Courts translate Turkish
1,387 parallel translation
Larry, ever since we reinstituted the death penalty... the courts have been clogged with needless appeals... by convicted murderers trying to escape their rightful punishment.
Larry, ölüm cezasını geri getirdiğimizden beri... mahkûmiyet almış olan katiller, gereksiz temyiz başvurularıyla mahkemeleri tıkayarak hak ettikleri cezadan kaçmaya çalışıyorlar.
Our hope is that the courts will rule in our favor... declaring the Governor guilty once and for all.
Umudumuz mahkemelerin bizim lehimize karar vermesi... ve Vali'nin tamamen suçlu ilan edilmesi.
That's for the courts to decide, Son.
Buna mahkeme karar verecek evlat.
- So you do what you want.Just bring Sam back, or the courts will. - No.
Ne istersen yap ama Sam'i geri getir yoksa onu mahkeme geri verecek.
The courts always try to link parental rights to biology... except in cases where the child's life is in extreme danger.
Mahkemeler eğer çocuğun hayatı tehlikede değilse... biyolojik anne ve babayı haklı bulur.
You drove to the courts on a motorbike and then you switched at the last moment, right?
Oraya motosikletle gidip son anda kılık değiştirdin, değil mi?
Now, as you know... I may be a bit occupied in the Four Courts come Monday week.
Şimdi bildiğiniz gibi, gelecek pazartesi mahkemeyle meşgul olacağım.
Now, what is it this week - racquetball courts?
Bu hafta ne yaptın, raketbol sahası mı, golf mü?
Thousands more are sent to summary military courts, given arbitrary sentences, and sent to the firing squad.
Yanımızda olmayacaksan, belki. Giysilerini çıkart da pantolon giy, bakalım ne kadar erkekmişsin.
Courts-martial were established at the Gare du Nord, the Luxembourg Palace, the Military Academy, and the Roquette Prison.
Merhaba, yurttaşlar. Yurttaş Lucien Berco'yu arıyoruz. - Tanımıyorum.
And, like marriage, the courts have no business trying to assess blame when one falls apart.
Ve, evlilikteki gibi, birinin hayatı dağıldığında suçun kimde olduğunu belirlemek mahkemelerin işi değildir.
But the courts have rejected freedom to quitas a defense in sexual harassment cases. The court should also do so here. Are we saying that Georgia Thomas bearsno responsibility?
Ama mahkemeler çekip gitme özgürlüğünü, cinsel taciz davalarında, bir savunma olarak kabul etmiyorlar.
The very reason for whichis to preempt the courts from asking the very questionyou waltzed in here raising!
Bu nedenle, mahkemeler şu anda sormak için geldiğiniz soruları sormaz.
Well, I hope it's moving swiftly through the courts.
- Umarım dava hızlı gidiyordur.
- We can stay out of federal courts.
- Federal mahkemelere gitmeyebiliriz. - Nasıl?
So, if we fail, and the courts deny us, then in four days, John Doe 121 is gonna get away with three rapes.
Başaramazsak ve mahkeme talebimizi reddederse dört gün sonra, John Doe 121 paçayı kurtaracak.
The Krelboynes dance on the tetherball courts... in front of the whole school.
Krelboyne'lar tüm okulun önünde Dans ediyor.
The last thing we need is for me to go to the courts... and bring all this attention to us.
Unut bunu, Iz. İhtiyacımız olan son şey mahkemeye çıkıp... Üzerimize dikkatleri çekmek.
To pierce the corporate veil, the courts look at five factors - whether the subsidiary is wholly-owned or...
Ortaklık sözleşmesini bozmak için, genelde 5 ana faktör aranır. Bir tarafın hisselerin çoğuna sahip olması ya da...
... And it has basketball courts and tennis courts, and you can call Mommy any time you want.
Basketbol sahaları ve tenis kortları var, ayrıca anneni istediğin zaman arayabilirsin.
- And see you on the courts at 6 : 00.
- Ve? - Saat 6'da mahkemede görüşürüz.
The courts have decided the girls must go back to romania.
Mahkeme kızların Romanya'ya geri dönmesine karar verdi. Hayır, gidemezler!
- Out there by Imperial Courts?
Imperial Courts'da mı?
Oh, courts are notorious for that.
Mahkemeler bununla ünlüdür.
" Lived under a kingly government and had their courts, judges, records, their boats, their highways, aqueducts, wharves, docks and canals.
