Charging translate Turkish
2,151 parallel translation
Yeah, they're charging you with battery.
Evet, seni onları dövmekle suçluyorlar.
Charging.
Şarj oluyor.
Are you charging me for this time?
Bu sefer beni cezalandırıyor musun?
Are yοu charging fοr this, Dοctοr?
Bunun için ödeme talep ediyor musunuz, Doktor?
What exactly are you charging me with here?
Beni tam olarak neyle suçluyorsunuz?
Charging. Clear.
Şarj oluyor.
Charging can plug the gap.
Yıldırımlar açığı kapatabilir.
- Charging! - Get me the oxygen.
Oksijeni verin.
- And charging her money.
- Ve ondan para aldın.
# Electrical changes are charging up the young #
# Electrical changes are charging up the young #
What's whitey charging for the stones?
Whitey Stones biletlerini kaçtan satacak?
We're not in a position to be charging retail.
Yüksek fiyat kopacak durumda değiliz.
The shields are still charging.
Kalkanlar hala şarj oluyor.
she's charging forward at her own pace.
Her zaman olduğu gibi yine kendi temposunda devam ediyor.
Russians are charging 20, and if you pay A little extra, you get to experience a spacewalk.
Ruslar 20'yi zorluyor, ve eğer ufak bir ücret daha öderseniz uzay yürüyüşünü bile tecrübe edebilirsiniz.
Charging them all this money for nothing but water.
Sadece su için bu kadar para almak.
It's charging now.
Saldırmaya hazırlanıyor.
- [electrical charging ] - [ woman ] Clear! [ Richard] Dr. Ellis Grey.
Dr. Ellis Grey iki kez Harper Avery Ödülü'nün sahibi ve bu vakada birlikte çalıştığım meslektaşım hayatımı değiştiren vakada.
Miss, have you been charging your drinks to room 17-301?
İçkilerinizi 17-301 nolu odanın hesabına mı yazdırıyorsunuz? Evet.
That we bailed them out and they're charging 30 % interest on credit cards.
Biz onlarin kicini kurtardik ve onlar kredi kartı faizlerini % 30'a cikardilar.
They could not sell their goods on, so they are charging me!
Satamadıkları malı üzerime yıkacaklar!
The govt is charging you with running a gambling den.
Devlet sizi kumarhane işletmekle suçluyor.
Hey, come on. Charging to 200.
- 200'e şarj edin.
Charging.
Şarj edildi.
We will soon be charging clients for this service
Yakında müşterilerimizden bu hizmetin bedelini alıyor olacağız.
And Dr. Atherton will in turn be charging us.
Dr. Atherton da bizden alıyor olacak.
Luckily we're not charging you with robbery.
Allah'tan, soygundan suçlanmıyorsunuz.
The F.B.I. thinks that you were charging $ 500 a month on your credit card... as payment for Paul to murder your husband... so you could get a nice payout from his life insurance policy. God, no.
FBI, her ay 500 dolar ödeyerek Paul'u kocanızı öldürmesi için tuttuğunuzu düşünüyor böylece onun sigorta poliçesinden güzelce yararlanabilecektiniz.
If they say so, then they are wickedly charging the holy sanctified word of God with the offences of man.
Öyle diyenler, Tanrı'nın kutsal sözlerini, insanoğlunun kabahat işlemesine yol açmakla suçluyorlar demektir.
charging. You want to help him?
Ona yardım etmek mi istiyorsun?
Whatever they're charging him with.
Kendisini ne ile suçluyorlarsa onu.
Well, uh... the one place the cameras can't see is right here in our backyard, so I'm charging people to do whatever they want.
Kameraların göremediği tek yer arka bahçemizde, ben de insanların istedikleri şeyleri yapması karşılığında para alıyorum.
And the guards at the casino were charging on us.
Kumarhanedeki görevliler bize saldırıyordu.
Uh, charging Lynch with Brava's murder.
Lynch'in, Brava'nın cinayetiyle yargılanması.
Seeing a bull charging at him,
"Bir boğanın ona saldırdığını görünce"
Whenever possible, it's best to avoid charging into a building filled with angry men with guns.
Silahlı, kızgın adamlarla dolu bir binaya... filled with angry men with guns.
If you need your team to stand by a radio... rather than come charging in... you'd better send a clear message.
Eğer takımının olaya dalmaktansa radyonun başında beklemesini istiyorsanız açık bir mesaj yollamalısınız.
We can hold you for 48 hours without charging you.
Seni tutuklamaksızın 48 saat içeride tutabiliriz.
... because you should be on Broadway charging'a hundred bucks a ticket.
Çünkü sen Broadway'de söyleyip bilet başına 100 dolar para kesmelisin!
GDD director Gara Singh has dropped an even bigger bombshell, charging both Dr. Graystone and her famous husband with being the true planners of that deadly attack.
Dr. Graystone ve meşhur eşini ölümcül saldırının gerçek planlayıcıları olarak suçladı.
Kids, you run the charging manoeuver on the right.
Çoçuklar, siz sağdan saldırı manevrası yapacaksınız.
Start talking, or we're charging you with aiding and abetting.
Konuşmaya başla yada seni yardım ve yataklıktan tutuklayalım.
Charging again.
- Tekrar şarz ediyorum.
Oh... They're charging $ 32 for a bunch of grass?
Bir demet yeşilliğe 48 lira mı istiyorlar?
But you're charging him with manslaughter.
Ama onu adam öldürmekten suçluyorsun.
The police are capable of charging the wrong man.
Polis yanlış adamı yakalamaya da muktedirdir.
I'm charging by the hour.
1 saat boyunca yetkili benim.
Charging.
Hazır.
charging - Guilty.
Şarj oluyor.
Charging.
- Yükseltin.
five more minutes, he starts charging. Hello, mr.
- Merhaba Bay Heck.
charging to 32
charge 380
charger 19
charges 32
charged 65
charge to 127
charge me 17
charge again 20
charges were dropped 19
charge 380
charger 19
charges 32
charged 65
charge to 127
charge me 17
charge again 20
charges were dropped 19