By and large translate Turkish
249 parallel translation
We've got a tough job on our hands and, by and large, I think we're handling it darn well.
Elimizde ateşten bir top var şöyle bir baktığımızda, bence bayağı iyi idare ediyoruz.
It was, by and large, a pleasant assignment, except for one thing.
Bu, tek bir şey dışında, güzel bir görevdi.
" But by and large We are a marvelous sex
" Ama genellersek biz harika bir cinsiz
You should know, my dearest Katerina Matveyevna, that to date, the class battles have been completed by and large, and the day of worldwide liberation is coming.
Şunu bilmelisin ki benim çok sevgili Katerina Matveyevnam artık insanlar arasındaki sınıf çatışmaları genel olarak sona ermiş durumdadır ve ezik halkların kurtuluşları çok yakındır.
Let us begin by assuming that everything is a dream, which by and large, it is.
Her şeyin... bir rüya olduğunu varsayarak başlayalım... ki bu büyük ölçüde doğru.
But after the Dark Ages, it was by and large the rediscovery of the works of these scholars done here that made the Renaissance possible and thereby powerfully influenced our own culture.
Buradaki bilimadamlarinin kesfettikleri buluslar, bu devirden sonra baslayan Karanlik Çaglar'da yeni bastan kesfedilerek, bugünkü kültürümüzü borçlu oldugumuz Rönesansi mümkün kilacakti.
By and large he imagined that the environments of the other planets and also the inhabitants of the other planets were pretty much like those of 17th-century Europe.
Diğer gezegenleri ve yaşamsız olanlarını da çevre olarak 17. yüzyıl Avrupası gibi hayal etti.
By and large, the more familiar an element is, the more abundant it is.
Tanıdık elementler, daha fazla bulunanlardır.
But by and large, just one-night stands?
Ama sıklıkla, tek gecelik ilişkilerdi herhalde?
Your opinion of me is by and large correct... but it errs on one point.
Hakkımdaki görüşlerin büyük oranda doğru. Ama bir noktada sorun var.
Now, we don't know precisely why, but by and large they are benign, which, in all likelihood, this is.
Neden olduğunu bilmiyoruz ama çoğunlukla bunlar iyi huyludur, ki bu da büyük ihtimalle öyle.
I ain't worried,'cause by and large Asians are very dependable.
Korkmuyorum. Çünkü Asyalılara fazlasıyla güveniyorum.
Why should a murderer who's strong enough to break Major Harker's back, vent his bestial fury by breaking up dinky little cups and saucers when he could just as easily break up a large chair or smash a big table?
Binbaşı Harker'in belini kıracak kadar güçlü bir katil niçin hayvanca bir öfkeye kapılıp önemsiz küçük bardak ve tabakları kırıyor? Oysa büyük bir sandalyeyi ya da büyük bir masayı da kolaylıkla kırabilecek güçteydi.
Government and Defense Department officials are concerned by reports of panic in several large eastern cities.
Hükümet ve savunma bakanlığı yetkilileri, doğudaki birkaç büyük şehirden gelen panik haberleri yüzünden endişeliler.
And it will be surrounded by a large garden.
Etrafı büyük bir bahçeyle çevrili olacak.
And today, forests and grasslands are being destroyed frivolously, carelessly by humans who are heedless of the beauty of our cousins the trees and ignorant of the possible climatic catastrophes which large-scale burning of forests may bring.
Ve bugün ormanlar ve yeşil alanlar ne kuzenlerimiz ağaçların güzelliğinin ne de büyük ölçekte orman yangınlarının getirebileceği iklimsel felaketlerin farkında olan insanlar tarafından pervasızca tahrip ediliyor.
The worst convicts, those deep down in solitary confinement... and the most ordinary file clerks... probably for large insurance companies... because they would be in fireproofed rooms... protected by tons of the best insulator in the world : paper.
Yeraltında tutulan azılı suçlular... ve vasat sicil kâtipleri... kanımca en güvenli konumdalar... çünkü ateş geçirmez odalardalar... ve etrafları bilinen en iyi yalıtkanla dolu : Kağıt.
There's been great fear expressed by many people... that no one woman can give this large number of children... sufficient attention and affection... to allow them to grow up in a healthy atmosphere.
Çok insanın dile getirdiği bir korku hiçbir kadının bu kadar çok sayıda çocuğa yeterli ilgi ve şefkat veremeyeceği sağlıklı bir büyüme ortamı sağlayamayacağı.
Assuming the captain and the others are still alive, it would be unwise to endanger them by beaming down a large contingent.
Farz edelim ki hâlâ hayattalar, aşağıya büyük bir birlik ışınlayarak onları tehlikeye atmak zekice değil.
"many large wagons are bound together and are pulled by a steam engine."
"Çok sayıda vagon birbirine bağlanır, ve buharlı lokomotif tarafından çekilir."
These three exploited that situation... and swindled large sums from the villages of Kiochi... by running a "draft - exclusion" scam and then skipping out without a trace.
