English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fine art

Fine art translate Turkish

865 parallel translation
We make a fine art of leisure.
Biz güzel sanatlar gibi boş işlerle uğraşırız.
To Don Ignacio, murder, as well as love, was a fine art and in both he was a master and a perfectionist.
Don Ignacio'ya göre aşk kadar cinayet de güzel sanatlardan biriymiş. Ve her ikisinde de bir usta ve işinin ehliymiş.
It gotta be fine art.
- Güzel sanat bu olsa gerek.
But so much for fine art.
Ama güzel sanatlar için çok iyi.
It will enhance any collection of fine art.
Her koleksiyon için vazgeçilmez bir eser.
It is Hitler attending an exhibition of sculpture and fine art.
Hayır. Hitler bir güzel sanatlar sergisini ziyaret ediyor.
There happens to be a man in Paris at the moment who specializes in matters of fine art.
Şu anda Paris'te güzel sanatlarla ilgili konularda....... ihtisas yapmış bir adam var.
The Medusans have developed interstellar navigation to a fine art.
Medusanlılar seyri sanat haline getirmişler.
I said I knew you to be a man obsessed with games-playing... and murder considered as a fine art.
Senin oyunlar oynamaya takıntısı olan ve cinayeti sanat olarak gören biri olduğunu söyledim.
The fine art to kill a man is pô it in the soil and to kick it thus.
Adam öldürmenin en hafif yolu onu yere serip bu şekilde tekmelemektir.
You and the boys ready for another lesson in the fine art of poker?
Sen ve dostların yeni bir poker dersine hazır mısınız?
And so this big lincolnshire heavyweight becomes The new oxford professor of fine art.
Ve bu Lincolnshire ağır sıkleti böylece Oxford'da Güzel Sanatlar Profesörü oluyor.
Okay, fine. I was just trying to find it again because I thought that I had lost it but I'm not going to do that anymore.
İyi, kaybettiğimi sandığım için bulmak istiyordum artık aramayacağım.
Well, anyway, he's grown up to be a fine young boy.
Neyse, iyi bir çocuk olacak kadar büyüdü artık.
- You'll be mate now. - That's fine.
- Artık ikinci kaptan olacaksın.
These lovely ladies and fine men seem a bit ridiculous today... just as we'll look a bit silly 40 years from now.
Şu hoş bayanlar ve şık beyler artık biraz gülünç görünmekte aynı bizim de 40 yıl sonra gülünç görüneceğimiz gibi.
It's full of art and other fine things!
Sanat eserleri ve güzel şeylerle dolu!
I feel fine now, Mrs. Cooper.
Artık iyi hissediyorum Bayan Cooper.
It would be a very fine thing I believe to pass our lives together with our common scientific dream to work together constantly in our search and any discovery that we should make no matter how small would deepen the friendship
İnanıyorum ki hayatımızın geri kalanını birlikte, ortak bilimsel ruyamızla geçirmemiz iyi olur. Araştırmalarımızda devamlı beraber çalışmak ve yapacağımız her buluş ne kadar küçük olursa olsun halihazırda olan arkadaşlığımızı derinleştirecek ve birbirimize olan saygımızı artıracak.
I went over the apartment with a fine-tooth comb.
Artık yok. Daireyi didik-didik aradım.
I'm fine now.
Artık iyiyim.
I'm fine.
İyiyim artık.
This is fine.
Bu mükemmel. Yeter artık!
That's fine, Livia, but now there's no time to lose.
Sorun değil Livia ama artık kaybedecek zamanımız yok.
Fine, we're no longer in Venice.
Peki, artık Venedik'te değiliz.
Now we get along fine.
Artık iyi geçiniyoruz.
He's a fine lawyer, and now that he's going to be one of us we'll finally have some law in Ocatilla.
Çok iyi bir avukattır ve artık o da bizden biri olduğundan nihayet Ocatilla'da da kanun var.
With such fine Dutch cooking in the house... you know, it's about time you put some flesh on those bones of yours.
Evinde böyle iyi Hollanda yemekleri varken artık senin de biraz kilo alma vaktin geldi.
- Coffee'll be just fine, Sister.
- Bir kahve içeriz artık.
Stop tinkering. That horseradish is fine.
Sanırım o defter artık kapandı.
Everything's fine now.
Her şey geçti, artık.
I thought you were fine just now.
Artık iyi olduğunu düşünüyordum.
Well, it's fine now.
Artık iyi.
- I feel fine, now.
- Artık gayet iyiyim.
The tractor division should show an increase in earnings. Fine.
Traktör bölümümüz karlılıkta artış gösterecek.
No, that's fine.
Hayır Charles, hiçbir şey unutmamışsınız. Gidin artık.
Everything's fine now.
Her şey yoluna girdi artık.
Fine. Now, the cups.
Her şey yolundaysa artık saki içelim.
He and Doc Pruitt will get along just fine now, sweet baby.
O ve Dr. Pruitt artık iyiler, tatlı yavru.
- I thought they were fine, but Dickie likes jazz babies with fronts.
- Biliyorum, bu artık moda değil. Fakat Dickie büyük göğüslü caz kızlarını seviyor.
- But I have to go now. - Fine.
- Ama artık gitmek zorundayım.
Does it suit me? - Shorten it a bit, and it will be fine.
Bu antifaşistten de bir iyilik görmedim demezsin artık.
$ 150 a month and the room and board is fine.
Ayda 150 dolar artı oda ve yemek
THE LOW SLIM-LINE HAS BEEN CUT OFF THE SHOULDER TO HEIGHTEN THE EFFECT OF THE MINISTER'S FINE BONE STRUCTURE.
Uzun ince çizgi omuz kısmında kesilerek bakanın zarif kemik yapısının etkisi artırılmış.
Things will be fine in a few days when I finish my business Then I will keep you accompanied
Bir kaç gün sonra herşey yoluna girer işlerim bitince.... artık sana daha fazla vakit ayıracağım
''lt was a fine affair But now it's over.
" Güzel bir ilişkiydi ama artık bitti.
''lt was a fine affair, But now it's over.
" Güzel bir ilişkiydi ama artık bitti
And this fine line that runs from ear to chin... is not as obvious any more... but it is etched there by your easygoing, indolent ways.
Ve bu kulağından çenene gelen güzel çizgi artık çok belli olmuyor ama senin tembel ve yumuşak tavırlarınla oraya kazınmış.
See, my dog had a little operation, and the vet was kind of upset because I had to leave him there, but he's just fine, he's moving around.
Görüyorsunuz, benim köpeğim küçük bir ameliyat geçirdi, ve onu orada bırakmak zorunda kaldığım için biraz bozuldu, fakat artık iyileşmiş, dolaşıp duruyormuş.
If acting is an art, cooking up that bogus Broadway career... was a fine case of art forgery.
Eğer oyunculuk bir sanatsa, Taklit tiyatrocu kariyerim de... iyi bir sanat sahtekarlığı vakası olsa gerek.
When I could tell them that we were even more confident than we had been the previous night that the fine, or improved, quieter interlude would indeed come along, the joy on the faces of the supreme commander and his commanders after the deep gloom of the preceding days, was a marvel to behold.
Onlara, bir önceki geceye göre bu fasılanın daha belirgin ve iyileşmiş bir vaziyet aldığını söyleyebileceğimize artık daha çok emin olduğumuzu ifade ettiğimde o kasvetli günlerin ardından başkomutanın ve diğerlerinin yüzlerindeki sevinç görülmeye değerdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]