maç saatinde savaş baltalarınızı şehir için hazırlayın
I know you're laughing at me... but please don't do anything rash in the meantime... because I do like you awfully, from the very first moment.
Bana gülüyorsun biliyorum ama... Bu arada lütfen çılgınlık yapıp anî karar alma... Çünkü senden çok hoşlanıyorum, ilk andan itibaren hoşlandım.
But what about all the hostages in the meantime?
Peki ya bu süredeki rehineler ne olacak?
But I went, and in the meantime, Lantier moved in.
Ama gittim, ve o sırada, Lantier taşındı.
But if in the meantime there's anything that you require, please let me know.
No Ancak bu arada istediginiz herhangi bir gay olursa lllitfen bana bildirin.
In the meantime, I'd like them to go on a honeymoon... to the Balearic Islands. But...
Bu arada rahattan bahsetmişken, Gençler evlenirlerse Acaba Balear Adaların da bir balayı...
Now, maybe they've moved Ambleve in the meantime but two hours ago this was the road to it.
Bu arada Ambléve'i kaldırmış olabilirler ama iki saat önceki yol buydu.
You might want to go home in the meantime, but ten weeks?
Bu esnada eve gitmek isteyebilirsin belki, ama on hafta?
But how can I deflect him in the meantime?
Ama oraya sapmasını nasıl sağlayabilirim?
But... in the meantime, you'll have to wait.
Ama, bu sırada beklemen gerekiyor.
but in the end 317
but in order to do that 29
but in my defense 43
but instead 336
but in a good way 48
but in time 33
but in 118
but in my experience 31
but in fact 88
but inside 47
but in order to do that 29
but in my defense 43
but instead 336
but in a good way 48
but in time 33
but in 118
but in my experience 31
but in fact 88
but inside 47