Drug translate Turkish
17,126 parallel translation
Your brother, Sebastian Jane, the semi-celebrity playboy socialite art collector, pinball wizard, occasional art critic, drug addict, alcoholic, etc., etc.
Kardeşin Sebastian Jane, Yarı şöhretli playboy sosyalite sanat koleksiyoncusu, Langırt sihirbaz, arada sanat eleştirmeni,
As I understand it, he was accused of drug trafficking and possible homicide before he, uh...
Anladığım kadarıyla, kendisi uyuşturucu kaçakçılığıyla suçlanmış ve muhtemel cinayetle, şeyden önce...
They're part of a work release program for drug addicts, usually meth heads - and aggressive.
Hapisten çıkıp çalışmaları için uyuşturucu bağımlılarına özel bir programdan hepsi, genelde metamfetamindir, fazlasıyla saldırganlar.
The combination creates a drug cocktail that could save him.
Bu karışım onu kurtaracak bir ilaç kokteyli oluşturabilir.
It's a speed drug. Jay took it when you were on Earth-2 to save the city from a meta-human.
Bir hız ilacı, Jay siz Dünya-2'deyken şehri bir meta-insandan kurtarmak için kullandı.
Because Jay knew how dangerous this drug is.
Çünkü Jay bu ilacın ne kadar tehlikeli olduğunu biliyordu.
The drug that he took to regain his speed was also causing cellular degeneration.
Hızını kazanmak için kullandığı ilaç bir yandan hücresel dejenerasyona sebep oluyordu.
She knows how to make this speed drug?
Hız ilacının nasıl yapılacağını biliyor mu?
The new blood will flush the drug out of her system.
Yeni kan ilacı sisteminden atacak.
you're gonna be fine. We got the drug out of your system.
İlacı sisteminden çıkardık.
What she doesn't know is, I put in micro tracker in the drug.
Bilmediği şey ise ilaca mikro takip cihazı koyduğum.
According to the toxicology report, on the night she died, Mrs. Cox had a blood alcohol level of.26 % and the prescription drug Xanax and Valium in her system, - correct?
Zehirlenme raporuna göre, öldüğü gece Bayan Cox'un kanındaki alkol oranı % 0.26'ymış ve reçeteli ilaç Xanax ile Valium dolaşım sisteminde bulunmuş, doğru mu?
Look, I don't care about all that drug stuff.
- Bu uyuşturucu işleriyle ilgilenmiyorum.
Yeah, well, that drug-addled DJ hootenanny festival is coming to Bakersfield.
Uyuşturucudan beyni eriyenlerin DJ festivali Bakersfield'a geliyor.
The reason you treat magic like a drug, is because the people that taught it to you act like drug dealers.
Büyüye uyuşturucu gözüyle bakmanın sebebi sana onu öğreten insanların uyuşturucu taciri gibi davranmaları.
Except the drug part.
Uyuşturucu kısmı hariç.
Later on we'll try with a drug comparable to amphetamines.
Daha sonra amfetamine benzeyen bir ilaç deneyeceğiz.
Sales rep, some drug company.
Bir ilaç şirketinden bir satış temsilcisiyle.
And when you're in that guy's thrall, you know, it feels like a drug.
Ve sen ona bir kere kapıldığında, kendini uyuşturulmuş gibi hissedersin.
He was arrested for drug possession.
Uyuşturucu bulundurmaktan tutuklandı.
We dealing with that drug situation as we speak, but I need you to right this wrong, so the two of us can have a long partnership, making money for years to come.
Uyuşturucu meselesiyle konuştuğumuz gibi ilgileniyoruz ama senin de bu sıkıntıyı düzeltmen gerekiyor. Böylece uzun süreli bir iş ortaklığımız olur yıllar boyu cebimizi güzelce doldururuz.
Why would a guy out of the life drag himself back into it by hanging out with a known drug dealer?
Bu işlerden çekilmiş bir insan neden tanınmış bir uyuşturucu satıcısıyla takılmaya tekrar başlar ki?
We ask for exhaustive details about your home and personal life, your ideological beliefs, drug and alcohol use, your personal finances, and, yes, your sex lives because these areas... sex, money, and drugs... have historically been the areas where good agents go bad,
Eviniz, özel hayatınız inançlarınız, uyuşturucu ve alkol kullanımınız, maddi durumunuz ve evet cinsel yaşamınız hakkında sorular var. çünkü bunlar-- - seks, para, uyuşturucu... iyi bir ajanı yoldan çıkarmaya yeter.
