He'll come around translate Turkish
209 parallel translation
Looks like he'll come around soon.
Görünüşe göre yakında taburcu olabilir.
You both think he'll come around. Compromise, anyway.
Yola gelecek, en azından uzlaşacak sanıyorsunuz.
I'll shoot the daylights out of anybody - British, Indian or American - that thinks he can come around here monkeying in my business.
Benim işime karışmaya çalışan İngiliz, Kızılderili veya Amerikali herkesi vururum.
He'll come around.
Yola gelecektir.
He'll come around shortly, milady.
Birazdan kendine gelecektir hanımım.
Think I'll go around the block and come back before he wakes up.
O uyanmadan bloğun etrafında bir tur atıp geleceğim sanırım.
And he'll come around here like this. And he'll think,
buraya gelecek... ve şöyle düşünecek...
Albert still hasn't gotten over it, but he'll come around.
Albert henüz alışamadı ama razı olacaktır.
Maybe he'll come around to claim it.
Belki almak için buraya uğrar.
After what you've done for this town, don't worry, he'll come around.
Sonra, bu kasaba için ne yaptıysan, merak etme, sana geri gelecek.
You just leave him be, and he'll come mooching around your dad... and your dad will take care of him.
Bırak şimdilik kalsın. Yanına gittiğinde baban onunla ilgilenir.
He'll come around.
Aklı başına gelir.
But he'll come around.
Ama, değişecektir.
He'll come around in a minute.
Bir dakika sonra kendine gelir.
He'll come around when he's hungry.
Duydun mu?
Look, hon',..... don't worry about Ed, he'll come around.
Bak, tat... Ed konusunda endişelenme. Buraya gelecektir.
He'll come around.
Ama elbette anlayacak.
He'll come around.
Düzelecektir.
He's a loyal soldier, he knows where his priorities are. He'll come around.
Sadık bir asker, önceliklerin nerede olduğunu biliyor.
He'll kill you if you come around here.
Buraya gelirse seni öldürür.
The shrink on the base says eventually he'll come around.
Üsteki psikiyatrist sonunda anlayacağını söylüyor.
Oh, he'll come around.
Son sayıma göre, hepsi.
He'll come around.
Canlanacak.
He'll come around.
Dönecektir.
Give him a few days, he'll come around.
Ona biraz zaman ver, düzelecektir.
- He'll come around.
- Kendine gelecektir.
He'll come around.
Kendine gelecektir
I said, "Give him time, Duncan, he'll come around".
"Ona zaman ver Duncan, öğrenecektir," dedim.
I mean, he'll come around.
Yani kendini toparlayacaktır.
He'll come around.
Fikrini değiştirecek.
Keep after old WR, I'm sure he'll come around.
İhtiyar WR'ı kolla, birazdan gelir.
- He'll come around.
- Babası yelkenleri suya indirecektir.
- Don't worry, he'll come around.
- Dert etme, yola gelecektir.
Else, he'll come peeping around the door... and ask me, Kaki-Ma, is Paro in?
Yoksa röntgencilik yapar kapına gelip sonra da bana der ki Kaki-Ma, is Paro burada mı?
Eventually, he'll come around.
Zamanla yola gelecektir.
He'll slog around, come back empty-handed, tired and smelling like garbage.
Yaklaşık bir saat kanalizasyonda dolaştıktan sonra, elleri boş, yorgun bir şekilde, ve berbat bir kokuyla geri dönecek.
I'll talk to him, Abby. He'll come around.
Onunla konuşacağım Abby.
Look, pretend you don't care what he does, and he'll come around.
Bak, ne yaptığını umursamıyormuş gibi yap, yanına gelecektir.
He'll come around.
Yola gelir.
He'll come around soon.
Birazdan gelecek.
I know my Dad can be hard, but he'll come around.
Bak, babamın bazen katı olabileceğini biliyorum ama bunların üstesinden geleceğiz.
He means to tell her the story, but by the time they come around to it, they've fallen in love, and he's afraid if he tells her, it'll ruin it.
Olayları anlatmak ister ama zamanla birbirlerine âşık olurlar ve adam gerçeği anlatırsa her şeyi mahvetmekten korkar.
Don't worry, he'll come around.
Merak etme. Düzelecektir.
Once I present the new offer, I'm sure he'll come around.
Yeni teklifi yaptığımda kabul edeceğine eminim.
You know, he'll- - It'll come around again at some point.
Bir noktada yeniden toparlanacak.
Sometimes, in the dead of night... a man'll just come out of his tent just start walking... like he lives around the corner, like he's going home.
Zamanı gelir, gecenin kör bir vaktinde çadırından çıkıp, yürümeye başlar! Sanki ilerideki sokakta oturuyormuş, sanki evine gidiyormuş gibi!
Eventually, he'll come around.
Er ya da geç, kendine gelecek.
Still if he is spoilt or strays, I'll give him time to come around
evet istediğin oldu uçurumdan yuvarlandım. keşke bana bunları önceden yapsaydın şimdi budar zor olmazdı.
He'll come around.
O kendine gelir.
When he's done with it, he'll come around.
Hevesi geçtiğinde, aklı başına gelecek.
- He'll come around.
- Fikrini değiştirir.
he'll come back 75
he'll come 79
come around 42
around 956
around the world 31
around the corner 75
around noon 17
around me 18
around midnight 41
around here 182
he'll come 79
come around 42
around 956
around the world 31
around the corner 75
around noon 17
around me 18
around midnight 41
around here 182
around money 20
he'll be here soon 63
he'll 89
he'll do it again 29
he'll be back 211
he'll be back soon 57
he'll get over it 88
he'll listen to you 41
he'll know 72
he'll never know 33
he'll be here soon 63
he'll 89
he'll do it again 29
he'll be back 211
he'll be back soon 57
he'll get over it 88
he'll listen to you 41
he'll know 72
he'll never know 33