Describe it to me translate Turkish
120 parallel translation
Now, think most carefully about it, and describe it to me.
Şimdi, orayı dikkatle düşün ve bana tarif et.
- Why don't you just describe it to me?
Çok naziksiniz. Neden tarif etmiyorsunuz?
Tell me a story, like you're writing it- - describe it to me.
Bana bir hikaye anlat işte yazarmış gibi tarifler yap.
Describe it to me.
Tarif et bana.
Describe it to me.
Tarif et.
" And describe it to me
" Ve ne gördüğünü söyle...
But I like it when you describe it to me.
Ama bana onu anlatmanı seviyorum.
No, describe it to me.
Hayır, anlat bana.
"No, describe it to me."
"Hayır, anlat bana."
Would you describe it to me?
Bana biraz tarif edebilir misin?
This... this place that they took you to can you describe it to me tell me what it looked like?
Seni götürdükleri yeri tarif edebilir misin? Nasıl bir yerdi?
Could you just describe it to me, the scene?
Gördüğünüz sahneyi tarif eder misiniz?
Can you describe it to me?
Tasvir edebilir misin?
Okay, describe it to me.
Tamam, bana tarif et.
- Describe it to me again.
- Tarif etsene bir daha.
Describe it to me. It had walls with a kind of a floor with a light.
- Duvarları döşemesi ve lambası var.
OK, describe it to me.
Tamam, tarif et.
Can you describe it to me?
Yaklaşıp bana tarif edebilir misin?
- Can you describe it to me?
- Bana tarif edebilir misin?
Describe it to me.
Bunu bana tasvir et.
What you're looking at. Describe it to me.
Neye bakıyorsun, bana tasvir et.
No, describe it to me as if you are writing it.
Hayır, yazıyormuşsun gibi tasvir et.
Well, can you describe it to me?
Peki, bana bunu tanımlayabilir misin?
Describe it to me.
- Tasvir et bana.
Describe it to me and this piece of art is yours.
Bana tasvir et, bu sanat eseri senin olsun.
Describe it to me.
Tarif etsene.
You can describe it to me.
Bana tarif edebilirsin.
Okay, now open your eyes and describe it to me.
Tamam, şimdi gözlerini aç ve onu bana tarif et.
Oh uh, I mentioned it to Sergeant Bleeker when he asked me to describe a fugitive.
Çavuş Bleeker'e ben söylemiştim. Kaçağın eşkalini bana sormuştu.
So now, as i unwrap, i want you to keep your eyes open, and i want you to describe to me the various shadings of light as you perceive it.
Anlıyorum. Bandajları açarken, gözlerinizi açık tutmanızı istiyorum. Işığın farklı gölgelerini nasıl görüyorsanız bana tarif etmenizi istiyorum.
Don't describe it to me too.
Bir de senin bana anlatman gerekmiyor.
But when he told me that he loved me... I can't describe it to you.
Ama beni sevdiğini söylediği zaman bunu sana tarif edemem.
I cannot begin to describe the pleasure it gives me... to stand before you once again.
Bir kez daha önünüzde durmanın bana verdiği memnuniyeti anlatamam bile.
Do what you have to do and leave me out of it, and don't describe it when you come back.
"Yapman gerekeni yap beni karıştırma yeter." "Ayrıca geri döndüğünde de bokunu betimleme bana!"
Her effect on me is... There's no words to describe it. It's more like a sound.
üzerimdeki etkisi... tanımlayacak bir kelime yok.daha çok bir ses gibi.Rrrrrghh
- I could describe to you in detail the psychological observations I've made about you which lead me to think you will take us inside the asteroid. But suffice it to say, I know you quite well.
Geçen dört yıl içinde yaptığım detaylı fizyolojik gözlemlerim sonucunda yapacağım tanımlama, sizin gemiyi o delikten içeri geçireceğiniz konusunda fikir vermekte.
Let me describe it to you as I see it.
İzin verin size anlatayım.
It's... hard for me to describe.
Tarif etmesi çok güç.
- Take a good look at me, huh? It's kind of hard to describe.
- Anlatmam biraz zor.
It's kinda like the way you describe the slipstream to me.
Bu sanki slipstream'i bana anlatmak gibi.
Your faux pas at the concert was so upsetting, I had to call a professor to tell me what phrase to use to describe it.
Senin konserde yaptığın şey çok berbattı, bu kelimeyi tanımlaması için bir profesörü çağırmam lazım.
Here, touch this then, and describe to me Jason's face when he sees it.
İşte, o zaman buna dokun, ve bana Jason'nın bunu gördüğü andaki yüz halini tarif et.
It seems to me that the way you describe it, it is so attenuated, this nothingness, that I find it hard to see it as being a content of belief, such that it could animate your life, give energy to your moral existence.
Bana, hiçliği açıklama şeklin çok rafine edilmiş gibi görünüyor ve bu yüzden hayatını yöneteceğin ve ahlaki seçimlerin için kaynak olacak şeyleri inancın içerisinde bulacağını sanmıyorum. İşte az ve öz bir cevap. Russell der ki, "Dünya bize öylece sunuldu."
I could get to my feet... rip your skull from your spinal column... crash through that door... kill the guard in less time than it has taken me to describe it to you.
Ayağa kalkabilir kafatasını omurgandan koparabilir şu kapıyı kırıp çıkabilir nöbetçiyi, sana tarif etmesinden bile daha kısa sürede öldürebilirim.
When you describe to me what's happening... we see the same thing, we experience it together.
Neler olduğunu bana anlatırken aynı şeyi görüp, onu birlikte yaşayacağız.
And we'd get to the squid and the whale, and she'd describe it for me,
Ve... Ve mürekkepbalığıyla balinaya geldiğimizde bunu bana açıklardı.
It's small. What was the word you used to describe me on the show tonight?
Bu gece programdaki halimi hangi kelimeyle tanımlardın?
Now since you tend to over-describe whatever it is you're working on, I'm guessing that you're not telling me because you can't.
Şu an her ne üzerine çalışıyorsan bunu ana hatlarıyla anlatma eğiliminden tahmin ediyorum ki, bana anlatmıyorsun çünkü yapamazsın.
- Describe it to me.
Anlat onu bana.
If a friend asked me to describe it, I'd say it's a slow, terrible thing on the internet, that I could only watch for a minute.
Eğer bir arkadaşım bunu tarif etmemi isteseydi, yavaş olduğunu,... internetteki berbat birşey ve ancak bir dakika izlenebildiğini söylerdim.
But my cognitive emergence studies have taught me that it's difficult, but not entirely impossible, to quantify the variables that describe existing human consciousness.
Ama bilişsel yaklaşım çalışmalarımdan öğrendiğim kadarıyla anlık insan bilinçliliğini tanımlayan değişkenleri belirlemek zordur, ama olanaksız değildir.