English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But you were right

But you were right translate Turkish

796 parallel translation
But you were right.
Ama haklıydın.
I never thought I could say it but you were right.
Bunu söyleyebileceğimi sanmazdım... -... ama sen haklıydın.
But you were right there waiting to take over.
Fakat sen onun yerini almak için orada bekliyordun.
- I hate to say this, but you were right.
- Söylemek istemezdim ama, siz haklıydınız.
I didn't believe you, but you were right.
Sana inanmamıştım, ama haklıydın.
But you were right.
- Halk öldürmekten bıkar sanıyordum.
But you were right.
Ama haklıymışsınız.
But you were right to tell me
Ama bana söylemekle iyi yaptın.
I didn't understand it, but you were right.
Anlamamıştım, ama sen haklıydın.
But you were right about one thing.
Ama diğer dediğin doğru
But do be sure you get the right girl. It'd be a crime if you were wasted.
Ama doğru kadını seçmeye çalışın yoksa duygularınızı boşa harcarsınız.
You were right next door, but you heard nothing?
Yan evdeydin, hiçbir şey duymadın mı?
Besides, I wouldn't have brought it up right now, but just the same... for the past several weeks you've been going out in the afternoons... and you've always managed to avoid telling me where you were.
Ayrıca, bu konuyu şimdi açmak istemezdim ama aynı şekilde son bir kaç haftadır öğlenleri dışarı çıkıyorsun ve her seferinde nerede olduğunu söylememeyi başarmış bulunmaktasın.
Of course we would have it fixed up for you had we known sooner that you were coming but we'll take care of that right away.
Tabiki yakında geleceğinizi bildiğimiz için biraz düzenleme yapmamız gerekiyordu fakat hemen çaresine bakarız.
- But... I didn't know you were coming, so... lt's all right.
Geleceğini ummuyordum. Ben...
But she's not stuck up, you were right as always.
Ama burnu havada değil. Her zamanki gibi yine haklıydın.
ALL GOOD PLANS INCLUDE THE HUMAN ELEMENT, BUT THEN, I ADMIT YOU WERE RIGHT.
Tüm iyi planlar insan faktörünü de içerir, ama bu konuda hakkın vardı.
Of course you were quite right to call me in, Farnham, but...
Beni buraya çağırman kesinlikle doğru bir karardı, Farnham, ama...
You may think you were in Philadelphia... but, actually, you were right out there on the corner.
Philadelphia'da olduğunu düşünebilirsin ama tam orada, karşımdaydın.
But maybe you were right when you said she won't ever have that.
Ama bu kız hiç evlenemiyecek dediğinde de haklıydın.
You were right about Harrington's walking back and forth, but not out of nervousness, not to calm his nerves.
Harrington'un aşağı yukarı gezinmesi konusunda haklıydın, fakat bu ne tedirginlikten ileri geliyordu ne de sinirlerini yatıştırmak içindi.
Suppose you were caught here, it may be all right for them but...
Diyelim burada yakalandın, onlara göre hava hoş olabilir ama...
But if you were strong enough to work, then you went through the right gate.
Ama çalışacak kadar güçlüyseniz, o zaman sağdaki kapıdan geçerdiniz.
I wouldn't wish this on a goat, but right now I wish you were Jenny.
Bir keçi bile buraya getirmek istemezdim, fakat doğrusu şimdi Jenny'in burada olmasını isterdim.
You're all right, but if you were Christian I'd advise you not to stay
Kalabilirsin ama Hıristiyan olsaydın hiç tavsiye etmezdim.
Even if that were true, you may have uncovered a very tragic accident, a very horrible mistake, but certainly nothing criminal, or we'd be downtown right now.
Böyle olsa bile, bu bir görünmez kaza olabilir, oldukça korkunç bir kaza, ama kesinlikle bir suç unsuru yok.
Well... I won't say I wasn't a little sore about it at first But then I told myself that maybe you were right.
Başta kızmadım desem yalan olur ama sonra haklı olabileceğini düşündüm.
When you said you might be a loser, I didn't believe you... but now I see you were right.
Başarısız biriyim dediğinde sana inanmamıştım ama şimdi anlıyorum.
But what struck me as a curious coincidence was the fact that it was right after Cuba that you were passed over for admiral.
