But you can't hide translate Turkish
196 parallel translation
You can hide behind a lot of red tape, crooked lawyers, habeas corpus, witnesses that don't remember, but we'll get through to you like the rest.
Bürokrasinin, düzenbaz avukatların, yiyici politikacıların, salıverilme emirlerinin hiçbir şey hatırlamayan görgü tanıklarının arkasına saklanabilirsin ama sonunda seni de diğer herkes gibi enseleyeceğiz.
But you can't, you can't help hide a criminal.
Ama bir suçluyu saklamamalısın.
But you can't hide the hunger and guilt.
Ama açlığı ve günahı saklamak imkansız.
Yeah, but you can't hide yourself away here forever. Posting bare in front of a bunch of neurotics.
Ama burada sonsuza dek saklanamazsın bir avuç ruh hastasının önünde yarı çıplak poz vererek.
I wanted to keep it for myself. But it's funny, I can't hide anything from you.
Kendime saklayacaktım ama ne garip, senden bir şey gizleyemiyorum.
But you can't hide a lizard out there.
Ama orada bir kertenkele bile saklanamaz!
You! You can run but you can't hide!
Kaçabilirsin... ama saklanamazsın!
You can run, but you can't hide!
Kaçabilirsin, ama saklanamazsın!
You can hide behind your manicured bushes and your fancy house, but I know who you are, and I know what you do.
Manikürlü tırnakların ve lüks evinin arkasına saklanabilirsin yine de kim olduğunu, ve neler yaptığını biliyorum.
"You can run, but you can't hide."
"Kaçabilirsin, ama saklanamazsın."
You can run, but you can't hide.
Koşabilirsin, ama kaçamazsın.
But you can't hide anymore!
Artık saklanamazsınız ama!
You can disguise your bald head but you can't hide your emotions.
Kel kafanı gizleyebilirsin ama duygularını asla.
You can run, kid, but you can't hide.
Kaçabilirsin çocuk, ama saklanamazsın.
- You can run, but you can't hide.
Kaçabilirisin. Ama kurtulamazsın. Oh, Peg!
You know, you can run, but you can't hide.
Biliyorsunuz, kaçabilirsiniz, ama saklanamazsınız.
Come on, Frank. You can run but you can't hide.
Haydi Frank, kaçamazsın.
You can run, but you can't hide.
Kaçabilirsin, ama saklanamazsın.
But you can't hide from your feelings, just as Alexander can't hide from his.
Ama duygularından saklanamazsın. Aynı Alexander'ın kendi duygularından saklanamaması gibi.
You can run, me boyo, but you can't hide!
Benden kaçabilirsiniz çocuklar, ama saklanamazsın!
No, I can't. I- - Listen, I never told you this, but I got a- - a slight heart murmur... and right now it's murmuring "hide."
Yapamam, bak hiç bahsetmemiştim daha önce kalp atışlarım sorunlu benim.
You can run, but you can't hide.
Kaçabilirsin ama saklanamazsın.
You can hide from me... but you can't... hide from this.
Benden saklanabilirsin ama bundan saklanamazsın.
You can run, but you can't hide!
Kaçabilirsin, ama saklanamazsın.
You can run but you can't hide, junior.
Kaçabilirsin ama saklanamazsın, evlat.
When you're finished, you won't go out, you won't run away, but we can hide together.
Seninle işimiz bittiğinde dışarı çıkamayacaksın. Kaçmayacaksın. Ama birlikte saklanabiliriz.
You can believe what you want to believe, but you can't hide the truth from me.
Neye inanmak istiyorsan ona inanabilirsin, Scully ama gerçeği benden saklayamazsın.
You can run, but you can't hide!
Kaçabilirsin ama saklanamazsın!
But you can't hide.
Ama saklanamazsın.
You can run away from a fake marriage, but you can't hide from destiny.
Sahte bir düğünden kaçabilirsin ama kaderden kaçamazsın.
You can run, Oscar, but you can't hide.
Benden kaçabilirsin Oscar, ama saklanamazsın.
You think you can run, but you can't hide!
Kaçabileceğini sanıyorsun, ama saklanamazsın.
You can, but don't jump in the taxi to play hide-and-seek.
Benimle her zaman konuşabilirsin ama taksime oturup saklambaç oynama.
But you can't hide inside a game forever.
Ama sen sonsuza dek bir oyunun içinde saklanamazsın.
- You can run, but you can't hide. Go, go, gadget... brake!
Burada birileri var gibi görülüyor... ve sonunda da.
You can run but you can't hide.
Benden böyle kurtulamazsın.
Fashion isn't exactly my "thing". But gosh darn it, you know, you've got such a nice face. I can't understand why you hide it.
Moda konusunu pek anlamam ama öyle güzel bir yüzün var ki, neden sakladığını bir türlü anlayamıyorum.
You can run, but you can't hide.
Ne kadar kaçarsan kaç, mutlaka yakalanırsın.
- You can run, but you can't hide.
- Kaçabilirsin, ama gizlenemezsin.
You can run... but you can't hide.
Kaçabilirsin... ama saklanamazsın.
You can run, but you can't hide because I'm gonna rock your world.
Kaçabilirsin, ama saklanamazsın çünkü dünyana neşe getireceğim.
You keep pretending, but you just can't hide
Hazırmış gibi görünüyorsun ama gerçeği saklayamıyorsun.
You can run but you can't hide.
Kaçabilirsin, ama saklanamazsın.
I know it hurts, but you can't hide from it any more.
Acıttığını biliyorum ama daha fazla saklanamazsın.
Doug, you can hide from the truth, but you can't hide from God.
Gerçekten kaçabilirsin, Doug ama Tanrı'dan kaçamazsın.
But when you have a gift, you can't just hide in a hole and hope it goes away.
Ama bir yere saklanıp yeteneğinin geçmesini bekleyemezsin.
You can run, but you can't hide.
Koşabilirsin, ama saklanamazsın!
You can run, but you can't hide.
- Gel buraya.
You can run but you can't hide!
Kacabilirsin ama saklanamazsın.
- Well, well... now, Sonny, you can run but you can't hide from Johnny Smith, we all know that.
- Pekala, pekala... kabul et, Sonny, kaçabilirsin ama Johnny Smith`den saklanamazsın, bunu hepimiz biliyoruz.
I know you can't undo the past... but you can't hide from it, either.
Geçmişi düzeltemeyeceğini biliyorum ama ondan gizlenemezsin de.
but you 1775
but you know what 1239
but you didn't 486
but you said 161
but you don't 308
but you and i 59
but you don't believe me 17
but you know 863
but you were 65
but you didn't listen 29
but you know what 1239
but you didn't 486
but you said 161
but you don't 308
but you and i 59
but you don't believe me 17
but you know 863
but you were 65
but you didn't listen 29