" Bir krallık yönetiminde yaşıyorlardı, mahkemeleri, yargıçları, arşivleri, gemileri, caddeleri, su kemerleri, rıhtım ve kanalları vardı.
The English courts declared him dead.
Tanrım, berbat hissediyorum. İngiliz mahkemesi ölümünü ilan etti.
But if you've lied, the courts will step in.
Ama yalan söylediyseniz mahkeme devreye girer.
Courts don't give a shit about this.
Mahkemeler bunları dikkate almaz.
Except for those initiated before the spouse is deported the courts will be so busy with divorces, they'll be on 24-hour shifts.
Daha önce bahsi geçenler hariç eş sınır dışı edilir. Mahkemeler boşanmalar yüzünden 24 saat çalışacaklar.
- Courts adjust.
- Mahkemeler ayarlar.
You know damn well the courts will be happy to be rid of the problem.
Mahkemelerin bu sorundan kurtulmaktan memnun olacağını biliyorsunuz.
We assume that your man was part of the conspiracy - that he murdered Sung to keep him from being captured... and testifying in your courts, as you had requested.
Sanırım adamınız bir komplonun parçasıydı- - Sung u öldürerek yakalanmaktanı... ve mahkemelerinizde tanıklık etmekten kurtardı.
Is this how you speak to a lady in the courts?
Peki ya genç bir kızla avluda konuşmayı saymazsak?
I would go to the courts if there were beautiful ladies such as yourself.
Sizin gibi genç bir kızla karşılaşacaksam, belki de avluları sık sık ziyaret ederim.
It's never come before the courts.
Daha önce mahkeme getirilmedi.
They have courts there and law firms...
Orada da mahkemeler, hukuk firmaları var...
Factor in the chance of your parents growing to adulthood, meeting, and actually bothering to procreate, and your very existence has all the likelihood of drawing three straight Imperial Courts in an honest game of Vedran Whist.
Ailenin yetişkinliğe ulaşma şansını tanışmaya ve üremeye karar vermelerini de düşünürsek varlığın, dürüst bir Vedran iskambil oyununda üç tane İmparatorluk mahkemesi kartı çekmen olasılığınla aynıydı.
The courts are like dice
Mahkemeler, zarlar gibidir.
So the horses are up on that hill, and the tennis courts are back there.
Atlar tepede, tenis kortları da arka tarafta.
Badminton courts. A gazebo here.
Badminton kortu, belki şuraya bir kameriye.
We still have to make our argument in Canadian courts.
Savımızı Kanada mahkemelerinde ispatlamalıyız.
Told him he wasn't going to get away with it, no matter what the courts said. How'd Evan react?
Mahkemeler ne derse desin, bunun yanına kalmayacağını söyledi.
Not by the courts, only by her own conscience.
Mahkemeler değil ama kendi vicdanı onu hep yargılayacak.
You're supposed to know who's posting bail. You're supposed to keep complete records, so the courts know where the money's coming from.
Kefaleti kimin ödediğini mahkemeye parayı kimin ödediğini söylemek için kayıt tutman gerekirdi.
These are four recent rulings in Utah state courts all of which disallowed DNA matches from hair follicles to be submitted as evidence.
Utah il mahkemelerinde verilmiş dört tane yeni karar var hiçbiri DNA eşleşmesine izin vermedi kanıt olarak sunulan saç tellerinden.
Amenities include marble statuary, world-class shopping and lighted tennis courts.
Otelde mermerden yapılmış heykeller, dünyaca ünlü alışveriş merkezleri ve ışıklandırılmış tenis kortları var.
The bomb in the city's law courts was timed to limit casualties,
Mahkemenin bombalanması olayı en hafif zayiatla atlatıldı.
The destruction of the law courts proves we can strike at will.
Mahkeme binasının imha edilişi, elimizden her işin geldiğinin kanıtıdır.
is it not true that people were subsequently thrown into concentration camps without recourse from the courts?
Başsavcı?
The point is, the courts don'tget in there and ask why.
Sorun şu ; mahkeme onlara bunun sebebini sormaz.
This is where God would come if he had to stop doin'blow. - They have tennis courts!
- Tenis kortu bile var!
courtside 17
court 157
courtney 292
courtesy 22
courtois 20
court is in session 17
court is now in session 32
court is adjourned 44
court press 23
court adjourned 25
court 157
courtney 292
courtesy 22
courtois 20
court is in session 17
court is now in session 32
court is adjourned 44
court press 23
court adjourned 25