İsyanlar bu üçünün yüzünden oldu. Askerlikten kurtarma bahanesiyle Kiochi'li köylülerden, yüz binlerce yen dolandırdılar ve paralarla birlikte, ortadan kayboldular.
Well, this evening, um, a small martini perhaps, a large steak definitely, and a good horror movie, if there's one close by.
Şey, bu akşam, em, küçük bir martini belki, büyük bir biftek mutlaka, ve iyi bir korku filmi, buralarda bir tane varsa.
Highlights of that broadcast will be discussed later by Lord George-Brown, ex-foreign secretary Mr. Sven Olafson, the ex-Norwegian minister of finance Sir Charles Ollendorff, ex-chairman of the Norwegian Trades Council Mr. Hamish McLavell, the mayor of Wick the nearest large town to Norway Mrs. Betty Norday, whose name sounds remarkably like Norway Mr. Brian Waynor, whose name is an anagram of Norway Mr. and Mrs. Ford, whose name sounds like fjord of which there are a lot in Norway Ron and Christine Boslow...
İyi akşamlar Önümüzdeki seçimde Norveç'e oy vermenizi istememiz tuhaf gelebilir Ama avantajları düşünün
But this canvas and his work known as Despair with the artist's featureless and blank profile its large disconnected strokes of heavy colour running over each other are heavily attacked by the Norwegian press as
Bu tablo ve onun Umutsuzluk diye bilinen eseri sanatçının belirgin olmayan, anlamsız profilini yansıtır. Fırça darbeleri ve renk çalışmaları arasında büyük bir kopukluk olması Norveç Basını tarafından, Korku veren fütüristik sanat saçmalığı denilerek ağır eleştiriler alır.
He had a large following amongst the uneducated and used to preach to gatherings by the lakeside.
Büyük bir cahil sürüsü peşine takılmış göl kenarında toplananlara vaaz verirmiş.
On the question of subatomic particles, gentlemen... One gets confused by what is infinitely small, and what is infinitely large.
Beyler, mevzubahis olan atom altı parçacıklar ise neyin son derece küçük, neyin son derece geniş olduğu konusunda insanın aklı karışır.
It is no small anxiety to keep by one a large sum of money and happy is the man who has all his cash well invested and who needs not keep by him more than he wants for his daily expenses.
Bu işe yaramaz sürüngeni görmekten nefret ediyorum. Evinde o kadar para saklamak hiç de kolay şey değil.
Some people appear to have the ability to move quite large objects and cause all sorts of physical upsets just by the power of thought.
Bazı kişilerde düşünce gücüyle büyük nesneleri hareket ettirebilme gibi bir yetenek ortaya çıkar. Ardından fiziksel bir çöküntü yaşanır.
'And this computer, which was called the Earth,'was so large that it was frequently mistaken for a planet,'particularly by the strange, ape-like beings'who roamed its surface'totally unaware that they were simply part'of a gigantic computer program.
Dünya adı verilen bu bilgisayar o kadar büyüktü ki, sık sık bir gezegen zannedildi, özellikle, Dünya'nın üzerinde yaşayan ama devasa bir bilgisayar programının parçaları olduklarını bilmeyen, tuhaf maymunsu canlılar tarafından.
This district here, is one, wherein live the families of workers from large neighboring factories mom and dad who both work and children who remain at home with care provided by an older sibling or a paid neighbor.
Bu bölgede çevredeki büyük fabrikalarda çalışan işçi aileleri yaşıyor. Anne babaları çalışan çocuklara büyük kardeşleri ya da komşuları bakıyor.
But there was a geologist's survey that shows large artesian wells... and the only way they can get to the wells... is through the property owned by our clients.
Ama jeolojik araştırmalar arazide geniş artezyen kuyuları olduğunu gösteriyor ve bu kuyulara giden tek yolda müşterilerimizin mülkü üzerinden geçiyor.
A fourth week goes by... and she is about to give up and go home... when news of a large rally at Munich catches her attention.
Dördüncü haftanın sonunda... tam da vazgeçip geri dönmek üzereyken... Münih'te büyük bir miting yapılacağı haberi ilgisini çeker.
The shooters are still at large, and Noogie's out there by himself.
Tetikçiler hala ortalıkta, ve Noogie dışarılarda tek başına.
Amazingly little was newly invented until, of course, the moment came when one had to go beyond that which had already been established by precedent, and one had to gas these people, or, in some sense, annihilate them on a large scale. Then, these bureaucrats became inventors.
Şaşırtıcı şekilde, birisi emsali çoktan saptanmış olanı aşmak zorunda kalmadan önce diğeri ise insanlara zehirli gaz verip büyük ölçekte kitle imhasına girişmek zorunda kalmadan önce bunların çok azı keşfedilmişti.
Howard, I didn't buy that theory either, so I did some research... and I discovered an ancient race of large ducks worshipped by...
Howard... Ben de bu teoriyi yemedim ve biraz araştırma yaptım. İlk Somoalıların, büyük bir ördek türünün atalarına..
