Compliment translate Turkish
2,885 parallel translation
Thank you, Leonard, for that compliment, and for your service to this country.
İltifat için teşekkür ederim Leonard, bu ülkeye verdiğin hizmet için de.
But manhood is melted into curtsies, valor into compliment, and men are only turned into tongues, and trim ones too.
Ama erkeklik reverans yapıp iltifat etmekten ibaret artık, erkeklerin de sadece süslü sözleri var.
Lisa, take the compliment.
Lisa, bu övgüyü kabul et.
It didn't sound like a compliment.
Bana hiç övgü gibi gelmedi.
No, it was a compliment.
Hayır iltifat etmiştim.
Aww. Well, I will take that as a compliment, and I'll check in with you later, ok, make sure that old bar is still standing.
Bunu iltifat olarak alıyorum, sonra ararım.
And it's a compliment or a criticism?
- Bu bir iltifat mı yoksa eleştiri mi?
It's a compliment.
- İltifat tabii.
He didn't like the compliment either.
O da bu iltifatı beğenmedi.
- Isn't that's a compliment?
- Bu bir iltifat mı?
His compliment isn't genuine.
İltifatı samimi değildi.
Oh, it's a compliment.
Bir iltifat.
- Not a compliment!
- İltifat etmemiştim.
There is nothing Italian about you, and you should take that as a compliment.
Senin İtalyanlar ile hiçbir alakan yok ve bunu bir iltifat olarak kabul et.
I took it as a compliment.
Bunu iltifat olarak aldım.
That's not really a compliment.
- Buna pek iltifat denmez.
Well, I mean, obviously, we're not gonna become best friends right away, but the idea tonight is just lay the foundation, compliment her clothing, feign interest in her career, and then stick up for her when Daddy says something horrible.
Yani, tabii ki hemen en iyi arkadaş olmayacağız, ama bu akşamın amacı, temelli oluşturmak. Kıyafetine iltifat etmek, kariyeriyle ilgiliymiş gibi davranmak, Ve babam kötü bir şey söylediğinde onu savunmak.
I can't even remember if we're supposed to hug the fullback or compliment him.
Onlara sarılmalı mıyız yoksa iltifat mı etmeliyiz onu bile hatırlamıyorum.
I'll take it as a compliment, I guess.
Bunu bir iltifat olarak alacağım, sanırım.
Is that a compliment?
Bu bir iltifat mı?
Quit playin coy and accept the compliment : you earned it.
Nazlanmayı bir yana bırakıp illtifatı kabul etsen iyi olur.
- Compliment me when the girl comes, ok?
- Tamam. - Kız gelince, öv tamam mı?
Look, it's a compliment, Lowrey, him choosing you and me.
Bak, bu bir iltifat, Lowrey yani senle beni seçmesi.
Why is it so damn difficult to get a simple compliment from you?
Senden basit bir iltifat duymak neden bu kadar zor?
I'm not naive enough to think that you'll be able to understand what I'm about to say is a compliment, but...
Söylemek üzere olduğum şeyi iltifat olarak algılayacağını düşünecek kadar saf değilim ama...
It's not a compliment.
İltifat etmiyordum.
That sounded mostly like a compliment to me.
Bana iltifat gibi geldi.
- Not a compliment.
- Bu iltifat değildi.
I was starting to get a bit self-conscious. It's been, um... 15 minutes since you paid me a compliment?
Ben de utanmaya başlamıştım son iltifatından bu yana 15 dakika geçti de?
It's a compliment, okay?
İltifattı yani.
A slap and a compliment both together... is that how they say'Thank you'in your village?
Şamar ve iltifat bir arada. Sizin köyde böyle mi teşekkür ediliyor?
Actually, it's kind of a compliment that we thought you were stunning enough that men would pay to have sex with you.
Aslında bunu bir kompliman olarak almalısınız. Erkeklerin, beraber olmak için para vereceği kadar etkileyici olduğunuzu düşünmüştük.
- Right. - It's a big compliment.
- İltifat ediyorum.
Well, I'm gonna take that as a compliment, knowing what a high opinion you have of yourself.
Kendin hakkındaki düşüncelerini bildiğim için, bunu bir iltifat olarak kabul ediyorum.
It wouldn't kill you to give a compliment to a colleague.
Meslektaşına iltifat etsen ölmezsin.
Honey, that was not a compliment.
Orada bir iltifat yoktu, canım.
I bravely save someone's life and get no compliment from you
Cesurca bir adamın hayatını kurtardım ama senden bir iltifat alamadım.
I totally agree. And my wife, she was born to make ladoos... I just gave yöu a compliment... yöu were born to make ladoos!
Tamamen katılıyorum ve benim karım, ladoo yapmak için doğmuş... iltifat ettim... ladoo yapmak için doğmuşsun!
Now, brick, can you think of something you could say. To compliment Henry?
Evet, brick, Henry'e iltifat etmek için söyleyebileceğin birşeyler geliyor mu aklına?
"Or that when someone pays me a compliment, " I can't even look them in the eye, "or the fact that my parents are obviously loaded, but I'm still determined to make it on my own."
Veya birisi bana iltifat ettiğinde gözlerine bakamadığımı veya ailemin çok zengin olmasına rağmen kendi ayaklarımın üstünde durmak istediğimi.
After dessert, you paid a certain... compliment to Gabrielle.
Tatlıdan sonra, Gabrielle'e... iltifat ettin.
What a lovely compliment.
Ne hoş bir iltifat.
You think that's a compliment?
Bunun bir iltifat olduğunu mu düşünüyorsunuz?
No, you can compliment the article's accuracy or my literary style, but thanking me outright suggests that I did you a favor.
Tamam. Hayır, yazının kalitesine veya edebi tarzıma iltifat edebilirsin,... fakat bana teşekkür etmen, sana iyilik yapmışım gibi gösteriyor.
If that means I've been pulling my weight around here, I'll take the compliment.
Bu, diğer insanlar kadar gayret gösterdiğim anlamına geliyorsa iltifat kabul edeceğim.
And don't compliment anything in the house, like a painting or a lamp, because they'll insist that you take it home with you, and then afterwards, they'll complain about it, like, "you're the boy who stole the lamp."
Ayrıca evdeki, resim ya da lamba olsun, herhangi bir şeyi beğendiğini söyleme. Çünkü giderken sana vermek için ısrar ederler sonra da bundan şikayet ederler ve "Lambayı çalan adam" olursun.
That's a compliment, coming from you.
- Benim için bir iltifattır.
- I take that as a compliment.
Bunu iltifat olarak kabul ediyorum.
That was a compliment.
Bu bir iltifattı.
More of an accusation than a compliment.
Pekala, başa saralım o zaman.
It's a compliment.
Bu bir iltifat.
compliments 18
compliments of the house 24
complimentary 18
complete 94
complex 46
complain 24
completely 450
complicated 268
complications 49
completed 30
compliments of the house 24
complimentary 18
complete 94
complex 46
complain 24
completely 450
complicated 268
complications 49
completed 30