Ama gözüme çarpan ilginç bir tesadüf Küba olayından hemen sonra amirallik rütbesine ulaşamamanızdı.
You're right, but we were at the beach.
Haklısın anne, ama burada denizdeyiz.
But if you were right in supposing me to have objections, and right again... in supposing my objections to be treasonable... the law would let you cut my head off.
Ama itirazlarım olduğunu varsaymakta haklı olsaydınız ve yine itirazlarımın... hıyanet olduğunu varsaymakta haklı olsaydınız... kanunlara göre boynum vurulurdu.
You're right that we were together, but only for about a month.
Haklısın, ama, sadece bir ay birlikte olduk.
Ifyou really were a criminal, or mixed up in all this, would you insist you weren't delirious but in your right mind?
Siz gerçekten suçlu olsaydınız veya bu işe bulaşmış bulunsaydınız aklınızın bilakis başınızda olduğu konusunda ısrarcı olur muydunuz?
I don't know if you were or were not aware of all this, but in either case, you no longer have the right to govern our country.
Siz mi sorumlusunuz yoksa öncekiler mi bilemiyorum Fakat her iki durumda da Artık ülkemizi yönetme hakkına sahip değilsiniz.
And I told you I was up home when all the time, where we were we were right downtown St. Louis and we would've went out and seen you but we weren't dressed and, uh, we didn't want to see the missus like that.
Ve ben sana evde olduğumu söyleşmiştim. Bütün bu zaman sarfında biz St. Louis'deydik. Ve dışarı çıktığımızda seni gördük.
I just wanted to say that you were right, but so am I.
Tek söylemek istediğim senin haklı olduğun. Ama ben de haklıyım.
Therefore, if I were to feed you, it would be an act of charity, which may be all right for the moment, but, uh, could cause harm in the long run.
Bu yüzden, seni beslemek isteseydim bu hayır işi olurdu. Ki bu şu an için iyi görünebilir ama uzun vadede zararlı olur.
Sorry to tell you, but you were to the right of Michelozzi.
Bunu söylediğim için üzgünüm, ama Michelozzi'nin sağındaymışsınız.
I couldn't have talked to you right then in the street... but you were so beautiful that I was overcome...
Ama o kadar güzeldiniz ki dilim tutulmuştu.
But I told him I couldn't...'cause I didn't think it was right because you were my friend.
Fakat yapamayacağımı söyledim... Çünkü bunun doğru olmadığını düşünüyorum, benim arkadaşımsın.
You were right in saying I despise you but now things are different ls that so?
Hiçde düşündüğün gibi değil... seni ilk gördüğümde küçümsemiştim ama ama şimdi farklı düşünüyorum! öyle mi?
But we were wrong. And you, Rupert, you were right. And that's why tonight, before the entire nation we'd like to apologize to you personally and to beg your forgiveness for...
Ama yanıldık ve sen Rupert, sen haklıydın ve bu yüzden bu gece bütün ulustan önce sana yaptığımız herşey için senden kişisel olarak özür ve af dilemek istiyoruz.
Look, I know this doesn't seem to be the right time to ask questions, but, Julie, you were there.
Bakın, bunun soru sormak için doğru bir zaman olmadığını biliyorum, ama Julie, sen oradaydın.
I'm all right with you, here in this room, but when I saw those people you were with, I couldn't come in.
seninle bu odanın içinde iyiyiz... ama birlikte olduğun o insanları gördüğümde içeri giremedim.
But when you were his age, you were tough, right?
- Onun yaşındayken sen de sert miydin?
I know you won't listen to me but our parents were right when they said,
Beni dinlemeyeceğini biliyorum ama ailelerimiz haklıymış şöyle söylerken ;
But you were quite right to come out.
Ama bunu açıklaman iyi oldu.
This attitude was all right when you were in my programme, but we are peers now.
Frasier, benim programımdayken bu davranışın normaldi ama artık eş düzeydeyiz.
You were right, son. But the radio predicted bad weather.
Haklıydın oğlum ama radyo havanın bozacağını söyledi.
But I guess you were right.
Sanırım sen haklıydın.
But you were married when you were three, right?
Ama sen üç yaşındayken evlenmiştin, değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]