But she didn't translate Turkish
3,425 parallel translation
Lindsay tried to throw the money in his face, but she didn't have the muscle memory for it.
Lindsay parayı suratına fırlatmak istedi vücut kasları böyle bir hareketi yapmaya alışkın değildi.
No. I knew about her, but she didn't know about me.
Hayır, ben onu biliyordum ama o beni bilmiyordu.
She was supposed to be May Queen, but she didn't turn up.
Mayıs Kraliçesi olması gerekiyordu ama gelmedi.
We used to, when we were little, but... last year she got into Carroll's Field and I didn't.
Eskiden, küçükken konuşurduk ama geçen sene Carroll'ın Arazisi protestosuna katıldı ama ben katılmadım.
He lied about Hattie, he told the police he didn't know her but he used to give her lifts, and she loved him.
Hattie konusunda yalan söyledi. Polise onu tanımadığını söyledi ama Hattie'yi neşelendiriyormuş ve Hattie de babamı seviyormuş.
She tried to help him, but unfortunately, he didn't make it.
Kız ona yardım etmeye çalışmış ama... maalesef ölmüş.
Well, I asked a friend but she didn't know I was gonna do it.
- Bir arkadaşıma sordum ama... -... yapıp, yapmayacağımı bilmiyordu.
But I didn't see it and she didn't do anything wrong.
Onu vurmasını izlemedim. Ayrıca Sarah yanlış bir şey yapmadı.
But this girl she described didn't sound anything like you.
Anlattığı şeylerin hiç biri sana uymuyordu.
But the good news is we do have the syringe, which she obviously didn't know was in your pocket.
Ama iyi haber şu ki, şırınga elimizde. Belli ki, onun cebinde olduğunu bilmiyordu.
But if she didn't kill her, then why did she hit your dad?
Ama o öldürmediyse, o zaman babana niye vurdu?
But she didn't have a penny to give.
Ama verecek parası yoktu.
I absolutely know she did. But she made out like she didn't.
Adım gibi eminim ama tanımazdan geldi.
It was my fault, I didn't put it up properly, but... She thinks things move.
Benim hatamdı, onu düzgün asmamışın, ama o nesnelerin hareket ettiğini sanıyor.
I didn't want to say anything at the time, but, when old Yamashita, our neighbour, saw Keita for the first time, she said : "He doesn't look like neither of them." That was...
O zaman bir şey söylemek istemedim ama komşumuz yaşlı Yamashita, Keita'yı ilk defa gördüğünde, "İkisine de benzemiyor." demişti.
I know you warned me about Mona, but we kind of poked the bear today, and I just wanna make sure she didn't take it out on you.
Beni Mona hakkında uyardığını biliyorum, ama bugün uyuyan ayıyı dürttük, ve sadece bunun senin üzerine kalmadığından emin olmak istedim.
She is part of this, but, no, we didn't find her.
Bu işin bir parçası ama onu bulamadık.
Yeah, but she didn't.
Evet ama ölmedi.
I didn't drag her out to meet men, but if she has a brain she'll dump you in the garbage and find someone she deserves for once.
Adamlarla buluşmak için onu partilere sürüklemiyorum, fakat eğer aklı varsa seni çöpe atacak ve hak ettiği birini bulacak.
I didn't want to call and wake her if she was sleeping, but I'll give her a call now.
Onu arayıp uyandırmak istemem ama şimdi bir telefon ederim.
She said he didn't deal, but he knew where to get stuff.
Arkadaşının dağıtmadığını ama nereden bulacağını bildiğini söyledi.
But I didn't think that she was gonna hurt Shane.
Ama Shane'i inciteceğini düşünmemiştik.
She said it visited her this summer and she didn't say anything at the time'cause she didn't want us getting all bent out of shape- - her words--um, but she felt the time had come that she needed our help with the... child.
Ama artık çocukla ilgili yardımımıza ihtiyacı olduğunu anlamış.
West killed her but she didn't stay dead.
West onu öldürdü ama o ölmedi.
I took it to be forgetfulness, but the hours passed, and she didn't return.
Unutkanlığına verdim ama saatler geçti ve geri dönmedi.
And maybe it was nuts, defining myself by what a retired porn star thought of me, but she made me realize that if I didn't define who I was and what I wanted, somebody else would.
