Dé translate Turkish
1,440,732 parallel translation
Send your kids there then.
Siz de gönderin madem.
They show up, tell them ahead of time.
İşe gelirler... Önceden de söylüyorlar.
But when he was... a Greek baby, his mother, who was a goddess, took him to the River Styx, which is at Hades, the land of the dead.
Ama bir Yunan bebeğiyken Tanrıça olan annesi, onu Styx Nehri'ne götürdü. Ölüler diyarı Hades'de bulunan bir nehir.
But at the same time, I thought, "Who the fuck are you to judge this woman?"
Ama aynı anda şöyle de düşündüm, "Sen kimsin de bu kadını yargılıyorsun?"
Nadine- - It doesn't matter, just fucking come on.
Sen... Nadine... Fark etmez, kaldır götünü de gel.
And you're gonna hate the person you love right now.
Ve sen de şu anda sevdiğin insandan nefret edeceksin.
And yet... "
Ama yine de... "
And you're like, "Fuck you, I'm going to keep it."
Sen de şöyle dersin, "Siktir oradan, onlar kalacak."
During the day, they haven't written back yet, and you know it's'cause you just bewitched them.
Aynı gün içinde henüz cevap da yazmamışlardır, sen de onların aklını aldığını sanırsın.
So, that's what I did.
Ben de şunu yaptım.
So, we went to the dance.
Biz de gittik.
I was like, "Okay."
Ben de, "Peki." dedim.
I mind very much.
Hem de çok olur.
So, I said, "Okay," and she danced with Jeff.
Ben de, "Tamam." dedim, o da Jeff'le dans etti.
And I learned- -
Ben de şunu öğrendim...
That guy Jeff- - this is a true story.
O Jeff de... Bu gerçek bir hikaye.
Fuck you and your journey.
Seni de, yolculuğunu da sikeyim.
Like I have a weird relationship with this movie that's on cable sometimes.
Ara sıra kablolu TV'de oynayan bir filmle çarpık bir ilişkim var.
And you're watching this.
Siz de bunu izliyorsunuz.
And so I get into it, I get into the story, and then they start stripping.
O yüzden film de, hikaye de sarıyor ve sonra soyunmaya başlıyorlar.
And then he says it, and I'm like, "Fucking good, that's really good."
Söyleyince de, "Çok iyi lanet olası, gerçekten çok iyi." diyorum.
Like, " Yeah.
Ben de, " Evet.
He has the best dick, and you can suck it right now. "
En iyi sik onda ve sen de şimdi ona sakso çekebilirsin. "
I hated my father's penis. I did.
Babamınkinden de nefret ederdim.
If you go to a restaurant, you're probably gonna see your dad's dick.
Restorana giderseniz babanızın sikini de muhtemelen görürsünüz.
And the dicks are eye-level.
Milletin siki de göz hizasındadır.
Just'cause some Mexican fucked my mom for years... doesn't make me a Mexican.
Sırf Meksikalı birinin annemi yıllarca sikmiş olması, beni de Meksikalı yapmaz.
I'm always like, "I want a boyfriend."
"Ben de erkek arkadaş istiyorum." diyorum.
_
Şimdi de bir haberci etrafta dolanıyor.
I think so, too.
Bence de.
- Yeah, call mine, too.
- Evet, benimkini de ara.
And I thought you might be here to give me an exclusive on what really happened with Bob Lee Swagger last year.
Ve ben de önceki sene Bob Lee Swagger'la önceki sene ne olduğuyla alakalı bir özet vermek istersiniz diye düşündüm?
If you don't have the stomach to do what it takes, move out of the way and let me do what I got to do.
Eğer bunu yapacak yüreğin yoksa yolumdan çekil de ben yapmam gerekeni yapayım.
Should I set a place for Bob Lee?
Bob Lee için de yer açayım mı?
That means I don't have to waste my time threatening you or stressing how important it is that you keep your mouth shut about this encounter.
O halde seni bu mesele hakkında çeneni kapalı tutman gerektiği konusunda tehdit etmeme de hiç gerek yok.
- Hell if I know.
- Bir de ben bilsem.
Well, maybe you can start off by explaining what happened at the diner or the bag of feed,'cause Joey called... you know how he gets.
Eh, belki de yemekte ne olduğunu veya bir çanta dolusu yemin esprisini açıklayarak başlaabilirsin, çünkü Joey aradı ve.. nasıl aldığını bilirsin.
You don't know who they are, you don't know who sent them, and now Solotov might be one of them?
Kim olduklarını bilmiyorsun, kimin gönderdiğini bilmiyorsun ve şimdi de Solotov onlardan biri mi?
And you must be Mitch Morgan's daughter, Clementine.
Sen de Mitch Morgan'ın kızı Clementine olmalısın.
So do I.
Ben de merak ediyorum.
I've been hurt, too.
Ben de yaralandım.
And that's what's killing me.
Ve beni öldüren şey de bu.
Clementine should, too, right?
Clementine de olmalı?
Maybe you want to check...
Belki de kontrol etmek istersiniz...
So a massive barrier was constructed to protect the rest of North America... but new breeds have started to appear, so we reassembled our team.
Bu yüzden Kuzey Amerika'nın... kalanını koruma amacıyla büyük bir bariyer yapıldı. Ama yeni türler ortaya çıkmaya başladı... biz de takımımızı yeniden kurduk.
So... you decided to move to the middle of hybrid country?
Sen de melez ülkesinin tam ortasına mı taşınmaya karar verdin?
May as well be me.
Bu ben de olabilirim.
So am I.
Ben de.
- We have to figure out what's going on with the new hybrids and we have to find Abigail.
- Bir şeyleri öğrenmemiz gerek.... yeni melezlerin olayı ne... ve Abigail'i de bulmak zorundayız.
So... if we can reverse engineer the frequency, maybe we can find one of those beacons, track down Abigail, right?
Yani... eğer frekansı tersine çevirebilirsek... belki de ışıkların yerini bulabilir... ve Abigail'i takip edebiliriz, değil mi?
I know you haven't had an easy go, either.
Senin de kolay vakitlerden geçmediğini biliyorum.