But you didn't translate Turkish
13,678 parallel translation
I never imagined a future for myself before you, but then there... there you were with that glass of water, and I didn't have to try to imagine one anymore.
Senden öncesine kadar, hiç kendim için bir gelecek hayal etmemiştim. Ama sonra sen... Sen orada duruyordun o bir bardak suyla ve ben artık bir gelecek hayal etmek zorunda değildim.
I don't know what attacked you, but it's too bad it didn't finish the job.
Sana ne saldırdı anlamadın ama, işini bitirmemesi çok kötü olmuş.
When we were down there looking for you and Hayden, we didn't know it yet, but we were a lot closer than we thought.
Tünelde seninle Hayden'ı ararken farkında olmadan çok yaklaştık.
But if it makes you feel any better, I didn't care about them.
Ama teselli olacaksa, onlar umurumda değildi.
So is the giant murdering werewolf that's killed over 30 people, but somehow didn't kill you.
30 kişiyi öldürüp her nasılsa seni öldürmeyen dev katil kurt adam da öyle.
But you didn't even have the ball.
- Ama top sende değildi bile.
You said you wanted to help Lydia, but you left Eichen with something else, didn't you?
Lydia'ya yardım etmek istediğini söylemiştin. Ama Eichen'dan başka bir şeyle ayrıIdın, değil mi?
I wish I could help you, but I didn't know you then.
Keşke yardımcı olabilsem ama o zamanlar seni tanımıyordum.
Felicity, I would love to think that your father didn't show up with some ulterior motive in your life right now, but I've been where you are more times than I care to admit, and it always ends the same way.
Felicity, babanın hayatına geri gelişinin altında başka bir şeyler olmamasını çok isterim ama defalarca senin şu an bulunduğun durumda bulundum ve sonu hep aynı oluyor.
I--ech--I didn't want to bother you when you walked in on us at Oliver's campaign office, but I- -
Oliver'ın adaylık ofisinde karşılaştığımızda seni rahatsız etmek istemedim. Ama...
But then when I confronted Darhk about it, he told me that if I didn't do everything he asked- - everything he told me to do- - he'd have you killed.
Sonra bu konuda Darhk ile yüzleştim ve bana ilettiği her talebi yerine getirmezsem seni öldüreceğini söyledi.
No, but seriously, it's easy to buy people off with money that you didn't even earn.
Cidden ama, insanları kazanmadığın parayla satın almak çok kolay.
Oh, oh, oh, see, I know what you're all thinking, but, no, he didn't tell me.
Ne düşündüğünüzü biliyorum ama bunu o söylemedi.
I was gonna give up being the Black Canary, but I realized I didn't know how I could because going out there and fighting alongside you guys, it's what makes me feel alive inside... And I love you guys so much.
Black Canary olmaktan vazgeçecektim ama nasıl yapacağımı bilmiyordum çünkü sizinle beraber dövüşmek beni canlı hissettiriyor ve sizi çok seviyorum.
Damn it, I didn't want to have to do this, but you've left me no choice!
Kör olasıca! Bunu yapmak istememiştim ama bana başka bir seçenek bırakmadın!
I didn't want to have to do this, but frankly, you brought it on yourself.
Bunu yapmak istemiyorum fakat Frankly, sen kaşındın.
But you didn't stop treating others?
Ama başkalarına ısmarlamayı bırakmamışsındır.
But you didn't, Jennifer.
Ama yapmadın Jennifer.
I didn't want to hurt her, But a soldier's got to make tough choices, you know.
Onu incitmek istemedim, ama askerler zor kararlar almak zorunda kalabilirler.
I'm glad you're working things out, but I didn't plan on this.
İşlerin yoluna girmesine sevindim, ama bunu planlamadım.
I should have told you sooner, but I didn't want you to find out like this.
Daha önce bahsetmeliydim. Bu şekilde öğrenmeni istememiştim.
But then, of course, you knew that, didn't you...
Sen zaten, bunun farkındasın...
But you didn't, did you, Constable?
Ama siz vermediniz değil mi?
You didn't know I saw you, but I did.
Seni gördüğümü bilmiyordun ama gördüm.
I know you killed that woman, the one who was here but didn't check out.
