English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Buttocks

Buttocks translate Turkish

484 parallel translation
Buttocks to dream about.
Kalçaları hayal kurmak için.
And as for you, young Henry the III, here's my royal foot up your royal buttocks!
Sana gelecek olursak... genç III. Henry, işte o kral kıçına, bir kral tekmesi geliyor!
His hands are swollen from clutching at my buttocks.
Kocaman elleriyle popomu yakalıyor.
By the old lady's buttocks, just look!
- Yaşlı bayanın kalçası gibi, sadece bak!
What kind of town is this hacked buttocks lying in the street?
Ne biçim bir şehir bu sokaklarında doğranmış popolar yatan?
I remember she was describing my buttocks and he gazed at them all the time then came closer and fingered them.
Monique kalçalarımı ayırdı, diye hatırlıyorum ve Paul de sürekli onlara bakıyordu. Sonra daha da yaklaşıp onları ellemeye başladı.
I felt the liquid run between my buttocks.
Viskinin kalçalarımın arasına doğru aktığını hissettim.
While her husband caressed my buttocks she put my hands on her buttocks and she fondled my breasts again.
Kocası kalçalarımı öperken benim ellerimi kendi kalçalarına koydu ve yeniden göğüslerimi okşamaya başladı.
I felt her buttocks open to receive my fingers, then close upon them.
Kalçalarının, parmaklarımı içine almak için açıldığını anladım ve onları yakınlaştırdım.
I licked Monique's pussy, in the milk and he put an egg between my buttocks.
Monique'in süt içindeki kadınlığını yalarken ben,... yumurtayı kalçalarımın arasına koydu.
I'm not entirely for the buttocks.
Daha kalçaları hakkında karar veremedim.
Yes, with your feet on the devil's fender and your buttocks toasting at God's altar.
Evet özellikle ayakların şeytanın mahmuzunda ve kıçın Tanrı'nın mihrabında iken.
A man with three buttocks.
Üç dötlü adam.
- Buttocks.
- Dötünüz.
Arthur Figgis knows I've got three buttocks.
Arthur Figgis üç dötüm olduğunu biliyor.
My buttocks are stuck...
Popom sıkıştı.
Your mother is a prostitute, your father's a crook and your grandfather is a man with a very broad buttocks.
Anneniz bir fahişe, babanız bir düzenbaz ve büyükbabanızın kıçı kocaman.
"Please fondle my buttocks."
"Lütfen kıçımı okşa" olarak verilmiş.
"Please fondle... my buttocks."
"Lütfen kıçımı okşa."
Have a look at his buttocks.
Şunun vücuduna baksana.
I would be remiss in my duty... if I did not tell you... that the idea of... intercourse... and the fact of your firm, young... body... co-mingling... with the... withered flesh... sagging... breasts... and... flabby... buttocks... makes me want... to vomit.
Şunu söylemezsem... görevimi yerine getirmemiş olurum... cinsel ilişki... düşüncesi... ve senin sıkı, diri... vücudunun... yanı... başında... pörsük etler... sarkık... göğüsler... ve... gevşek... kalçalar olması... beni kusacak... hale getiriyor.
He got so hungry, he ate his friend's buttocks...
O kadar açlık vardı. Arkadaşları onun kalçasını yedi...
Nipples rose dramatically during the morning But had declined by mid-afternoon While teeth clenched, and buttocks remained firm.
Memeler sabah dirildi ama öğlene gevşedi dişler takırdadı ve kalçalar taş gibi kaldı.
As a matter of fact, I shot that military gentleman in the buttocks just outside of Vicksburg.
Aslında, bir Güneyli beyefendiyi tam kalçasından vurdum. Vicksburg'un hemen dışında.
- My buttocks is awful sour, sir.
- Benim kalça korkunç ekşi, efendim.
I just got about the most sensitive buttocks in the world.
Sadece dünyadaki en duyarlı kalça hakkında var.
Well, chaps... Buttocks up!
- Evet beyler, popondip.
You've been destroying my buttocks since this morning.
Sabahtan beri kalçalarımı mahvettin zaten.
Can you move your buttocks a little to the left, Miriam?
Miriam, kalçan sola doğru biraz hareket edebilir mi?
Then he carefully put his member between my buttocks, his movements became frenzied
Sonra dikkatlice organını kalçalarımın arasına soktu, hareketleri iyice coşmuştu.
These buttocks merit our attention
Bu kalçalar dikkatlerimizi hak ediyor.
Look at the elasticity of those buttocks
Şu kıçın sertliğine bakın.
I don't think the heaviness of these buttocks can be compared to the most beautiful we have here
Bence bu kıçın sertliği buradaki en güzel olanla karşılaştırılamaz bile.
Miuna screwer, defecating buttocks, subterranean old woman, old smelly woman or big Miuna, flirter and cheater, who we are forced to accept as wife mother, wicked mother - in-law, sister and grandmother...
Yaşlı kokuşmuş kadın veya yüce Miuna, çapkın ve aldatan karımız olarak, annemiz, kötü kayınvalidemiz olarak kabul ettirilen kız kardeş veya büyük anne.
Remember in Venice in the home of the woman with the fat buttocks?
- Venedik'teki o geceyi hatırlıyor musun? - Emin değilim.
And your buttocks is of wood!
- Kalçaların kütük gibi.
Glúteo, that's a puncture in the buttocks.
Glueto, kaba etlerde bir delik demek.
And if she fell asleep first and turned her back to me, then I'd nestle against her and feel her round buttocks in the hollow of my stomach.
Eğer o önce uyur da bana arkasını dönerse bu kez ben ona sarılırdım ve yuvarlak kalçalarını karın boşluğumda hissederdim.
Incontinentia Buttocks.
Sidikliya Popoyus.
There are pine trees and rocks as round as buttocks and the sea disappears.
Çoçuk poposu gibi yusyuvarlak çam ağaçları ve kayalıklar var... Deniz birdenbire kayboluyor...
My buttocks went into my stomach!
Sanki popom mideme kaçtı!
For my purpose, an injection of 200 cc's of ammoniated strychnoclorahype into the buttocks causing the brain to die last.
Benim açımdan bu, kalçadan yapılan 200 cc amonyaklı strychnoclorahype demektir böylece en son beyin ölür.
Nibbling the ear lobe, kneading the buttocks, and so on and so forth.
Kulak memesini dişlemek, kalçaları sıkmak, falan filan.
I'm gonna make you eat both your own buttocks.
İkinize de kendi kıçlarınızı yedireceğim.
- Hello, your buttocks!
- Merhaba, aptal!
Down with the feet, hip distance apart stomachs pulled in, buttocks tight.
Bacaklarını uzat, yana sallan karınlar içeri, kalçalar sıkı.
We better hustle our buttocks.
Kıçımızı kaldırsak iyi olur.
No. I think anyone who puckers their lips and.. .. presses it against his boss'buttocks and then..
Hayır, büzdüğü dudaklarını patronunun kıçına bastırıp sonra okkalı bir öpücük konduranlar yalakadır.
Not your legs, between your buttocks.
Bacaklarini degil, kasiklarinin arasini.
We ride at once to rebellious Stoke, where it is my sworn intent to approach the city walls, bare my broad buttocks, and shout, "Behold, I honour thee most highly!"
Orada, geniş kalçalarımı açıp, "İşte! Seni ziyadesiyle onurlandırıyorum."
Touch your buttocks.
Kasiklarinin arasini, oksa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]