But she doesn't translate Turkish
2,188 parallel translation
I thought she was my sister. But it doesn't change the fact
Güya kız kardeşim olacak.
I thought it might be easier cos we knew she was ill for a long time before she died, but it doesn't really make any difference.
Daha kolay olur diye düşündüm çünkü ölmeden çok önce hasta olduğunu biliyorduk, ama pek birşey farketmedi. - Ne zamandır?
But doesn't her school text you if she's absent?
- Okuldan mesaj gelmiyor muydu?
But that writer knows something, doesn't she?
Yazar bir şeyler biliyor sanırım, sizce?
- but she doesn't seem to want to go.
- Ama pek gitmek istemiyor gibi.
That doesn't mean he raped her, let alone killed her, but he was... he was tucking in the scarf that she'd borrowed from him.
Bu ona tecavüz ettiği ve, - Onu yalnızken öldürdüğü anlamına gelmez, ama o... - O, Mariadan...
She might be common, but there's nothing she doesn't know about cleaning products.
Sıradan biri olabilir ama bilmediği temizlik ürünü yok.
The wife says she'll support my dreams But doesn't begin to fathom the layers of my mind.
Hayallerimi destekleyeceğini söyleyen, ama zihnimin derinliklerini okuyamayan bir eş!
She's been trying and trying, but he doesn't answer.
Defalarca aramış cevap alamamış.
But she doesn't mean anything by it.
Ama öyle diyerek bir şey kast etmiyor.
But she doesn't have a family.
Ama onun ailesi yok ki.
She doesn't think she's still new here, but she is. - What's your name?
Senin adın ne?
But let's go. Let's go do her angry bidding so she doesn't hit us.
Hadi gidip buyruklarını yerine getirelim ki bize vurmasın.
Well, I destroyed all forms of personal I.D. So as to avoid Big Brother tracking my every move, but I can tell you that my sister has never met a pair of khakis she didn't like, she sneaks cigarettes when she doesn't think anybody's looking, and she can be a real sarcastic bitch in the morning.
Devletin her adımımı takip etmesini engellemek için kimliğimle ilgili her şeyi yok etmiştim gerçi ama sana şunları söyleyebilirim ki ablam her türden haki pantolona bayılır kimsenin bakmadığını sandığı zamanlarda gizliden sigara tüttürür ve sabahları böyle feci alaycı konuşan bir kaltak olabilir.
I wanna believe my mother doesn't know the truth, but she might know and might try to protect my father.
Annemin bir şeyden haberi olmadığına inanmak istiyorum. Ama bilebilir ve babamı korumak isteyebilir.
She doesn't want me to be a spy, but our dad gave me this mission to find our mom, to know the truth.
Ajan olmamı istemiyor. Ama babam annemi bulma ve gerçeği öğrenme görevini bana verdi.
But what if she doesn't take it?
fakat ya almıyorsa?
But that doesn't mean she didn't understand love, or experience it.
Aşkın ne olduğunu bilmiyor, veya böyle bir şey yaşamadı anlamına gelmiyor.
I miss him and all, but she doesn't have to buy me another rabbit, because Pyon-Kichi is Pyon-Kichi, and he belongs to no one!
Tamam, onu çok özlüyorum ama bana yeni bir tavşan alması gerekmez! Pyon-Kichi, Pyon-Kichi'dir. Ne ben ne de bir başkası onun sahibi değil ki!
No, but she doesn't wanna break up with him.
Ama ondan ayrılmak istemeyecektir ki.
I know, but if she doesn't tell the truth, it's gonna be your word against the DA's.
Biliyorum, ama eğer o doğruyu anlatmazsa sadece senin sözün olacak kalacak.
I don't want her there, but if it doesn't work out, she's gone.
Ben orada, onu istemiyorum ama, işe yaramazsa o gitti.
I even know this-this person who said that they, uh, saw you do it, but, you know, she doesn't know you like I know you.
Seni gören biri de varmış. Ama seni benim gibi tanımıyorlar.
But she couldn't pass the athletic portion of the physical. She doesn't look like a bad guy.
Ama fiziksel sınavdan geçemedi.
The one person who can read Cal and know if he's still a gnome is C.J., but even she doesn't know if she can make a reading on him that can be trusted.
Cal'i okuyabilecek ve cüce olup olmadığını bilebilecek tek kişi C.J. Onu okuyup güvenilir olup olmadığını öğrenebileceğini..... bilmese bile.
But for Christ's sake... That little girl must surely need something more, doesn't she?
Tanrı Aşkına o küçük kızın bundan fazlasına ihtiyacı var.
I don't know why, But she doesn't remember what happened to her.
- Neden bilmiyorum ama ona ne yaptıklarını hatırlamıyor.
Call me an over-reaching prosecutor, but that is more than enough to bring Meyers in for a lineup, see if the vic can I.D., and if she does, it sorta makes you a hero, doesn't it?
