But she's gone translate Turkish
399 parallel translation
She acted like she was okay, but I guess she's worried about the time I'm going to be gone.
İyi gibi davranıyor ama gideceğim zaman için endişeleniyor.
She's gone. I know. [ Inhales sharply but I...
Öldüğünü biliyorum ama yanında olmalıyım.
"lf she had gone openly, I would have understood, but to slink off like that, to let me come home to an empty house, that was heartless!"
Eğer açık açık evden ayrılmış olsaydı bunu anlardım ama bu şekilde sıvışması böyle boş bir eve gelmeme göz göre göre izin vermesi çok merhametsizceydi!
But she couldn't have gone out.
Fakat dışarı çıkmış olamaz.
I know the stuff she's broadcast is poison, but it would've gone on the air anyhow.
Kızın yayın yaparak zehir saçtığını biliyorum ama elimizden birşey gelmez..
But she's gone. Gone from this house, from us!
Bu evden, senden, ikimizden uzakta.
But she's always gone after cash.
Ama özelliği nakit çalmasıdır.
- But she's gone.
- Ama çıktı o.
But by the time he gets there, she's gone.
Ancak oraya vardığında Alathea gitmiştir.
She's done things before I haven't gone along with, but this...
Daha önce onaylamadığım şeyler yapmadı değil, ama bu...
She's gone but she'll be back.
- Gitmiş ama geri gelecek.
Since she's been gone, my life is nothing but beer and fishing.
Öldüğünden beri, benim yaşamım bira ve balıkçılık dışında hiçbir şey.
She's gone, but the evil stayed, cause it's stronger than mankind
Gitti, ama kötülük kaldı, insanlıktan daha güçlü!
I called the pensione about the German, but she's gone.
Şu alman kızı evinden aradım ama ayrılmış.
No, she was a bit frightened at losing her shoes but she's gone back to the ship for another pair.
Ayakkabılarını kaybettiğinde birazcık ürktü ama diğer bir çift için gemiye döndü.
Mom and me had decided to die together... but she's gone, alone, with medications.
Annem ile ben birlikte ölmeye karar verdik. Fakat o gitti, tek başına, ilaçlarını da almış.
For a month or two after you're gone, your wife and kids might take flowers to the cemetery, but once she's married again and the kids start calling Uncle Bill "Dad", your little grave will become just a mass of weeds.
Sen ölünce bir iki ay karınla çocukların mezarlığa çiçek götürür, ama yeniden evlenip çocuklar Bill'e "Baba" demeye başladı mı, mezarını otlar bürür.
She's gone now, but she said I could wait.
Kadın gitti, ama bekleyebileceğimi söyledi.
- She's gone now, but there was a woman.
Gitti şimdi, ama bir kadın vardı.
But since she got syphilis, she's gone insane, that girl.
Ama frengi olalı beri, çıldırdı, bu kız.
I was supposed to meet her here, but she must have gone out.
Onunla burada buluşacaktık ama çıkmış sanırım.
She's never gone this far before, but in the past I've known when she's upset because she gets very quiet.
Hiç bu kadar ileri gitmemişti. Ama eskiden kızdığını anlardım. Çünkü çok suskunlaşırdı.
- She's gone, but- -
- Gitti artık, ama...
But before Miss Lin's gone, she left a letter for you.
Ama lin Hanım gitmeden önce, sizin için bir not bıraktı.
He even brings me presents sometimes, hoping that the presents will make her come back but she can't, she's gone.
Bazen bana hediye bile getirir, bu hediyelerin o kızı geri getireceğini umar... ama geri gelemez, o kız gitti artık.
But she's gone now.
Ama o artık yok.
But she " s gone.
Fakat gitti.
- Excuse me, sergeant, but she's not in the premises, she is definitely gone.
- Affedersiniz, Çavuş. Kesinlikle arazide değil. Gitmiş.
But she's gone.
Ama o artık yok.
I don't know what she wanted. But she's gone now.
Ne istediğini bilmiyorum, ama artık gitti.
I don't know... but she's gone now.
Bilmiyorum. Ama, o şimdi gitti.
