English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Differently

Differently translate Turkish

3,698 parallel translation
- I wish that had happened differently.
- Keşke her şey farklı olsaydı.
I have a thing for people who see the world differently.
Dünyayı farklı gören insanlar ilgimi çekiyor.
I have a thing for people who see the world differently.
- Dünyayı farklı gören insanlar ilgimi çekiyor.
For instance, online you can see Edwards arranged his baseball collection differently.
Mesela internetteki fotoğrafta Edwards beysbol koleksiyonunu farklı şekilde yerleştirmiş.
Time moved differently in the barn.
Ahırda zaman farklı işliyor.
Enough for events to happen slightly differently.
Olayların birazcık farklı olmasına yetti.
The twins were proud to show that they voted differently from one another.
İkizler birbirlerinden farklı kişilere oy verdikleri için gurur duyuyorlardı.
You want it done differently, send in a tech to help them.
Durumdan memnun değilsen yardım etmesi için bir teknisyen gönder.
Is there anything you could have done differently?
Daha değişik bir şey yapabilir miydiniz?
If I decide to hurt you, things will go differently. Very differently.
Sana zarar vermek istersem, farklı şeyler olacak, çok farklı.
I know I could've done that differently, but the outcome'd have been the same.
Çok farklı durumlar söz konusu olabilirdi ama her ne olursa olsun sonuç yine de aynı olacaktı.
That was the first time I realized that people look at this place differently.
Bu farkına vardığım ilk andı. insanlar bu yere çok farklı bakıyorlar.
It seems we look at honor differently.
Ama ben inanmıyorum ki eşeklerin yanındaydın.
You said if he got infected, a Grimm might react differently.
- Etki altında olursa Grimmler farklı tepki verebilir demiştin.
I'd say he reacted a lot differently.
Epey bir farklı tepki vermiş.
I think I'm playing them very differently.
Sanırım ikisini birbirinden çok farklı oynuyorum.
Flynokay, Lloyd, we've found Shampagne, and she remembers the night before last a lot differently than you do.
Pekâlâ Lloyd, Şampanya'yı bulduk. Dünden önceki geceyi senden bayağı farklı hatırlıyor.
How differently?
- Nasıl farklı?
Different people react differently.
Farklı insanlar farklı tepki gösterirler.
I'll be running the investigation a little differently, sir.
Soruşturmayı biraz farklı şekilde yürüteceğim, efendim.
Maybe if I'd just done it differently when he was little, Nate- -
Küçükken ona daha farklı davransaydım belki de...
If things had gone a little bit differently, I could have been just like Deadpool.
Eğer işler birazcık daha farklı gitseydi ben de tıpkı Deadpool gibi olurdum.
I'm sure it's overwhelming, Dr. Pierce, but I can't treat you differently from everyone else.
Eminim çok zordur, Dr. Pierce, ama sana herkesten farklı davranamam.
What if there was something in his blood that made him act differently that day?
Ya kanlarında olan bir şey onların o gün farklı davranmasına neden olduysa?
Because, man, when people find out, they treat me differently.
Çünkü insanlar bunu öğrenince bana farklı davranıyorlar.
I would have done things a little differently.
Daha farklı şeyler yapabilirdim.
- You won't find the girl until you learn to look at this differently.
- Kızı bulamayacaksınız. Olaya başka bir açıdan bakmadığınız sürece tabii.
The dairy solids react differently.
Süt ürünleri daha farklı bir karışım sağlıyor.
We grieved differently.
Farklı şekillerde yas tuttuk.
And things would have turned out very differently.
Ve her şey çok farklı olurdu.
I wonder, what if I'd done things differently?
Bazı şeyleri farklı yapsaydım ne olurdu diye merak ediyorum.
You see yourself differently.
Kendini farklı görüyorsun.
People would look at that Ty Cobb statue a lot differently if they knew, wouldn't they?
İnsanlar aslını bilseler bu Ty Cobb heykeline çok farklı bakarlar, değil mi?
I sort everything in differently sized containers.
Bir çok türde kutu gördüm.
Tommy's death, you know, is affecting people differently.
Tommy'nin ölümü herkesi farklı şekilde etkiledi.
Everybody's hungry, and everybody reacts differently when they get hungry.
Herkes aç ve acıktıklarında herkes farklı tepki veriyor.
Everyone sees Graceland differently, you know.
Herkes Graceland'i farklı görüyor.
And, you know, the world works a little bit differently for famous people.
Ve biliyorsun dünya ünlü insanlar için biraz farklı bir yer.
I have to think differently now that I'm in this position.
Bu pozisyona geldiğime göre daha farklı düşünmem gerek.
But I feel differently today.
Bugün farklı hissediyorum ama.
If I had known he would place my brother in the hands of a particularly nasty teenage witch, I certainly would have weighed my options a bit differently. And thirdly, sister, please.
Eğer ağabeyimi ergen bir cadının eline vereceğini bilseydim seçeneklerimi tekrar tartıp çözümlememi ona göre yapardım.
Do you hear differently? No.
- Aksini söylemiştin?
Not that differently.
Bu kadar da farklı değil.
A lesser man might've done things differently.
Daha düşük seviyedeki bir adam bazı şeyleri daha farklı yapabilirdi.
Because I thought that I could talk to her and make her understand that I'm doing things differently this time.
Oradaydım çünkü onu bu sefer işleri farklı yaptığıma ikna edebileceğimi düşündüm.
You and I see the world differently is all.
Sen ve ben dünyayı farklı görüyoruz, hepsi bu.
Everyone mourns differently.
Herkes farklı şekilde yas tutar.
A lot of things I'd do differently.
Birçok şeyi farklı yapardım.
You're dressing differently.
- Yani... farklı giyinmeye başladın.
People remember things differently, I guess.
İnsanlar olayları farklı şekilde hatırlar falan sanırım.
I saw it. Time moves differently inside there.
Ahırda zaman farklı işliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]