Distance thing translate Turkish
158 parallel translation
The long-distance thing just never works.
Uzun mesafe olunca işler yürümüyor işte.
Well, you two aren't gonna try that long-distance thing, are you? That never works.
Bu uzun mesafe olayını denemeyeceksiniz değil mi, yürümez.
It turns out that whole distance thing was a little harder than I thought.
Ama aradaki mesafeyi düşünmemiştim. Düşündüğümden daha zor çıktı.
- The long-distance thing.
- Uzun mesafe olayı.
They're doing what Jennifer terms "the long-distance thing."
Jennifer terimlerindeki "uzak mesafe şeyi" ni yapıyorlar.
WELL, MAYBE I JUST LIKE THE LONG-DISTANCE THING 'CAUSE, YOU KNOW, YOU'D CALL AND YOU'D TALK AND YOU'D MAKE ME FEEL SO GOOD ABOUT MYSELF
Şey, belki sadece uzakta olma durumu hoşuma gitti çünkü biliyorsun, arıyordun konuşuyordun ve benim kendimi çok iyi hissetmemi sağlıyordun ve benim hiçbir şey yapmam gerekmiyordu.
Me and her have a long distance thing going.
Aramızda uzun mesafe ilişkisi var.
Yeah, it's the long-distance thing.
Uzun mesafe meselesi.
We decided to make this long-distance thing work.
Uzun mesafe işini yürütmeye karar verdik.
This whole long-distance thing's tough.
Tüm bu uzun mesafe olayı yorucu.
Nothing you can do except be there for her and wrap your head around the long-distance thing.
Ona destek vermekten ve bu uzak mesafeli ilişki olayına kendini alıştırmaktan başka yapabileceğin bir şey yok.
You know, I mean, the long-distance thing can be such a grind.
Yani, biliyorsun, bu uzak mesafe işi çok zor olabilir.
- I just thought you guys would do the whole long-distance thing.
Ben sadece siz çocuklar bu uzak mesafe işini çözdünüz sanıyordum.
You and Seth are going to have to do the long distance thing.
Uh-oh. Sen ve Seth uzak mesafe olayına gireceksiniz.
Tad, I just can't imagine doing the whole long-distance thing.
Tad, uzak mesafeden ilişkimizi yürüttüğümüzü düşünemiyorum bile.
" This long-distance thing sucks, huh?
"Bu uzun mesafe olayı berbat, değil mi?"
This long-distance thing sucks, huh?
"Bu uzun mesafe olayı berbat, değil mi?"
Of course, there's the long-distance thing, and you're gonna need to get shots.
Tabii ki, uzun mesafe şey var, ve Sen çekim almak gerekir yapacaksın.
And even though Brad and I were voted cutest couple, and everybody thought we'd get married, I had to break up with him because, A, I wasn't really in love, in love with him, and, B, I knew the long distance thing would never work out.
Brad ve ben en çekici çifte seçildik herkes evleneceğimizi düşünmesine rağmen ondan ayrıldım çünkü A, onu gerçekten sevmiyordum, ona aşık değildim ve B, uzaktan böyle şeylerin yürümediğini biliyordum.
I can't do that until I know what this is, until I know what it means. See, this long distance thing isn't working already.
Yani, sanırım hala beraberiz, ama ben geçen ayrılığımızda da hala beraber olduğumuzu düşünüyordum.
It wasn't that big a deal, it was just the long-distance thing getting to us.
Önemli bir şey değildi. Aradaki mesafenin ikimizde yarattığı gerginlikten oldu.
- You know, doing the long-distance thing.
Uzun mesafeli ilişki. Peki sen nasılsın?
- The long-distance thing.
Uzak mesafeler durumu.
I mean, the long-distance thing never ends well, does it?
Ayrı olunca ilişkiler iyi sonuçlanmaz, değil mi?
It's amazing to me still, we can tell what a thing is made out of at an enormous distance away, without ever touching it.
Bir şeyin neden yapıldığını, bir kere bile dokunmadan devasa bir uzaklıktan tespit etmek benim için hala heyecan vericidir.
I never thought this thing would go the distance.
Bu işin bu kadar uzayacağını düşünmemiştim.
All that was sent. But I have this distance vision thing.
Ama uzağı görme sorunum var.
