For example translate Turkish
5,524 parallel translation
For example, Christina's erotic journal was comprehensive, suspenseful, and, frankly, moving.
Örneğin Christina's nin erotik günlüğü Kapsamlı... Merak uyandıran..
Just ask your father, for example.
Örneğin baban.
For example, from the Earth, that a man was killed exactly in that spot 65 years ago.
Örneğin, dünyadan bir adam 65 yıl önce tam bu noktada öldürüldü.
For example, you can do table tennis alone.
Mesela tek başına pinpon oynayabilirsin.
But, for example, if I say, "Phone home," you say...?
Fakat mesela "Ev telefonu" dersem, sen de?
For example, here can be the spot for the leg, here for the hand.
Mesela eller için burası olabilir, ayaklar içinse burası.
For example you don't know how to fight.
Mesela nasıl savaşılır bilmiyorsunuz.
I mean, for example, he screwed a family member out of inheriting that, uh, Lost Horizons place...
Mesela bir akrabasına miras konusunda kazık attı. Şu Kayıp Zamanlar denen yer.
For example, I know she'd love you - - skinny, submissive.
Mesela seni sevdiğini biliyorum. Zayıf, itaatkar.
For example, the items they're holding when they appear.
Mesela ortaya çıktıklarında ellerinde tuttukları şeyler.
For example, producing new goods, new production methods, new market development...
Örneğin, yeni mallar üretmek yeni üretim yöntemleri yeni pazar geliştirme...
Say, for example... what a red light is for.
Mesela şeyi söyleyin kırmızı ışık ne işe yarar?
I would, however, like to talk about accommodations, your living quarters, for example.
Kalacak yerler konusunda konuşmak istiyorum. Yaşadığın konutun, mesela.
For example, drive this through his torso.
Mesela, elindekini adamın göğsüne sapla.
Unless, of course, another witch, say, a traitor to the cause, Katie, for example, was to perform much more powerful magic at the same time.
Tabii ki başka bir cadı, mesela hain olarak adlandırabileceğimiz bir cadı yani Katie aynı anda, çok daha kuvvetli bir büyü yapmazsa.
Killing a vampire, for example.
Örneğin bir vampiri öldürmek.
- The tile-top table, for example.
- Şu üzeri çinili masa gibi.
"Seven, seven, seven," for example.
"Yedi yedi yedi" gibi mesela.
For example, when I was 10, I went to see Parsifal with my aunt and my cousin.
Mesela, 10 yaşımdayken, halam ve kuzenimle beraber Parsifal operasını izlemeye gittim.
You could buy 8,800 beers, for example.
- 8,800 tane bira alabilirsin mesela.
It would be child's play, for example, to hack the hard drive which stores and records security footage in a Midtown restaurant and add three hours to the date-time stamp.
Midtown'daki bir retoranın güvenlik kayıtlarını saklayan ve kaydeden hard diske sızıp, zaman damgasına 3 saat eklemek çocuk oyuncağı olurdu.
Rosie's fiance, for example, Sidney Fletcher, highly educated.
Rosie'nin nişanlısı, örneğin. Sidney Fletcher, iyi eğitimli.
For example.
Örneğin yani.
Or - You know, like this, for example.
Mesela bu işte.
Often they'll imagine a place where they're with the target doing something together that takes time, for example, building a car.
Sık sık hedefle birlikte zaman geçirerek bir şeyler yaptığı bir yer hayâl ederler, örneğin araba tamir etmek gibi.
It can be an infection, of a wound, for example.
Enfeksiyondan olabilir, mesela bir yaradan. Yani?
What do you do, for example, if there's an infestation?
... enfeskiyon olduysa yani?
For example, let's see if I can get these keys up and out the door, down to the curb, and up onto the hood of my car while only using my feet.
Mesela, bakalım bu anahtarları ayaklarımı kullanarak buradan çıkarıp, havada tutup arabamın kontağına sokabilecek miyim?
For example, one fun thing we do is end each phone conversation with a trivia question.
Mesela eğlence olsun diye her konuşmayı bir soruyla bitiriyoruz.
For example, like, if one of us got depression and wanted to like kill themselves, then we... as part of the prefect promise, we'd probably all kill ourselves.
Örneğin, aramızdan biri depresyona girse ve kendini öldürmek istese o zaman biz de, yeminimizin parçası olarak kendimizi öldüreceğiz büyük ihtimalle.
Like you can hide all the stuff you like, Mum and Dad, but, like, I could, for example, put my head through that window and, like, slam the window down on my head and, like, chop my head off if I wanted to kill myself.
İstediğiniz her şeyi saklayabilirsiniz anne ve baba ama kendimi öldürmek isteseydim, kafamı şu pencereden çıkartabilir ve pencereyi hızla kafama indirip başımı kesebilirdim örneğin.
Someone like, for example, Dustin Bishop.
Mesela Dustin Bishop gibi biri.
It's the language of Chaucer's Canterbury Tales for example.
Örneğin Chaucer'in Canterbury Hikayeleri'nin * dili gibi.
Take baseball game for example.
Beyzbol oyununu ele alalım yine.
Okay, this excellent bill only allows someone to vote in a Pawnee election, for example, the upcoming recall election, if their I.D. lists an official Pawnee address.
Bu mükemmel tasarı, seçimlerde sadece kimliği Pawnee'ye kayıtlı olanların oy kullanabilmesini sağlayacak. Örneğin önümüzdeki geri çekme seçimlerinde.
For example, did you know Charlie had a daughter?
Mesela, Charlie'nin bir kızı olduğunu biliyor muydun?
Then how about, for example...
O zaman şuna ne dersiniz...
For example, when I said, "You like that, huh?" I felt like you really, really didn't like it.
Örneğin "Hoşuna gitti mi ha?" diye sorduğumda hiç mi hiç hoşuna gitmemiş gibi geldi.
The sale of the house, just for example.
Örneğin evin satılması.
Albania, for example, the Caucasus, Sicily...
Arnavutluk'da, örneğin Kafkasya'da, Sicilya'da.
Well, for example, have you figured out what you're going to be when you grow up?
Pekala, örnek olarak, anladın mı, ne yapmak için gidiyorsun?
But, like, the "Where's My Pet" app, for example.
Ama, örnek olarak, "Evcil Hayvanım Nerede" gibi
For example, today...
Mesela bugün...
The instinct to protect and nurture, for example, by, say, offering to share one's lair.
Örneğin koruma ve besleme güdülerimiz demişken barınağı biriyle paylaşmaktan bahsediyorum.
For example, they are able to locate other fish even in the deepest, darkest recesses of the ocean.
Örneğin, okyanusun en derin ve en karanlık yerlerinde olsalar bile diğer balıkların yerlerini saptayabilirler.
For example, crocodiles, turtles and sharks.
Örneğin, timsahlar, kaplumbağalar ve köpekbalıkları.
For example.
Mesela.
What kind of moral example is this dump for my boy?
Bu benim çocuğum için nasıl bir manevi çöplük?
Pelageya, for example.
Pelageya!
As for me, I wanted to show you an example of a different register, that of so-called automatic writing,
Bana gelince, ben size otomatik yazım adı verilen farklı bir yöntem önerdim.
I cannot set a good example for my son if all I'm gonna do is relapse.
Tekrar kötüleşirsem oğlum için iyi bir örnek teşkil edemem.