- Oh, he's been busy while she was gone... ... but I reckon he stay home tonight.
Karısının yokluğunda boş durmamıştı... ama bu gece evinde kalacak sanırım.
I know she's gone, but I just don't feel....
Öldüğünü biliyorum, ama hissettiğim şey...
Sure, Faith was the best woman you could ever hope to get, and it's... humiliating that she's gone, but you got to face that it's over.
Tabii, Faith senin gibi bir adamın sahip olmayı.. isteyebileceği en seçkin kızlardan biriydi... seni terk ettiğinde aşağılanmış olabilirsin... ama artık gittiğini kabullenmen gerekiyor.
She has gone mad with ego! She's no police woman, but a friend!
O kadın kendini beğenmiş delinin teki!
Fever's gone, but I think she's homesick.
Ateşi geçti, ama sanırım evini özlüyor.
She's gone for the day, but she'll be at the Dean's party tonight.
Bu günlük gitti ama akşam dekanın fakülte partisinde olacak.
I created the Event Horizon to reach the stars. But she's gone much, much further than that.
Event Horizon'ı yıldızlara ulaşmak için yaptım ama o çok daha uzaklara gitti.
- But she's gone.
- Ama gitti.
I know in my heart she's gone to a better place, but lance is angry.
Dara yeni vaftiz edilmişti.
She looks normal but deep down, she is gone.
Normal görünüyor ama içten içe kafayı sıyırmış.
But I don't know where she is,... where the fuck she's gone.
Ama nerede olduğunu hangi cehenneme gittiğini bilmiyorum.
- I know, but I know where she's gone to, Mulder.
Biliyorum, ama nereye gittiğini de biliyorum Mulder.
But she's gone. She's gone.
Ama gitmiş.
Why is the equipment trashed, the cameras are gone, but not the tapes? She's right.
Tüm malzemeler zarar görmüş kameralar kaybolmuş ama neden kasetlere birşey olmamış?
" But ain't no sunshine when she's gone.
Ama o gidince bir daha asla gün ışığı olmayacak. "
I know you're angry with me, but, uh... You know, "Ain't no sunshine when she's gone". OK?
Bana kızdığını biliyorum ama bilirsin "O gittiğinde güneş bile solar." Tamam mı?
And you know, where I was caught so unprepared... ... was not that she died... ... but how gone she is.
Biliyor musun, hazırlıksız yakalandığım kısım onun ölmüş olması değil nasıl gittiği.
I do. But life shouldn't just stop because she's gone.
Özlüyorum ama o gitti diye yaşam durmamalı.
- She's gone through a lot of changes, but...
- Demek istediğim, çok büyük bir değişim yaşadı ama...
Before she died she told me that she wanted me to have it, to remember her by, but... when I went looking for it in her jewellery box, it was gone.
Doğum günü pastasını kiminle paylaştığını göreceğiz. Ve sonra bize asıl patronu verene kadar pisliği sıkıştıracağız. Demek bu Gören Gözler'di.
but she's not here 34
but she's alive 25
but she's not 85
but she's okay 23
but she's right 32
but she's gonna be okay 20
but she's 110
but she's dead 36
she's gone 1435
she's gone now 30
but she's alive 25
but she's not 85
but she's okay 23
but she's right 32
but she's gonna be okay 20
but she's 110
but she's dead 36
she's gone 1435
she's gone now 30
gone 1510
gone with the wind 52
gone forever 35
gone where 80
but still 1334
but something went wrong 29
but sometimes 291
but so are you 19
but soon 162
but so far 188
gone with the wind 52
gone forever 35
gone where 80
but still 1334
but something went wrong 29
but sometimes 291
but so are you 19
but soon 162
but so far 188
but seriously 409
but so am i 35
but something's wrong 18
but so what 89
but she can't 33
but sir 122
but she isn't 30
but she hasn't 17
but she couldn't 19
but she 181
but so am i 35
but something's wrong 18
but so what 89
but she can't 33
but sir 122
but she isn't 30
but she hasn't 17
but she couldn't 19
but she 181