So anyway, we were hot and heavy all summer, but she lived in Pittsburgh, so once camp was over, it was a long-distance relationship kind of thing. Kind of like you and...
Herneyse, bütün yaz boyunca ateşli ve ağırdık, ama o Pittsburgh'da yaşıyordu, yani kamp bitti, uzun mesafeli ilişki türü bir şeydi. sizin ki gibi sen ve...
The thing is, can you go the distance?
Asıl soru, sonuna kadar gidebilir misin?
Next thing you know, I'm spewing both for accuracy and distance.
Bir de baktım sağa sola kusmaya başladım.
Personal distance is a very important thing.
Kişisel mesafeler çok önemlidir.
You're gonna give me a big head. See, the important thing, Doctor, is you have to distance yourself as much as possible without pissing this psycho off.
Önemli olan... başına bir şey gelmeden.
- The thing is, um, I know that Jack's not gay but he's obviously confused about something and it's always kept him at a distance and
- Jack'in eşcinsel olmadığını biliyorum ama kafasının karışık olduğu belli. Bu yüzden hep mesafeli oldu.
Yup, the more distance between us and that thing, the better.
Kesinlikle, o şeyle aramıza ne kadar mesafe girerse o kadar iyi.
Another thing... let the bear set the distance.
Bir başka şey de aradaki mesafeyi bırakın ayı ayarlasın.
This long-distance thing is killing me.
Bu uzun mesafeli ilişki beni mahvediyor.
They want to keep a safe distance and the last thing we want is the Fraud Squad.
Bu işe Dolandırıcılık Bürosunun karışması istedikleri en son şey.
Thing is, it wouldn't make sense for us to make this long distance.
Mesele şu ki, bunu uzun mesafelerden yürütmeye çalışmak çok mantıklı olmayacak.
I look up at the moon and stars and am comforted knowing that we see the same thing, and that connects us even if we are separated by a great distance.
Aya ve yıldızlara bakıyor ve aynı şeyi gördüğümüzü bilerek rahatlıyorum. Birbirimizden çok uzak olsak da, bu bizi birbirimize bağlıyor.
A little distance between us isn't a bad thing.
Aramızda biraz mesafe olursa fena olmaz.
He was that thing that Adam kept in his back pocket and pull out whenever he needed to distance himself from you.
O Adam'ın arka cebinde taşıdığı bir şey gibiydi. ve senden her uzaklaşmak istediğinde ona gidiyordu.
Let's put some distance between us and that thing.
Bu şeyle aramıza biraz mesafe koyalım bakalım.
Your water metaphor relating to emotional distance, but then that glides into this erotic thing...
Duygusal uzaklıkla ilişkilendirdiğin su metaforu ama sonra şu erotizme kayan şey.
I never thought this thing would go the distance.
Bu şeyin hareket edebileceğini hiç düşünmemiştim.
So this thing, where we all keep our distance and pretend not to care about each other?
Hepimizin mesafeyi koruyup birbirimizi önemsemiyormuş gibi yaptığımız o anlar var ya?
We could try the long-distance thing again.
Uzun mesafe işini tekrar deneyebiliriz.
Seriously, I mean, ma, sarah's going through a divorce, and... and kitty's planning a wedding, tommy's got a newborn, and kevin's in, like, a long-distance relationship with a minister, which is possibly the scariest thing I've heard.
Ciddiyim, yani, anne, Sarah boşanıyor ve Kitty düğün planlıyor ve Tommy'nin yeni bebeği var ve Kevin bir rahiple uzun mesafeli bir ilişki içinde ki bu da muhtemelen duyduğum en ürkünç şey.
Get the feeling you're trying to find your own thing distance yourself from Vic.
Bence kendine Vic'ten uzakta iş bulmak istiyorsun.
If you look through a telescope at the Earth from a distance you'd see the Earth and this other big thing.
Eğer dünyaya bir teleskopla baksaydınız, çevresindeki bu büyük cismi de görürdünüz.
This thing is going the distance.
Bu yakınlaşmamızı sağlar.
Not sure about the whole "long distance" thing, though.
su "uzun mesafe" seyine de inandigimdan süpheliyim.
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things will change 18
things have changed 201
things like 24
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things will change 18
things have changed 201
things like 24