O kadını öldürdüğünü biliyorum Buraya gelen ama buradan çıkış yapmayan o kadını.
But I didn't come here to threaten you, nor to remind you of your sins.
Ama ben buraya ne seni tehdit etmeye ne de günahlarını hatırlatmaya geldim.
I didn't want to tell you, but now I'm forced to :
Size söylemek istemedim ama artık mecburum.
But, look, you didn't have to protect me.
Beni korumak zorunda değildin. Gerçekleri kaldırabilirdim.
Your parents didn't like you dating me, but it made no difference.
Senin anne baban da benimle çıkmanı istemiyorlardı. Bu bir şeyi değiştirdi mi peki? Hayır.
Not you, but Tatjana didn't even invite me to her stupid party.
Sen sıkılmadın belki ama Tatjana beni o boktan partisine bile davet etmedi.
But you didn't.
Ama sen seçmedin.
But I didn't have you.
Ama yanımda sen yoktun.
I could've left you nameless and alone, but I didn't.
Seni isimsiz ve yalnız başına bırakabilirdim.. .. ama yapmadım.
But you didn't tell me how.
Ama bana nasıl yaptıklarını söylemedin.
But you didn't see this coming,'cause you ain't seen nothing coming.
Ama bunun yaklaştığını görmemiştin, çünkü olabilecek hiçbir şeyi görmüyorsun.
But you didn't come up here to cause trouble.
Peki. Hepinizin dinlemesini istiyorum.
I'm sorry I didn't tell you then, I'm sorry, but I really liked it, I did.
Sana o zaman söylemediğim için çok üzgünüm. Ama gerçekten çok beğendim, gerçekten.
- But you didn't think to tell me that?
- Ama bunu bana söylemedin?
But you didn't.
- Ama geçemedin.
I didn't watch the whole thing, but you did a great job.
Hepsini izlemedim ama harikaydın.
Now, I didn't even know that you could still get syphilis, but you can.
Hâlâ frengi kapılabildiğini bilmiyordum ama oluyormuş.
I didn't either, but I think that's kinda, like, what this cultural thing is about, you know?
Ben de, sanırım bu biraz kültürel şeylerin olayı, anlarsın ya?
I didn't say anything about you, but they need to know the story.
Senden bahsetmedim hiç ama hikâyeyi öğrenmeleri gerek.
I don't know what you didn't do or what you should have done... but the guilt... the guilt... means your work is not yet finished.
Ne yapmadığını veya ne yapman gerektiğini bilmiyorum ama suçluluk suçluluk işinin henüz bitmediği anlamına gelir.
But you didn't and you can't now, so here we are.
Ama yapmadın ve artık yapamazın, o yüzden buradayız.
I reckon not a lot because you didn't recognize me, so let me tell you that we did love other men... loved them real and pure, but it never ended well, not ever.
Beni tanımadığına bakılırsa sanırım fazla bir şey bildiğin yok. Başka adamları da saf duygularla sevdiğimizi ama asla sonunun iyi olmadığını söyleyeyim sana.
But Old West you didn't know Ray Palmer.
Ama Vahşi Batı'daki sen Ray Palmer'la tanışmadı.
You could have killed those men at the hole, but you didn't.
Delikte o insanları öldürebilirdin ama öldürmedin.
I didn't mean to be a lurker, but I heard you and Sara talking.
Lütfen bekle. Kulak misafiri olmak istememiştim ama Sara'yla konuşurken duydum seni.
But when Paola Cortez died, you had to improvise, didn't you?
Fakat Paola Cortez öldükten sonra olaylar gelişti değil mi?
Mm-hmm, here's what I think. I think you tried to scare Debra into confessing to Ali's murder, but Debra didn't do it.
- Bence aslında şöyle Debra'yı korkutup Ali'nin cinayetini itiraf etsin istedin ama Debra yapmadı.
but you didn't listen 29
but you didn't answer 24
but you 1775
but you can't hide 39
but you know what 1239
but you said 161
but you don't 308
but you and i 59
but you don't believe me 17
but you know 863
but you didn't answer 24
but you 1775
but you can't hide 39
but you know what 1239
but you said 161
but you don't 308
but you and i 59
but you don't believe me 17
but you know 863