Exhibit a translate Turkish
551 parallel translation
The other remarkable thing was, it was a little later when we realised this, this survey which had been in the literature for several years does in fact exhibit a symmetry.
Dikkate değer diğer şey ise, bir süre sonra farkettiğimiz gibi bir kaç yıldır literatürde olan bu araştırma gerçekten de bir simetri olduğunu gösteriyordu.
By stipulation with defense attorneys that this is a true film record taken at Strand by Ted Fitzgerald, in employment as a news cameraman I hereby present this film as state's Exhibit A.
Strand'de haber kameramanı Ted Fitzgerald tarafından çekilmiş olan gerçek bir film kaydını, savunma avukatlarının da onayıyla savcılığın bir numaralı kanıtı olarak sunuyorum.
- Where's exhibit A?
- Kanıt nerede?
Exhibit A. What can I answer when I'm asked if the murder was premeditated?
Kanıt A. Cinayetin önceden tasarlanıp tasarlanmadığı sorulduğunda ne cevap vereceğim?
Please show Exhibit A to the witness.
Lütfen kanıt A'yı tanığa gösterin.
Aren't you going to take Exhibit A?
Kanıt A yı almıyor musunuz?
Exhibit A in the State's case.
Kanu davasında kanıt A.
Now there is Exhibit A for the prosecution in the matter of your last client, Flanagan.
Şu anda son müvekkilin Flanagan davasında A kanıtı sunuluyor.
Now, for example, here we find exhibit A :
Örneğin, burada şekil A'da görüyoruz :
Exhibit A :
Şekil A :
Report on analysis of Exhibit A.
Kanıt A'nın analizlerini rapor et.
Exhibit A on visual.
Kanıt A görüntüde.
Exhibit A.
İyi kalite.
I'd like to introduce these hospital records as exhibit A.
Sayın Hakim, hastane kayıtlarının kaydedilmesini istiyorum.
He looks a little crazed. Aw, he's just upset about missing the Rembrandt exhibit at the National Gallery.
Milli Galeri'deki, Rembrandt sergisini kaçırdığı için biraz üzgün.
I told her to come to the office to meet with us... there's a chance that we may have an exhibit from a well known artist this fall.
Bu yılki sanat festivalinde yetenekleri işe yarayabilir diye gelmesini söyledim.
There's a pamphlet for the exhibit that Han Na Brown created.
Bende Han Na Brown'ın sorumlu olduğu bir serginin kitapçığı var.
I was thinking of taking her with me as exhibit "a"... on a triumphal return to London.
Onu sergilemek için yanımda getirip Londra'ya muzaffer bir şekilde dönüş yapmayı düşünüyordum.
- Mark these Exhibit "A" for the plaintiff.
- Kanıt "A" olarak kayda alın.
Exhibit "A" for the defence.
Savunma adına kanıt "A".
You told me a month ago you'd never exhibit it.
Bir ay önce onu asla sergilemeyeceğini söylüyordun.
Exhibit "A", bud, in case you get stubborn.
Bunu "delil A" olarak alıyorum. İnat edersen kullanacağım.
This is not only a great show, it's an art exhibit.
Bu sadece harika bir şov değil, resmen bir sanat sergisi.
It's a shame to race through this exhibit.
Bu sergi için yarışmak bir ayıptır.
The figure of Joan of Arc is a traditional exhibit in wax museums.
Joan of Arc'ın figürü balmumu müzelerinde ticari bir sergidir.
May I use you as my exhibit "a"?
Sizi "A" örneğim olarak kullanabilir miyim?
And I've pieced together what I think is a very interesting exhibit.
Bu sayede çok önemli bir delili bir araya getirmeyi başardım.
Specifically, Mr. Keller, did you ever load this gun, State's Exhibit "B" which I'm holding in my hand, and then try dropping it on a hard, unyielding surface?
Özel olarak, Bay Keller, kanıt olarak sergilenen bu silahı hiç doldurup sonra da sert, dirençli bir yere düşürmeğe çalıştınız mı?
Let's see if you can exhibit some of that courage and be a man.
Bakalım aynı cesareti burada da gösterip delikanlı olduğunu kanıtlayabilecek misin.
We maintain that Leamas was dismissed from the British Secret Service... so that he should exhibit those symptoms of physical and moral decline... which would deceive our London agents into thinking he was a potential defector.
