Describe him translate Turkish
463 parallel translation
Can you describe him? Oh, yes.
Evet, efendim.
Can you describe him?
Onu tarif edebilir misiniz?
- Did he describe him? - No.
- Tarif etti mi?
Can you describe him?
Onu tarif eder misiniz?
Can you describe him for me?
Tarif edebilir misiniz?
- Would you describe him to me?
- Onu bana tarif edebilir misiniz?
Describe him.
Onu tarif et.
I don't think I've seen him, but I can describe him.
Hiç görmedim ama bahse girerim ki onu tarif edebilirim.
I'm going to read aloud to him and plump his pillows... and warm up his slippers... and always make sure he wears his galoshes when he goes out. From the way you describe him...
Ona yüksek sesle okuyacağım, yastıklarını kabartacağım ve terliklerini ısıtacağım, ve dışarı çıktığında ayağına galoş giydireceğim.
Sit down and describe him to me.
Oturup tarif edin bana.
- Describe him to me.
- Bana tarif et.
She couldn't describe him except to say that he was carrying something she couldn't see.
Tarif edecek kadar hatırlamıyor. Sadece o sırada elinde bir şey varmış.
Well, a layman might so describe him.
Meslekten olmayan biri onu öyle açıklayabilir.
Could you describe him?
Onu tarif edebilir misin?
Now I suppose we'll have to describe him.
Şimdi de onu tarif etmek zorundayız.
I suppose we'll have to describe him.
Herhalde onu tarif etmemiz gerek.
Describe him as exactly as possible.
Onu, mümkün olduğunca doğru tarif etmelisin.
- Could you describe him to me?
- Tarif edebilir misiniz?
- Could you describe him to me?
- Adamı bana tarif edebilir misiniz?
- Did your husband ever describe him?
- Kocanız onu tarif etti mi hiç?
Describe him, please.
- Onu tanımla, lütfen.
Describe him, please.
- Onu tanımla lütfen.
For the record, captain, how do we describe him?
Kayıtlarımız için onu nasıl tanımlayalım?
He's so beautiful, I can't even describe him.
Harika biri, ifade bile edemiyorum.
- Can you describe him?
- Onu tarif edebilir misiniz?
Can you describe him?
Tarif edebilir misin?
I'll describe him to you.
Ben sana tanımlayayım.
- Describe him.
- Onu tarif et.
Whoever sees him never lives to describe him.
Onu kim görürse yaşayamaz.
Now, I want you to describe him to the doorman.
Güzel, şimdi senden saldırganı kapı görevlisine tarif etmeni istiyorum.
I don't know how to describe him.
Onu nasıl tarif edebilirim bilmiyorum.
Can you describe him?
Tarif edebilir misiniz?
- Could you describe him?
- Tarif edebilir misiniz?
"I can ´ t describe Him as He stood there,"
O'nun orada duruşunu sana tasvir edemem.
- Could you describe him for me?
- Bana kendisini tarif edebilir misiniz?
Well, I'd describe him as sort of human-shaped.
Onu, insan görünümlü olarak tarif edebilirim.
Describe him some more.
- Biraz daha anlat.
The word that seems to best describe him is "rogue".
Onu en iyi tarif eden kelime "serseri" olabilir.
I saw him but I can't describe him.
Adamı gördüm ama tarif edemiyorum.
And can you describe him?
Adamı tarif edebilir misiniz?
Can you describe him?
Onu tarif edebilir misin?
Was she able to describe him?
Adamın nasıl biri olduğunu tarif edebildi mi?
How would you have me describe him?
Nasıl tarif etseydim?
So you open the door to a disguised man and you can't describe him.
Yani kılık değiştirmiş bir adama kapıyı açtınız ve onu tarif edemiyorsunuz öyle mi.
Describe him to us.
Anlat onu bize.
He loved to have her describe it to him, every time the seasons changed.
Karısının her mevsim dönümünde manzarayı ona anlatması hoşuna giderdi.
I had no doubt as to how she would describe Senor Bertani when the police finally traced him there.
Polis sonunda onun izini orada sürdüğünde, onun Senyör Bertani'yi nasıl betimleyeceği konusunda kuşkum yoktu.
This man you describe... you sure you took him to this address?
Tarif ettiğin şu adamı, bu adrese götürdüğüne emin misin?
I don't think any of us could find the words to describe the true depth of our feeling towards him.
Hiçbirimiz, bun duyguyu tarif edecek söz bulamaz, yani, ona karşı olan duygularımızın gerçek derinliğini ifade edecek.
I was trying to describe you to myself, not to him.
Seni kendime anlatmaya çalışıyordum, ona değil.
Anything unusual about him you'd be able to describe in court?
Domuzlar Körfezinin hemen ardından, çok az kişi bunu bilir ama...
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
description 26
describe it 28
describe it to me 23
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
description 26
describe it 28
describe it to me 23