For god sakes translate Turkish
1,277 parallel translation
See, they put their hearts into it. For God sakes, wash your feet.
Ayaklarını yıka, Tanrı aşkına ya!
Oh, just let him borrow your precious Cadillac, for God sakes.
Kendi arabanı sür. Bırak da kıymetli Cadillac'ını alsın.
It's just salt, for God sakes.
Tanrı aşkına bu sadece deterjan.
You sing the whole second verse, for God sakes.
Bütün ikinci dizeyi sen söylüyorsun, Tanrı aşkına.
For God sakes, Prue, he looks really hurt.
Tanrı aşkına, Prue, gerçekten yaralı gözüküyor.
For God sakes, I mean, every man's taste is different.
Bu hakaret. Tanrı aşkına. Her insanın zevki farklıdır.
Oh, for God sakes, Dad, give it a chance.
Tanrı aşkına, baba, bir şans ver.
For God sakes, Doug, look at yourself.
Tanrı aşkına, Doug, haline baksana! Nasıl göründügüm ne fark eder ki? Grevdeyim!
Homie, for God sakes, it's 2 : 00 a.m.
Homie, Tanrı aşkına. Saat sabahın 2'si.
- For God sakes. Agent Scully.
- Tanrı aşkına Martin.
And these huge, tacky frames? For God sakes.
Ve bukadar büyük çerçeve, Tanri aşkına.
Oh, for God's sakes!
Tanrı aşkına. Sen bir hemşiresin.
- Just sleep, for God's sakes.
- Uyusana Tanrı aşkına.
- When? Jackson, I just took part in a roundtable on modern art... held by Life magazine... for God's sakes.
Modern sanatta kendime bir yer edindim LIFE dergisinin yuvarlak masasında, Tanrı aşkına.
- What the hell are you doing? - For God's sakes!
- Sen ne yaptığını sanıyorsun?
For God's sakes! Denny's not stupid'cause he drives a truck.
Allah aşkına Denny kamyon kullanabiliyor, dolayısıyla aptal olamaz.
- For God's sakes!
- Allah aşkına!
For God's sakes.
Allah aşkına.
For God's sakes, just confess!
Tanrı aşkına itiraf edin işte!
For God's sakes, it's not even a good lie.
Tanrı aşkına, iyi bir yalan bile değil.
And for God's sakes, wash your hands first.
Ve Tanrı aşkına önce ellerini yıka!
For God's sakes, how many times do you think we've heard that in our lives?
Bunu sizce yeteri kadar duymadık mı?
I was on the phone with the hospital, for God's sakes.
Hastaneyle konuşuyordum. Tanrı aşkına.
For God's sakes, this is a very delicate business.
Tanrı aşkına. Bu çok hassas bir mesele.
Alexandra, for God's sakes, keep your voice down, please.
Alexandra, Tanrı aşkına, lütfen sesini yükseltme.
42 years of, "For God's sakes, close your robe!"
42 sene boyunca "Allah rızası için, uçkuruna sahip çık!" denmesi mi?
I just got back from Boston, for God's sakes.
Tanrı aşkına, Boston'dan daha yeni döndüm.
For God's sakes, you know, when Niles wakes up, I guarantee you the last thing he'd be thinking about is sandwiches.
Tanrı aşkına, bak.. .. Niles uyandığında sana garanti ediyorum..... aklına gelen en son şey..... o sandviçler olacak.
For God's sakes, will you hurry up?
Hadi çabuk ol.
For God's sakes, they're just leveling off.
Sadece rakamlar yerine oturuyor. Evet.
For God's sakes, Fry.
Tanrı aşkına, Fry.
Oh, for God's sakes, I mentored you!
Tanrı aşkına, evet ben senin arkadaşın ve koruyucundum.
No! For God's sakes, could you stop being so selfish?
Bırakır mısın bu kadar bencilce davranmayı Tanrı aşkına ya!
I mean, for God's sakes, you've never expressed any interest in my job until now, when you need something.
Tanrı aşkına, şimdiye dek işin düşünceye kadar işimle hiç ilgilenmemiştin. Bu doğru değil.
Eric, for God's sakes, the man is almost a veteran.
Tanrı aşkında, Eric. Adam da bir gazi sayılır.
Oh, for God's sakes, Kitty!
Tanrı aşkına, Kitty.
For God's sakes, Kitty.
Tanrı aşkına, Kitty.
Yeah, but that's why we have guards here for god's sakes!
İyi de, korumalarımız yok mu? Tanrı aşkına!
For God's sakes, it's just church.
Tanrı aşkına, sadece bir kilise.
For God's sakes, when will you give up this idea that I'll go out with Sandy?
Tanrı aşkına, Sandy ile çıkacağım düşüncesinden ne zaman sıyrılacaksın?
And for God's sakes, I gotta treat her like a sister.
Ve Tanrı aşkına, ona kardeş gibi davranmalıyım.
For God's sakes.
Tanrım.
For God's sakes, his job is in jeopardy!
Tanrı aşkına, işi tehlikede.
I'm marrying Chris Magruder, for God's sakes.
Chris Magruder'le evleniyorum, Tanrı aşkına.
That's my mom you're talking about for God's sakes!
Tanrı aşkına konuştuğun kişi benim annem!
- Yes, but this is 800 pages... on the fall of the Roman Empire, for God's sakes!
Ama Roma İmparatorluğu'nun düşüşünde bu 800 sayfa!
For God's sakes, don't try anything fancy!
Tanrı aşkına, bir saçmalık yapmaya kalkma!
For God's sakes, if I had an ego that size, I'd be boss of the FBI.
Tanrı aşkına benim bu kadar büyük bir egom olsa, FBl " ın başında olurdum.
For God's sakes, what more do you want?
Tanrı aşkına, daha ne istiyorsun?
He shot me with a tranq gun here in the office, for God's sakes.
Allah aşkına, beni ofisin ortasında bayıltıcı silahla vurdu.
- For God's sakes, he's a killer!
- Tanrı aşkına, o bir katil!
for god's sake 2987
for god sake 118
for god's sakes 427
for god 53
for good reason 61
for good luck 32
for goodness sake 117
for goodness' sake 107
for good this time 18
for generations 30
for god sake 118
for god's sakes 427
for god 53
for good reason 61
for good luck 32
for goodness sake 117
for goodness' sake 107
for good this time 18
for generations 30