He came to a large house... that he had often passed by before... and came in.
Daha önce sık sık yanından geçtiği büyük bir eve gelmiş ve içeri girmiş.
All I know is that they've got to fire a large number of people.. .. and not even going by seniority.
Tek bildiğim, çok sayıda personelin işten çıkarılacağı üstelik, kıdem sırası da gözetmeyecekler.
Including large areas of the valley have been liberated and restored to the arrival of Government and soviet forces have everywhere been greeted with dubilation by the liberated
Vadinin büyük bir bölümünü kapsayan alan özgürlüğüne kavuştu ve eski haline getirildi. Hükümet ve Sovyet güçlerinin gelişi halk tarafından coşkuyla karşılandı.
The children are slovenly, incorrigible and being reared by a father who clearly isn't concerned about their welfare, but is himself just a large child!
Çocuklarınız iflah olmaz cinsten ve aslında kendisi de büyük bir çocuk olan bir baba tarafından büyütülmüşler.
Baldrick, I want you to take this and buy a turkey so large you'd think its mother had been rogered by an omnibus.
Baldrick, bunu alıp dışarı çıkmanı istiyorum, öyle büyük bir hindi al ki hindinin annesi, fille çiftleşmiş sanasın.
Cobalt is known to be headed by environmental terrorist Louise Marcus... who led the raid and remains at large at this time.
COBALT bilindiği gibi yerel terörist olan Louise Marcus tarafından idare ediliyor.
And they're specifically set up by the C.I. A... to handle large sums of money being funneled into this project.
Ve bu projeye aktarılan büyük miktarda parayı... kontrol etmek CIA tarafından özellikle ayarlanmış.
They and their descendants, and their descendants'descendants, they do it by going through an extremely large number of generations, and we do have the time for an extremely large number of generations, because we have geological time at our disposal.
Onlar ve nesilleri ve nesillerinin nesilleri tırmanır. Çok fazla sayıda nesiller boyunca bunu yaparlar, ve çok sayıda nesil için gerekli olan çok uzun zamana da sahibiz. Nitekim jeolojik zaman denilen bir aracımız var.
A large bed, my grandparent's bed, Worn out by my parents and abused by us, my hand scratches wads of gum under the mattress, from the time when my father was afraid to wake my mother with his boozy, beery breath.
Koca bir yatakta, büyükdedemlerin yatağı bizimkilerin haşat ettiği, ve bizimse iyice benzettiğimiz, döşeğin altındaki yapışmış sakızları ellerimle kazıdığım babamın bira kokan nefesiyle annemi uyandırmaktan korktuğu zamanlardan kalma.
Now, they rely very crucially on a very slim margin for survival that's provided by dissidence and turbulence within the imperial societies, and how large that margin is is for us to determine.
Dilin temel yapısı da esasen aynıdır. Bilim insanı olarak bize düşen görev bu temel prensiplerin ne olduğunu yani,... dil bilgisinin belirli şartlar altında yaptığı açınımın nasıl ortaya çıktığını belirlemektir.
Oh, yeah. I think, by and large, it's well done. You get both sides of the stories.
meclis basın özgürlüğünü kısıtlayacak hiçbir yasa çıkaramaz, ve buna göre başkanın kendisi de her türden siyasi görüşü temsil eden farklı gazetelerin habercilerine Beyaz Saray'ın kapılarını sonuna kadar açabilmelidir.
Lemec is a Cardassian, and Cardassians are like timber wolves, predators, bold in large numbers, cautious by themselves, and with an instinctive need to establish a dominant position in any social gathering.
Lemec bir Cardassian ve Cardassianlar bir kereste kurdu gibidirler. Yırtıcı, oldukça gözü pek, kendilerini sakınan ve iç güdüsel bir ihtiyaçla, herhangi bir sosyal toplulukta baskın bir konum edinirler.
I'll be in a concrete cell surrounded by murderers and rapists... large hairy-backed men who think I have a real cute ass.
Ben betondan bir hücrede kıçı kıllı katiller ve tecavüzcülerden kıçımı korumaya çalışıyor olacağım.
Despite a valiant effort last night by Batman Harvey Two-Face is still at large and extremely dangerous.
Batman'in dünkü çabalarına rağmen... İkiyüz hala serbest ve çok tehlikeli.
Furthermore, I now find myself, despite my great age and notorious health, being harassed by the government to take part in some entirely ridiculous war they seem quite unable to grasp is resulting in large numbers of people dying.
Üstelik anca kendimi tanıyabiliyorum. Fazla yaşım ve kötü sağlığıma rağmen hükümet zorla beni bu saçma savaşın içinde yer almam için zorluyor. Bu konuyu pek kavrayabildiklerini sanmıyorum.
Low-mass black holes form only when matter is compressed into enormous densities by very large external pressures- - and this demonstrates which principle of quantum matter physics?
Düşük kütleli kara delikler Maddenin yüksek yoğunlukta sıkıştırılmasıyla oluşur. Ve bu Kuantum astrofiziğin hangi yasasını gösterir?