Leamas'ın, İngiliz Gizli Servisi'nden atılmasını sağlamıştık. Böylece fiziksel ve ahlâki çöküşün belirtilerini Londra'daki ajanlardan saklayarak onun potansiyel bir kaçak olduğunu düşündürtecektik.
You realize you might be, just might be, paying a great deal of money for something you could never exhibit, acknowledge, or even display -... not even in your house? - Yes, I know.
Hiç bir zaman kimseye varlığından bahsedemeyeceğiniz sergileyemeyeceğiniz, hatta kendi evinizde bile kimseye gösteremeyeceğiniz bir şey için büyük paralar ödeyebileceğinizin farkında mısınız?
'The exhibit judged the best in any group'will receive a prize of 2,000 free work units...'
Sergilenmesine karar verilen herhangi bir guruba ait en iyi çalışmaya... 2,000 birim ödül verilecektir.
They exhibit their damn phoney poverty as if it were a virtue.
Bir erdemmiş gibi kahrolası sahte fakirliklerini sergiliyorlar.
This exhibit is indeed a man.
Bu sergilenen kesin bir insan.
All we do is exhibit him like a freak.
Onu sergilemekten başka bir şey yapmıyoruz.
CALL EXHIBIT "A".
A tanığını çağırın.
CALL EXHIBIT "A"!
A tanığını çağırın.
EXHIBIT "A", MY LORD, MISS RITA THANG
A tanığı, lordum, Bn. Rita Thang.
You made a statement to the police, and this is the first you made... Exhibit 6.
Polise ilk verdiğiniz ifade burada... 6 nolu belge.
( Attorney ) I will introduce exhibit B, a doctor's report on the plaintiff's condition showing damage to the lumbar region of the spine, with nerve damage, resulting in partial paralysis to the left side of his body.
Kanıt B'yi sunmak istiyorum. Kazayla ilgili doktor raporudur. Omurganın ortasında hasar oluşmuş.
He said a lot of these had just been rehung, just back from some travelling exhibit?
Çoğunun gezici bir Sergiden yeni geldiğini, yerlerine konduğunu söyledi.
No, there isn't a painting in this exhibit that's worth under 50,000.
Değil. Bu sergide değeri 50,000'in altında bir tablo yoktur.
- A collector had asked CIaude to select some paintings for him. A modern-art exhibit was opening in London.
Bir kolleksiyoncu Claude'dan, Londra'daki bir sanat galerisinden bazı resimleri almasını istemişti.
They keep all the things for each exhibit in a big box.
Her sergi için her şeyi büyük bir kutuda tutuyorlar.
But for a truly magnificent waste of time You've got to go no further than the exhibit from italy- -
Ama muhteşem bir saçmalık için İtalyan gösterisine gitmek lazım.
It's like a geologic exhibit.
Bu jeolojk bir sergi gibi.
... 528 and 529 of the penal code because the above mentioned Beato Onorini has produced a movie called "A gold tongue into a deep throat" where pornography is evident thanks to exhibit of male and female genital organs, scenes of so... so sodomy, sodomy.
... esas suç unsurları bulunmaktadır. Çünkü yukarıda sözü geçen Beato Onorini'nin çektiği "Gırtlağa uzanan altın dil" adındaki filmde pornografiye kanıt olarak kadın ve erkek cinsel organları teşhir edilmiştir. Bazı sahnelerde so...
These are not easy questions to answer but here in this gallery there is a fabulous exhibit of violent and sexy photographs.
Bunlar, cevaplaması zor sorular ama bu galeride muazzam bir şiddet ve seks fotoğrafları sergisi var.
You want to put on an exhibit, but you need a permit to do that.
Sergi açmak istiyorsun ama bunu yapmak için izin alman lazım.
You're a regular barnyard exhibit.
Her zamanki salaklığını sergiledin.
Exhibit "A"... and Exhibit "B."
Delil "A"... ve delil "B."
adios 283
all right 154529
angela 1455
alla 16
angel 1665
actually 30667
are you okay 10556
andale 45
anyway 21649
agua 21
all right 154529
angela 1455
alla 16
angel 1665
actually 30667
are you okay 10556
andale 45
anyway 21649
agua 21
adele 237
allo 105
andre 702
agnes 524
apparently 5721
america 556
are you all right 6257
access 59
area 145
alex 6381
allo 105
andre 702
agnes 524
apparently 5721
america 556
are you all right 6257
access 59
area 145
alex 6381