Bana aşırıya kaçan bir savcı de istersen ama bu, kurbanın adamın kimliğini teşhis edip edemeyeceğini görmek için Meyers'ı zanlı sırasına sokmak için yeter de artar bile ve teşhis ederse, bu seni bir kahraman yapar, değil mi?
She remembers the 20th digit of some math constant, but she doesn't remember a guy she had a one-on-one meeting with.
20 haneli matematik sabitlerini hatırlıyor ama yüz yüze görüşme yaptığı bir adamı hatırlamıyor.
But I bet she doesn't do that too much now though, since I'm around.
Ben geldiğimden beri bunu fazla yapmıyordur değil mi?
I said, "Fine, raise her yourself, but make up a story so she doesn't come looking for me."
Ben de "İyi, kendin büyüt. Ama bir şey uydur ki beni aramaya kalkmasın." dedim.
Jane cut her wrists, which on its own doesn't necessarily disqualify her, but the explanation she gave her first therapist, - she repeated it to me verbatim. - Points off for consistency?
Jane kendi bileklerini kesmiş onu diskalifiye etmeye gerek yok ama ilk psikiyatristine yaptığı açıklamalar... hepsini kelimesi kelimesine tekrar etti.
Your honor, the 6th Amendment gives my client the right to confront her accusers, but it doesn't say she can't waive that right.
- Sayın Hakim 6. madde müvekkilime onu suçlayanlarla yüzleşme hakkı veriyor ama tersini yapamayacağına dair bir şey belirtmiyor.
Mom doesn't have a movie to shoot, but she calls herself a'director
Annemin çekecek filmi bile yok, yinede kendine'yönetmen'diyor
Oh, Esther gets naked. But she doesn't dance. Then what does she do?
Tam burada durup fısıldarsanız odanın ta diğer ucundaki kişi söylediğiniz şeyi sanki yanında söylemişsiniz gibi duyar.
Okay, there's no way those cute, pointy heels are a match to our footprints, and she doesn't look like she's hurt in any way, but there is blood on this cotton ball dispenser,
Pekala, o şirin, yüksek topuklu ayakkabıların, bizim bulduğumuz izlerle uyuşmasına imkan yok ve kız da hiçbir şekilde incinmiş gibi durmuyor ama pamuk kutusunun üzerinde kan var ve bu kırışıklık önleyici krem, % 80 oranında alkol içeriyor.
Your friend doesn't know it yet, But she may have been handed a suicide mission.
Arkadaşın henüz bilmiyor ama bir intihar görevine çıkartılmış.
Well, of course, but if she doesn't want us there...
Elbette ama bizi orada istemiyor.
She doesn't mean to, but- - nick.
- Elinde değil ama... - Nick.
Well, yeah, but that doesn't mean she's never gonna get another one.
Evet ama bir daha kapmayacağı anlamına gelmiyor.
And Gina doesn't seem to like him either, but what does she know anyway?
Gina da ondan pek hoşlanmıyor gibi ama bakalım ne olacak
But it won't take because she doesn't want it to.
Ama işe yaramıyor. Çünkü istemiyor.
Tell her thank you so much, but we have all the help we could possibly need, and she doesn't even have to come tonight if she doesn't want to.
Ona çok teşekkür ettiğimi ama yardım edilecek en ufak bir konu olmadığını ve istemezse bu akşam gelmesine bile gerek olmadığını söyle lütfen.
HPD tried to get a statement from her, but she doesn't even know how she ended up in the middle of the forest 20 miles away from her hotel.
HPD ifadesini almaya çalışmış ama otelin 30 kilometre uzağındaki ormana nasıl geldiğini bile bilmiyor.
But she doesn't die.
Ama ölmüyordu.
Her body's falling apart, she's pissing herself, she's going to bed in a nappy, feet like blocks of ice, but this up here, oh, man, up here she's as sharp as ever, and she doesn't die.
Vücudu, parçalanıyor altını ıslatıyor, bebek beziyle yatağa giriyor ayakları buz gibi, her zamanki gibi ters ve ölmüyor.
He doesn't have a bedroom, but she kept all his books.
Yatak odası yok ama bütün kitaplarını saklamış.
But she doesn't feel the need to piss you off.
Ama seni kızdırma ihtiyacı hissetmez.
But she doesn't care and makes us suffer
Ama umurunda bile değiliz ve bize acı çektirmekten hoşlanıyor.
And she's a senior in high but I heard she doesn't even know how to spell words.
Son sınıfa gelmiş hala Korece yazmayı bilmiyormuş.
And Hani here, she doesn't listen to me at all already. But don't you worry about a thing.
Başlarda, Oh Ha Ni beni dinlemiyor diye üzülüyordum ama endişelenmeyin.
but she's gone 43
but she's not here 34
but she can't 33
but she isn't 30
but she couldn't 19
but she hasn't 17
but she 181
but she didn't 123
but she is 47
but she said no 16
but she's not here 34
but she can't 33
but she isn't 30
but she couldn't 19
but she hasn't 17
but she 181
but she didn't 123
but she is 47
but she said no 16