Belki de bir porno yıldızının benim hakkımdaki görüşünden kendimi tanımlamak delilikti. Ama bana fark ettirdi ki, kim olduğumu ve ne istediğimi tanımlamazsan, başkası tanımlayacaktı.
But out of the crew, she picked Billy, the only one who didn't pester her.
- Ben olmazdım. Fakat aramızdan Billy'yi seçti. Ona tek bir kişi musallat olmadı.
But now I think it's because. She didn't wanna miss anything.
Fakat şimdi bunu hiçbir şeyi kaçırmak istemediği için yaptığını düşünüyorum.
But when she shouted out in pleasure, I didn't see her face. I saw yours.
Ama zevk dolu yakarışlarını duyarken gördüğüm yüz ona ait değildi seninkiydi.
- But she didn't say anything?
Ama konuşmadı bile.
I mean not that she didn't listen to you, but... well, you know what I mean.
Yani seni dinlememesi değil, ama... demek istediğimi anldın işte.
But she didn't die of poisoning.
Yani zehirlendiği için ölmedi.
I thought if she nursed, she would... but she didn't.
Eğer emzirirsem, kurtulur diye düşündüm ama kurtulamadı.
But she didn't do it.
Ama o yapmadı.
She hooked up with someone there, but I didn't see who.
Orada biriyle görüşüyordu ama kim olduğunu görmedim.
So she agreed to make a trade, but she didn't know that the Norn would take her Glamour powers.
O da bunu kabul etti, ama Norn'un onun sihir gücünü alacağını bilmiyordu.
She wouldn't cop to who had her close down my bank account, but I knew that she didn't do that on her own.
Onun polis olmadığını biliyorum / i Ama banka hesaplarımı kapatmayı Kendi başına halletmiş olamaz.
I didn't even get her name, but she looked like a Tomiko.
Adını bile öğrenemedim ama Tomiko gibi duruyordu.
But she acted like she didn't even know where I was.
Ama nerede olduğumu bile bilmiyormuş gibi davrandı.
Or she struck a windshield that didn't break, but the last time I checked, bulletproof glass was not a standard option.
Arabanın ön camı kırılmaz maddeden yapılmış değilse tabii. Ama o tarz camların kullanımı pek yaygın değildir.
I called Carla but she didn't pick up.
Carla'yı aradım ama cevap vermedi.
People didn't know, but she was really funny.
Kimse bilmezdi ama eğlenceli bir kızdı.
I didn't have anything against her, but, you know, she was not really part of our group.
Hoşlandığım bir yanı yoktu ama bilirsiniz, bizden biri değildi.
Frankly, uh, her spirit was willing but she didn't want to do the work.
Açıkçası, ruhu istekliydi ama o bu işi yapmayı istemiyordu.
I know the doctors say she didn't want to get better, but she did.
Doktorların, onun iyileşmek istemediğini söylediğini biliyorum ama iyileşti.
She had tried to sell it, but she didn't have the right connections.
Onu satmaya çalıştı ama doğru bağlantıları yoktu.
No, she is hiding something, but she didn't kill her husband.
- Evet, neden olmasın? - Olmaz. Bir şeyler saklıyor ama kocasını öldüren o değil.
I told Nana about it, but obviously she didn't understand.
Babaanneme bahsetmiştim ama, belli ki pek anlamadı.
But, Jude, whatever she was, she didn't belong there any more than we did.
Ama Jude, ne olursa olsun bizim gibi, o da orada kalmayı hak etmiyordu.
She didn't keep the kid, but they did make her buy the miniskirt that she got placenta on.
Bebeği verdi ama üzerine plasenta bulaştırdığı mini eteği almak zorunda kaldı.
Can't be positive it's her underneath the bookshelf, but she didn't show up for work this morning.
Kitaplığın altındaki o mu belli değil ama bu sabah işe gitmemiş.
but she's gone 43
but she's not here 34
but she can't 33
but she isn't 30
but she couldn't 19
but she hasn't 17
but she 181
but she doesn't 25
but she said no 16
but she is 47
but she's not here 34
but she can't 33
but she isn't 30
but she couldn't 19
but she hasn't 17
but she 181
but she doesn't 25
but she said no 16
but she is 47