Got it in one translate Turkish
611 parallel translation
Got it in one, Humphrey.
- Leb demeden anladın, Humphrey.
My overcoat, I wanted one just like Jim's, but I couldn't figure out where he got it.
Paltom, Jim'in ki gibi olsun istedim, fakat nereden aldığını bulamadım.
- I got one here in case you need it.
- Birini buraya çağırdım sana lazım olur diye.
No one's interested in my adventure but Jerry, who knows it's innocent... just as well as he knows that he just got back from Florida.
Dünkü maceram Jerry'den başkasını ilgilendirmez. O masum olduğumu biliyor. Tıpkı az önce Florida'dan döndüğünü bildiği gibi.
Everyone's got a little piece of land in his head, and never a one of them gets it.
Hepsinin aklında küçücük bir toprak parçası. Ama alabilenin hiç görmedim.
If I ever find out, I got one in here with your name on it.
Ama eğer öğrenirsem, bir kurşunumda adın yazılı.
But since I've got two murderers to catch, it's nice to have one in the bag.
İki katilden birinin çantada olması iyi.
There's only one guy that ever kicked Paul in the pants and got away with it.
Paul'un kıçına tekmeyi basıp bundan zarar görmeyen tek kişi var.
well, Spink and Robson's hadn't got what I wanted... which was one of those clocks with, um, barometers and everything in one... but they rang up their branch in Broadham and said there was one there... so I hopped on the 1 : 30 train and went to get it.
Spink ve Robson'da aradığım şey yoktu hani şu içinde barometre filan olan şu hepsi bir arada saattlerden ama Broadham şubelerini aradılar, ve orada bir tane varmış dediler ben de 13 : 30 trenine atlayıp almaya gittim. - Devam et.
Sure, I know I've got lots of faults, but being in love with you isn't one of them, is it?
Elbette, birçok hatam oldu. Ama sana aşık olmak onlardan birisi değildi, değil mi?
Maybe it got caught in one.
Belki birine takılmıştır.
Eleven. Why is it, every time we drag in one of you bums... you've got $ 1,400 in your kick, I got $ 11 in mine?
Nasıl oluyor da, siz serserilerin cebinde... 1400 dolar, benimkinde 11 dolar oluyor?
But I've got a heart under this costume with room in it for one guy.
Artık bir erkekte karar kılmanı zamanı çoktan geldi.
In the show, one guy's got to be at the helm... and in Jeff, we got someone we can trust to it is the Devil, come to claim the soul of the modern Faust man.
Şovda birisi dümende bulunmak zorunda Jeff güvenebileceğimiz birisi sonra Şeytan çıkagelir, modern Faust'tan ruhunu ister.
He only got one ride in it.
Sadece bir defa binebildi.
Then Miss Ordway lied to you, Miss Amberly, if that's where you got your story... because there's not one word of truth in it.
O zaman Miss Ordway size yalan söyledi, Miss Amberly, çünkü bir kelimesi bile doğru değil.
I've got to find myself, whether it's in one room or five.
bir odada mı, beş odada mı olduğunu öğrenmeliyim.
I was always letting it go in one ear and out the other... like you got to do with Curt's swearing... knowing it don't mean a thing.
Her zaman bir kulağımdan girer ötekinden çıkar... aynı seni Curt'un yemininin ne anlama... geldiğini bilmemen gibi.
It's funny. Funny how we got to be so friendly in one afternoon.
Bir gün içinde bu kadar samimi olmamız ne ilginç.
Look, it got slipped in with one of the magazines by mistake.
Yanlışlıkla dergilerden birinin arasına düşmüş olmalı.
They got one in where it would do the most damage and we're going to lose the ship.
Bir torpido ile isabet aldık ve gemiyi kaybetmek üzereyiz.
I've only got one debt in this world, and I don't like owing it to you.
Su dünyada bir tek can borcu hakkim var. Onu da sana vermek istemem.
We've got it. I know the ticket's in one of the pockets of that suit.
Biliyorum, bilet o takımın ceplerinden birindedir.
He threw me my gun and while it was in the air, he got one of them.
Bana silahımı attı, o daha havadayken adamlardan birini vurmuştu.
You folks all know that, well, the jail's only got one cell, and the lock's broke, and I sleep in it.
Hepinizin bildiği gibi hapiste bir tek hücre var ve kilidi kırık ve orada ben uyuyorum.
Got that diary, the one with the map in it?
- Harita var mı?
but if there's just one chance in a thousand that he has got something... boy, I'd rather take it than just sit around here waiting to die.
Fakat hayatta kalmak için binde bir şansımız varsa.... çocuğun durumu da kötü. burada oturup ölmesini beklemekten iyidir.
If them Lancers has got a fieldpiece... they could move it in, lay in one round, and then finish us off... with them 10-foot frog stickers they're packing.
Fransιzlarιn top arabasι varsa... onu getirip bir ateşlediler mi ellerindeki 3 metrelik mιzraklarla... işimizi bitirebilirler.
As near as I can figure it out, there's a Negro man in jail who knows where Bubber Reeves is because Anna comes here and Calder tells her she's got one hour to find Bubber.