"Have you ever been treated for alcohol, drug, gambling, or sex addiction?"
"Hiç alkol, uyuşturucu, kumar ya da seks bağımlılığınız yüzünden tedavi gördünüz mü?"
You've done every drug on this list, even the veterinary ones?
Hayvanlar için kullanılanlar da dahil olmak üzere listedeki, bütün uyuşturucuları kullandın mı?
To have him threaten to kill himself if I don't let his drug dealer in the house?
Torbacısını içeri almazsam kendini öldüreceği tehditleri dinlemeyi?
You do realise... you could've killed me with that bloody drug?
- Evet. O ilaçla beni öldürebilirdin, farkındasın değil mi?
Well, first you fatten him up with some youthful indiscretions, and then you slit his throat with a couple of covered-up drug charges.
Ee, önce onu gençlik... hevesleriyle şişmanlatacağız, ve birkaç faili meçhul uyuşturucu madde suçlamasıyla boğazını keseceğiz.
It'll involve a sizable drug haul, an FBI heist in the US Treasury Department.
FBI'ın, Hazine Bakanlığından yapılan soyguna karıştığı oldukça büyük bir uyuşturucu işini olaya dahil edeceğiz.
- Drug dealer?
Uyuşturucu satıcısı?
Well, he has a massive drug problem, but at least he's medicating, hmm?
Devasa bir uyuşturucu sorunu var ama en azından ilaçlanıyor.
Eight years ago, I was a drug addict, and I left my son in a hot car.
Sekiz yıl önce bir uyuşturucu bağımlısıydım. Ve oğlumu terkettim. Yanan bir arabada.
There's a drug, it's complicated.
Bir hap var, karışık falan.
Drug or no drug, I know who you are.
Haplı ya da hapsız, senin kim olduğunu biliyorum.
Do you have any idea how irresponsible it is to use this drug however you want, whenever you want?
Bu hapı istediğin zaman, istediğin kadar kullanmanın ne kadar saçma olduğunun farkında mısın?
Who has the drug?
Hap kimde?
You will be subject to random drug testing.
Rastgele uyuşturucu testi yapılacak.
Random drug checks don't apply to prescription medications.
Rastgele ilaç fişleri reçeteli ilaçlarda geçerli olmuyor.
I mean, given her family history of addiction, she should truly be the last person to try that drug.
Ailesinin bağımlılık geçmişine bakınca o hapı en son denemesi gereken kişi o.
Breaking news tonight, as a string of recent crimes have been linked to a new synthetic drug called NZT.
Bu akşama, NZT adında yeni bir sentetik uyuşturucuyla ilişkilendirilen bir dizi suç içeren bir flaş gelişmeyle başlıyoruz.
People are killing each other over this drug.
İnsanlar bu hap için birbirini öldürüyor.
Authorities are in the process of running down the drug's source.
Yetkililer hapın kaynağının izini sürme aşamasında.
We think Sands has been gathering individuals and supplying them with NZT to form some kind of... smart-drug-enhanced collective.
Sands'in bazı kişileri toplayarak onlara NZT sağladığını ve bir tür zeka hapı kullanan ekip kurduğunu düşünüyoruz.
You're telling me there's a sitting senator on a Schedule I drug... and his deputy has split off to create some kind of Brainiac cult.
Birinci dereceden bir uyuşturucuyla ilgili bir senatörün olduğunu ve yardımcısının bir tür süper zeka grubu kurmak için ondan ayrıldığını söylüyorsun.
When this drug goes wide, nothing will ever be the same.
Bu hap yayıldığında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
From what I've discerned, it's one of the street names of the drug.
Anladığım kadarıyla hapın sokaktaki isimlerinden biri.
'Cause the drug doesn't come from America.
Çünkü hap Amerika'dan çıkmıyor.
How did you know the street name of a drug that wasn't on the street?
Sokaklarda olmayan bir hapın sokak adını nereden bildin?
At the end of the night, we had a stockpile of NZT as well as the names of the major drug dealers selling in Manhattan.
Gecenin sonunda bir stokluk NZT'miz vardı ve aynı zamanda Manhattan'da iş yapan büyük uyuşturucu satıcılarının isimlerini almıştık.
Those friends, in the wake of that drug's release...
O dostlar, hapın yayılmasının uyanışında...
I thought it was a street name for the drug.
- Hapın sokak adı sanıyordum.