Climb trees translate Turkish
105 parallel translation
Elephants can't climb trees, can they?
Filler ağaca tırmanamaz, öyle değil mi?
Tigers so strong they can climb trees with burros in their mouths.
Kaplanlar çok güçlüymüş, ağızlarında eşeklerle ağaçlara tırmanıyorlarmış.
You'll climb trees and hunt goats, you will.
Ağaçlara tırmanıp, keçi avlayacaksın.
They climb trees and roll in the grass.
Ağaçlara tırmanıyorlar, çayırlarda yuvarlanıyorlar...
I didn't know they could climb trees.
Ağaçlara tırmanabildiklerini bilmiyordum.
I'd like it a lot better if I knew tigers couldn't climb trees.
Kaplanların ağaca tırmanamayabileceğini bilseydim çok daha iyi olurdum.
Climb trees, throw rocks, go fishing.
Ağaçlara tırman, taş at, balığa çık.
stride over hills, climb trees, swim rivers.
Tarlalarda yaşamak, tepelerden atlamak, ağaçlara tırmanmak ve nehirlerde yüzmek istiyorum.
When fish climb trees
Balık kavağa çıktıktan sonra.
I climb trees!
Ben ağaca çıkarım!
I was forbidden to climb trees.
Benim ağaçlara tırmanmamı yasaklamışlardı.
Have you ever seen an elephant climb trees?
Sen ağaca çıkan bir fil gördün mü?
Cats like to climb trees.
Kediler ağaca çıkmayı sever.
You can climb trees, can't you?
Ağaçlara tırmanabiliyorsun, değil mi?
Deer don't climb trees.
Geyik ağaca tırmanmaz.
Climb trees, hop fences.
ağaca tırman, çitlerden atla.
Do you know how to climb trees?
Ağaca tırmanmayı bilir misin?
Leopards can't climb trees.
Leoparlar ağaca tırmanamaz.
- Can climb trees? - - No.
- Ağaca tırmanırken mi?
Where did you learn to climb trees like that?
Böyle ağaca tırmanmayı nerede öğrendin?
Maybe he's just a kid who likes to climb trees a lot.
Belki ağaca tırmanmayı seviyordur.
I used to climb trees and get dirty.
Ağaçlara tırmanıp üstümü başımı kirletirdim.
You can climb trees just like one of us.
Ağaçlara tıpkı bizden biriymiş gibi tırmanabiliyorsun.
Then he wanted to climb trees.
Sonra ağaca tırmanmak istedi.
I mean, I miss when I could just climb trees and roll in the mud, hang with the boys. And it was like we were the same.
Ağaçlara tırmanıp çamurda yuvarlanıp, aynıymışız gibi erkeklerle oynamayı özlüyorum.
In New Guinea, even the kangaroos climb trees though not very well
Yeni Gine'de çok iyi olmasa da kangurular bile ağaçlara tırmanabilir.
I'm pretty sure fires can't climb trees.
Alevlerin ağaca çıkamadığından eminim.
Are you even allowed to climb trees?
Ağaçlara tırmanmana izin verildi mi?
You should maybe learn how to climb trees, truly!
Belki ağaca tırmanmayı öğrenmen gerek, gerçekten!
He loves to climb trees and eat nuts.
Ağaçlara tırmanıp fındık yemeye bayılır.
Didn't I tell you the kids shouldn't climb trees at night?
Ben size demedim mi, geceleri bu çocuklar ağaca çıkmayacak diye?
It used to be thought gorillas didn't climb trees at all.
Eskiden gorillerin ağaçlara tırmanmadığı sanılıyordu.
Echidnas are particularly fond of ants and termites, and will even climb trees to find them.
Ekidnalar özellikle karınca ve termitleri sever. Onları bulmak için ağaçlara bile tırmanır.
Here's the dent made by the heel as it hit the ground, the raised instep, and the big toe, instead of pointing outwards from the foot as is needed to climb trees, is aligned forward to give the final push-off.
Burada topuğun yaptığı oyuk görülüyor. Hafif kalkık taban. Ve ağaçlara tırmanmak için ayrık durması gereken başparmak ileri hizalanmış ve yürüyüşe katkı yapıyor.
When I was young I used to climb trees to look for all sorts of fruits.
Küçüklüğümde, meyveleri aramak için hep ağaçlara tırmanırdım.
- You climb trees with a nigger. - That...
- Zenciyle ağaçlara tırmanıyorsun.
Everybody knows niggas climb trees, not kick'em.
Lanet olası!
He's too heavy to do that so he has to climb trees and launch himself into the air that way.
Bunun için fazla ağırdır bu yüzden uçmak için ağaçlara tırmanıp kendini boşluğa atmak zorundadır.
Fortunately for leopards, the lions here are too bulky to climb trees.
Leoparların şansına burada aslanlar ağaçlara çıkamayacak kadar hantallar.
Why, there's trees out there, big, tall pines... Just a-reachin'and a-reachin'... As if they wanted to climb right through the gates of heaven.
Orada çok güzel ağaçlar, sanki cennetin kapısına erişebilecek kadar yükselen çok uzun çamlar var.
'Trees... climb
Ağaçlar... tırmanır.
'Trees climb the roof and looking...'
Ağaçlar çatıya tırmanır ve etrafa bakınırlar... Yeşillik... bakınır.
'Trees climb the roof and looking green
Ağaçlar çatıya tırmanır ve yeşilliğe bakarlar.
Let's climb up the trees.
Hadi ağaca çıkalım.
Man : Trees have a secret life that is only revealed to those who are willing to climb them.
Ağaçların görünenin çok ötesinde sır dolu bir yaşamları vardır ve o sırrı ancak, onlara tırmanmaya istekli olanlara gösterirler.
They eat sap and insects and nectar from flower in forest trees so they often have to climb right up to the ends of the branches
Orman ağaçlarının çiçeklerinden öz su, böcek ve nektar yerler. Bu yüzden sık sık dalların en ucuna kadar tırmanmak zorundalar.
The Korowai say that living in the trees they can see the birds in the mountains and it's harder for demons and sorcerers to climb their stairs
Korowailer ağaçlarda yaşayarak dağlardaki kuşları görebildiklerini söylüyor. Üstelik şeytanların ve büyücülerin merdivenleri tırmanması daha zor oluyor.
Easy access. No more trees to climb. No binoculars to lug around.
Ağaçlara tırmanmak, dürbünle etrafı seyretmek yok.
Can such a large animal really climb these trees?
Bu kadar büyük bir hayvan gerçekten ağaçlara tırmanabilir mi?
Climb the trees Smell the breeze
# Tırman ağaçlara Şu meltemi bir kokla #
I couldn't climb to get you down, you used to climb these trees like a monkey.
Ben de tırmanamadım ki seni indireyim. Maymun gibi ağaçlara tırmanırdın sen.