Anlayabildigim kadariyla, hapiste Bubber Reeves'in yerini bilen zenci bir adam var, çünkü Anna buraya geldi ve Calder ona Bubber'i bulmak için bir saat verdi.
One thing that worries me about this bank it's only got one entrance, and it's in the airport.
Bu bankayla ilgili beni endişelendiren tek bir şey var o da tek girişi olması, hem de havaalanından.
One day I found this lottery ticket in her pocketbook and she wouldn't tell me where she got the money to buy it.
Bir gün bu piyango biletini cep kitabında buldum ve bunu alacak parayı nereden bulduğunu sordum.
They got one that hops. It'll box you. It carries things in its tummy.
Zıplayarak yürüyorlar, adama yumruk atıyorlar, karınlarında bir sürü şey taşıyorlar, Jake.
The second one, when he got his head to it, just a touch and it flew in.
İkinci olanı kafasına taktığı zaman, topa dokunuyor ve tamam.
It's either too many buns or she's got one in the oven.
Ya çok ekmek yiyor ya da hamile.
Do you think they could handle one if it got in? I don't know...
Bilmiyorum...
One thing's for sure, Zuco's got a hand in it.
Bir iş olduğu kesin, içinde Zuco'nun parmağı olan bir iş.
While he was looking in, Himmler had the deserved bad luck that from one or other of those who'd been shot in the head, he got a splash of brains on his coat, and I think it also splashed onto his face.
Dikkatle oraya bakarken, hak ettiğini buldu. Kafasından vurulan bir ya da birkaç kişiden etrafa saçılan beyin parçaları paltosuna yapıştı. Sanırım yüzüne de geldi.
But I think one's got to be quite honest, and say that it failed in its object.
Dürüst olmak gerekirse görev başarısız olmuştu.
And so, at night, for example, when one came in to laager, one would dig a hole and drive the tank over it and you ate, slept and did everything with your crew, so that one got enormously fond of them
Bu nedenle örneğin geceleri, biri laagere geldiğinde birisi bir çukur kazar ve tankı üzerine çeker. Yer, uyur ve her şeyi mürettebatla yaparsınız.
We got one of our men in it, so you got nothing to worry about.
- Evet. Arabada bir polis memuru var, o yuzden iciniz rahat olsun.
If you've got one chance in a thousand... take it.
Binde bir ihtimal dahi olsa denemelisin.
You know, I used to blame her for not making it into the big time, but I tell you, you ain't got a chance in hell if you ain't one of them.
Şöhreti yakalayamadığımda hep onu suçlardım, ama ne var biliyor musun? Onlardan biri değilsen, hiç şansın yok demektir.
I got one like it in my living room.
Salonumda bundan bir tane var.
I got the impression she regards it as a lapse in one's social responsibility.
Bunu bir insanın sosyal sorumluluğundaki bir zaman aşımı olarak gördüğü izlenimine kapılıyorum.
I don't know how many of you know it, But right here in new granada, We've got one of the highest rates of vandalism
Kaçınız bunu biliyor bilmiyorum ama New Grenada'da tam burada şiddet suçun da ülkenin en yüksek oranına sahibiz.
Yeah, I got to give you my one classical music joke, which I put in every single picture, and I invariably cut it out.
Sana her filmime koyduğum, sonra da kesip çıkardığım klasik müzik esprimi söylemeliyim.
But since God only knows what condition the one you've got left is in, you better treat it well.
Ama diğerinin durumunu Tanrı bileceği için kendine baksan iyi olur.
Lf, on the other hand, things were to come unstuck, and the minister got it into his head that we were engaging his good offices in order to clear up traces of some unlicensed venture which had aborted, and there was a scandal, well, it would be just one scandal too many.
Diğer yandan, eğer plan tamamen suya düşerse, ve bakan iyi niyetinin yarıda kesilmiş, emniyetsiz ve riskli bir işin artıklarını temizlemek için kullanıldığını anlarsa ve bir de skandal varsa, işte, bu bir skandaldan daha da fazlası olur.
It's got to be in one piece when you land.
İndiğin zaman tek parça halinde olmalı.
I don't find it easy to talk at a time like this, but I got to say something about that guy up there, and I can sum it all up in just one word... courage, dedication, daring, pride, pluck, spirit, grit, mettle
Böyle bir anda konuşmak hiç kolay değil ama yukarıdaki adam hakkında bir şey söylemeliyim ve her şeyi tek kelimeyle özetleyebilirim... Cesaret kararlılık, cüret, onur, moral, metanet, şevk ve...
All I need is one kid who's got the guts to face you in open court and finger you for pushing it, and then I've got you. It ain't happened yet.
Mahkemede karşına çıkıp seni ispiyonlayacak cesareti gösterecek bir çocuk buldum mu işini bitirdim demektir.
got it 8698
got it right here 33
got it covered 27
in one hour 54
in one day 33
in one piece 22
in one week 25
in one minute 18
in one night 32
in one year 18
got it right here 33
got it covered 27
in one hour 54
in one day 33
in one piece 22
in one week 25
in one minute 18
in one night 32
in one year 18