English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Distantly

Distantly translate Turkish

51 parallel translation
Rebel Davis... She's distantly related to Jefferson Davis, our great leader.
Rebel Davis, büyük kahramanımız Jefferson'un uzaktan akrabası olur.
I will have you know that I'm distantly related to ex-King Farouk of Egypt.
Şunu bilmeniz gerekir ki Mısır'ın eski kralı Faruk'la da uzaktan akrabayım.
Millipedes were descended from sea-living creatures distantly related to crustaceans.
Kırkayaklar, karides gibi kabuklularla uzaktan akraba olan deniz canlılarının soyundan gelir.
You're distantly beginning to look human.
Biraz adama dönmeye başlamışsın.
We are related, however distantly.
Bağlantılıyız, bununla beraber, uzaktan.
- Only distantly.
- Sadece uzaktan.
- Distantly related.
- Uzak akraba.
Sometimes I would myself masturbate, as I watched the various sex acts partaking distantly like a personal mirror to their repetitious motions.
Bazen, muhtelif seks pozisyonları izlerken mastürbasyon yapar kişisel bir aynaymış gibi, tekrarlayıp duran hareketlere uzaktan eşlik ederim.
Though distantly related to horses and rhinos they're not much like either.
Herne kadar atlara uzaktan akraba görünsede ; gergedanlar, onlara pek benzemiyordu.
My mother once told me that we were distantly related to Linnaeus.
Annem bir keresinde Linnaeus'la uzaktan akraba olduğumuzu söylemişti.
Yes, but... distantly.
Evet ama...
We may be distantly related to the lesser apes, but when you watch gibbons up in the branches you realise how ill-equipped we are for a life in the trees.
Bizler küçük gorillerin uzaktan akrabası olabiliriz ancak şebeklerin dallarda dolaşmasını izleyince bizlerin ağaçlarda yaşamak için ne kadar donanımsız olduğumuzu anlıyorsunuz.
And, that your family is not even distantly related.. .. To the law and the court.. .. Then what is gonna happen, my brother?
Ailenin de hukukla falan uzaktan yakından bir ilişkisi olmadığını öğrenirse ne olacak kardeş?
all those distantly related royals fucking each other ending up in tragic diseases and with retardate children.
Kraliyet ailesinin birbirini düzen uzak akrabaları. Sonra trajik hastalıklara yakalanırlar. Hafif gerzek çocukları vardır.
It's all a bunch of stuff that may have belonged to people... that may have been distantly related to people... who may have been historically meaningful.
Tarihte bir yeri olan insanlarla belki uzaktan akraba olan insanlara ait. Ve şu diyorama...
Later he talked more of his plan, but I saw flames flashing in the deep blue night, red weed glowing, tripod figures moving distantly, and I put down my champagne glass.
Sonra, planlarını anlatmaya devam etti. Bu ara gecenin mavisinde alevleri parlayan kırmızı otları uzaktan geçen tripod figürlerini gördüm ve kadehimi masaya koydum.
I do need to learn more about my heritee, so I called my mom, and she said somehow, distantly, I'm releated to the guy who invented peanuts.
Atalarımın kim olduğunu öğrenmeliyim, bu yüzden annemi aradım, o da dedi ki, bir şekilde, fıstığı icat eden adamla uzaktan akrabaymışım.
Wait, I hear it distantly.
Bekle, uzaktan bir ses duyuyorum.
Catholic in one, Orthodox in another, and distantly related to a countess in the third, as I hadn't foreseen the commie Poland.
Biri Katolik, biri Ortodoks ve üçüncü olarak, komünist Polonya'yı önceden gören ben değilmişim gibi, bir kontes'ten.
Just as Darwin might have predicted, animals more closely related by evolution have more similarities in their code than more distantly related animals.
Tam da Darwin'in öngörmüş olduğu gibi, birbirine evrimsel olarak yakın olan hayvanlar daha uzak olanlara kıyasla kodlarında daha fazla benzerlik taşırlar.
You know, uh, distantly.
- Eskiden çok yakındık.
Well, Davis, you yourself are named for the confederate president to whom we are directly, if distantly, related.
Davis, sen bile adını, uzak olsa da, doğrudan akrabamız olan bir konfederasyon başkanından alıyorsun.
( DISTANTLY ) So, as we celebrate one partnership tonight...
Bu gece bir ortaklığı kutlarken...
The truth is, I was only distantly aware that you were a musician.
İşin aslı, müzisyen olduğunun çok da farkında değildim.
Distantly related, but still could be something.
Uzak bir bağ, ama yine bundan bir şeyler çıkabilir.
[Distantly] Hey, Nick.
Hey, Nick.
Distantly, you might say.
Uzaktan diyelim.
You are distantly orbiting her. I'm her moon.
Sen onu hedefinden şaşırtmaya çalışıyorsun.
Rather distantly, I'm afraid.
Korkarım ki oldukça uzaktan.
Probably distantly related to the Borgias.
Yürekli. Uzaktan Borgialar'la akrabalığı vardır muhtemelen.
Maybe try dating someone who you're not distantly related to.
Belki başka biriyle çıkmayı denesen. Uzaktan akraban olmayan biri mesela.
( female voice distantly ) Fiona.
Fiona.
[Distantly] If it's outdoors...
Açık hava olsun da- -
Uh, my mom actually had to [distantly ] make an extra-wide sash to hold them... [ grunting]
Annem bütün hepsini taşıyabilmem için çok geniş bir kuşak yapmak zorunda kaldı.
DISTANTLY :
Mary?
Sonya ( distantly ) : Help!
Yardım edin!
( distantly ) :
Ikın!
[Dr. D'Amato, distantly] Alison.
Alison.
[horse neighs distantly]
[At neighs uzaktan]
[soldiers shouting, cheering distantly ] [ soldiers shouting, gunfire ] [ thuds, coughs]
[Silah sesleri, askerler bağırarak ] [ askerler bağırarak, uzaktan tezahürat ] [ thuds, öksürük]
[distantly] Roe?
- Roe?
[police sirens wail distantly] Nice.
- Güzeldi.
[dog barks distantly] I'm going to try and get a message back to Martha through him.
Çocuk vasıtasıyla Martha'dan mesaj almaya çalışacağım.
- Distantly.
- Uzaktan.
[chatter and fiddle music continues distantly]
[Gevezelik ve keman müziği uzaklara devam ediyor]
[weapons firing distantly] Is that gunfire?
Bu ateş sesi mi? Android.
Distantly...
Çok az...
[Chelsea speaks distantly ] [ women chanting] Kiss ; kiss.
Öp, öp.
VOICES ECHO DISTANTLY
O zaman bile Hitler bir fantezinin içinde yaşıyor ve doğru olanı yaptığını iddia ediyordu.
[violin playing distantly ] [ stopwatch ticking ] [ metronome clicking ] [ faintly] I only follow my intuition.
Ben sadece sezgilerimi takip ediyorum. Kalbimi dinliyorum.
[thunder rumbles distantly]
Pekâlâ...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]