Heartbroken translate Turkish
623 parallel translation
Later when that person betrays you, hurts you.. have a big heart, don't get heartbroken...
Sevdiğin biri sana ihanet edip, kalbini kırdığında, incinme...
I think they're all expecting a heartbroken girl.
Bu insanlar sevgilisinin terk ettiği bir Candy bekliyorlar ama o Candy olmayacağım.
My daughter is heartbroken.
Kızımın kalbi kırıldı.
Isn't it? She's heartbroken, really.
Çok üzgün gerçekten.
He's heartbroken.
Çok üzgün.
When Joshua snapped you up, I was heartbroken.
Joshua seni kapınca, büyük hayalkırıklığı yaşamıştım.
All of Washington was heartbroken.
Bütün Washington hayal kırıklığı yaşamıştı.
I was heartbroken about Diane and panic-stricken about Laura.
Diane için üzülüyordum ve Laura için de paniğe kapılmıştım.
- It sounds so heartbroken.
Çok hüzünlü bir ses.
Sweetheart, I knew you'd be heartbroken.
Tatlım, kalbinin kırık olduğunu biliyordum.
Happy one minute, heartbroken the next.
Bir mutlusundur, bir üzgün.
Happy one minute, hungry and heartbroken the next.
Bir mutlusundur, bir aç, bir üzgün.
She was heartbroken when -
Çok üzülmüştü.
I always smile when I'm heartbroken.
Dertli olduğum zaman hep gülümserim.
You know, pretend like you're heartbroken over me.
Ölümüme çok üzülmüşsün gibi numara yap.
I was heartbroken for six weeks.
Kalbim kırılmıştı. 6 hafta.
I remember how when the vote was taken to return to Earth... ... she and I were utterly heartbroken.
Oylamada Dünya'ya geri dönme kararı alınınca karım ve ben çok üzüldük.
Heartbroken, suffering. You're Anna Karenina.
Kalbin kırılmış, acı çekiyorsun, Anna Karenina'sın.
I would have been heartbroken if you had sent me away.
Beni gönderseydin kalbim kırılırdı.
They'll be heartbroken when they find out.
Onu böyle gördüklerinde çok üzülecekler.
I arranged for this carriage I would be heartbroken if you left Bexar just now.
İnanamıyorum, arabayı çok önceden ayarlamıştım... Bana kızarsanız, kalbim çok derinden kırılır.
Yes, you told me his fiancée left him, and he's heartbroken.
Evet nişanlısı onu terketti ve onunda kalbi kırıldı.
Defense Counsel's cruel and clumsy attempt to shift the burden of guilt to the dead son of this heartbroken man, Mr. Hubble.
Zalimce ve sakar ataklardan dolayı tessüf ederim suçluluğun yükünü Kalbi kırık Bay Hubble'ın ölmüş ve masum oğlunun üstüne atıyor
- Poor Perdita, she'd be heartbroken.
- Zavallı Perdita çok üzülür.
Then why the heartbroken look?
Ama kederli yüzün aksini söylüyor.
I was heartbroken.
Çok üzüldüm.
You put "from her heartbroken children" on this, and she was single!
Al bakalım, seni dalgın kafalı. Çelenge "Kederli çocukları" yazmışsın, ama kadın hiç evlenmemiş.
Well, I'm just heartbroken.
Çok üzüldüm.
I was heartbroken giving away, hard earned money, whose can secure our happy childhood.
İleride çocukluğumuzu teminat altına almak için bin bir zorlukla kazandığımız paranın gidişini izlemek çok can sıkıcıydı.
- I'm heartbroken.
- Çok üzüldüm.
She will be heartbroken.
Buna çok üzülecek.
I'm heartbroken, because I regard her with pure disinterested affection
Kalbim kırık, çünkü ona sadece saf bir şefkatle bakıyorum.
But I'm heartbroken
Ama çok üzülüyorum
I'll just be heartbroken if my folks have done this.
Bunu yapan ailemse, kalbim kırılır.
I'm just as heartbroken over this tragedy as any of you, but there's plenty of time later to do what has to be done.
Hepiniz kadar bu trajediye bende çok üzülüyorum. Ama yapmanız gerekeni daha sonra yapmak için çok zamanınız olacak.
But I'm heartbroken over it.
Ama kalbim kırıldı.
Count Dracula, her heartbroken lover, vowed revenge.
Kont Dracula, onun kalbi kırık aşığı, intikam için yemin etti.
Are you sad, in love, heartbroken?
Çok üzgünsünüz... Aşık mısınız?
I was heartbroken when you loved Ivan, but I still love you. Why didn't you say something?
- Çocukluğumuzdan beri hep seni sevdim, İvan'ı sevdiğin zaman kalbim kırıIdı ama hâla seni seviyorum!
I'm striking the heartbroken tone, not the time
Ben "Kalp kıran" tonunu çalıyorum, zamanı değil!
The heartbroken tone?
Kalp kıran tonu mu?
And this isn't the heartbroken tone
Ve bu kalp kıran tonu değil!
At Gladbeck, I met a young housewife who was not exactly heartbroken by the death of her old husband.
Gladbeck'te genç bir ev hanımı ile tanıştım, yaşlı kocasının ölümünden dolayı pek de üzgün olduğunu söyleyemem.
Heartbroken, Mr. Drax.
Kalbi kırık, Bay Drax.
I coulïve walked out... and left them heartbroken
Öylece çıktım ve kalplerini kırmadım.
Heartbroken either drunk or not.
İçsemde içmesemde kalbi kırıktım.
I'm the person who has just killed "Golden Finger", and "Heartbroken Sword".
"Altın Parmak" ve "Kırık Kalpli Kılıç"'ı öldüren kişiyim
I'm heartbroken.
Kalbimi kırdı.
Dorothy'll be heartbroken when you tell her.
Bunu söylediğin zaman Dorothy çok üzülecek.
Mom will be heartbroken.
Annem çok üzülecek.
She's heartbroken about this.
Çok üzgün.
heart 404
heartbeat 33
heartless 34
heartbreak 27
hearts 66
hearted 198
heartbreaker 20
heartburn 19
heart rate 87
heart beating 18
heartbeat 33
heartless 34
heartbreak 27
hearts 66
hearted 198
heartbreaker 20
heartburn 19
heart rate 87
heart beating 18