English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Heartedly

Heartedly translate Turkish

58 parallel translation
I love you gaily, happily, high-heartedly.
Seni pervasızca, coşkuyla, tüm kalbimle seviyorum.
You're most heartedly welcomed, my friends.
İçtenlikle hoşgeldiniz, dostlarım.
I invite whole-heartedly.
Sizi orada görmek beni gerçekten mutlu eder.
Kind-heartedly, perceptive, selflessly, lovingly, maternal.
Çok duyarlı, Sevgi dolu, anaç, özverili.
May I say that I whole-heartedly support the Women's League for Better Government?
Şunu söylemek istiyorum ki Daha İyi Bir Yönetim İçin Kadınlar... Birliği'ni tüm kalbimle destekliyorum.
They don't do anything half-heartedly.
Hiçbir şeyi gönülsüz bir şekilde yapmazlar.
That strengthened my feeling that this was a great sponsor and a great product... which I could whole-heartedly endorse on television, and did.
Bu davranış, ürüne ve sponsoruma karşı bağımı daha da kuvvetlendirdi ve bunu televizyonda yansıtabileceğimi düşündüm. Öyle de yaptım.
Pursue her whole-heartedly.
Bütün kalbinle onu izle.
I love seeing you dress like a man Whole heartedly?
bir erkek gibi görüyorum tüm kalbinle mi?
He complied only half-heartedly.
Ulbricht gönülsüzce istenileni yaptı.
Tough luck, asshole. I whole-heartedly yearn.
Kaybol, serseri!
A prayer said whole-heartedly is never refused
Kalple yapılan bir dua asla red edilmez.
We have worked whole-heartedly to finish everything
Her şeyi tamamlamak için tüm kalbimizle çalıştık.
We hate people "whole-heartedly"
Ya sırf nefretten insanın derisini yüzüp diri diri yemek?
Oh, me too, embraced it whole-heartedly, smoking, drinking...
Ben de, onu tüm kalbimle kucakladım, sigara içki...
The unsub truly and full-heartedly believes that Cheryl and Trish are in love with him.
Şüpheli gerçekten ve tüm kalbiyle...
"After several minutes, blushing all over, he began reassuring them, quite simple-heartedly, that it was not a new overcoat at all."
"Birkaç dakika sonra, utançtan kızarmış bir halde, bütün içtenliğiyle, bunun yeni bir palto olmadığına onları ikna etmeye başladı."
Smile number one, when you smile whole-heartedly.
Birincisi, tüm kalbinle gülümsediğin zaman.
Did you agree to this marriage whole heartedly?
Bu evliliği kendi isteğinle mi yapıyorsun?
I can full-heartedly focus on the band now.
Tüm kalbimle grubumu düşünüyorum ben.
We just sincerelyand whole-heartedly trust to her sincere heart.
Tüm kalbimizle kadınlara güvensek yeter.
"... When the light came half-heartedly back.
".. ışıklar isteksiz bir şekilde geri geldiğinde... "
Whole-heartedly.
Tüm kalbimle.
Madam, I am surprised to hear you question the King's policy, which your father and brother whole-heartedly support.
Babanızın ve ağabeyinizin tam destek verdiği Kral'ın politikasını sorgulamanıza çok şaşırdım.
I was so naive to love you whole heartedly and hoping that you'll love me return.
Ben seni çok sevmiştim Bir gün beni seversin diye çok bekledim.
- He performs it true heartedly.
- Gerçek cesaretle onu yerine getirir.
Half-heartedly?
Öylesine konuşuyorsunuz, değil mi?
If you didn't teach them whole-heartedly, We can't enter the final race.
Onları motive etmeseydiniz finale kalamazdık.
This game is not to be played half-heartedly.
Bu oyun isteksizce oynanmamalı.
You even bathe half-heartedly!
Yarım yamalak banyo yapıyorsun!
The people of Azad Nagar whole heartedly welcome the leader.
Azad Nagar halkı liderini canıgönülden karşılıyor.
If you have a doubt unsolved, can you learn something whole-heartedly?
Aklında çözemediğin birşeyler varsa... Birşeyler öğrenemek için bütünüyle hazır olabilirmisin?
Do you want it whole-heartedly?
Bunu yürekten mi istiyorsun?
You haven't loved a woman whole-heartedly.
Sen bir kadını tüm kalbinle hiç sevmedin.
Ifyou die, they would believe whole heartedly
Ölürsen eğer, tüm çabalırın boşa gitmeyecek!
He mustn't expect to get away with fulfilling his future duties as half-heartedly as he did today.
İleride üstleneceği görevlerden bugün yaptığı gibi yarım ağızla tamamlamaktan kurtulamayacağını anlaması lazım.
But any child would be lucky to have you be the mother it loves then hates for a few years, then loves again, then half-heartedly defends to its spouse, then puts in a home.
Ama herhangi bir çocuk, bir kaç yıl seveceği sonra nefret edeceği, sonra yeniden seveceği, sonra yarı gönüllü, yarı gönülsüz eşine karşı savunacağı, ve en sonunda huzur evine yerleştireceği, sana sahip olduğu için çok şanslı olur.
It can't be done half-heartedly.
Herhangi bir şey olmaz.
I'm glad you came back to help and that you reminded me, not to do things half-heartedly.
Geri dönmene çok sevindim. Bana işleri yarım bırakmamamız gerektiğini hatırlattığın için sağ ol. Bunu yapmaya devam etmeliyiz.
That's because you always say it half-heartedly everyday.
Çünkü sen bunu sürekli yarım ağızla söylüyorsun her gün.
Half-heartedly?
Yarım ağızla mı?
I whole heartedly and emphatically deny any and all allegations leveled against me.
Bana karşı yöneltilen tüm suçlamaları samimi ve kesin olarak reddediyorum.
Then half-heartedly make a few jumps forward again.
Sonra isteksizce birkaç ileri zıplama yaptırırsın.
This made Benedict XVI very happy and he talked heartedly to young believers. "
Bu güzel olay 16.Benedict'i çok mutlu etti ve bütün yüreğiyle bu gençlerimize seslendi. "
So basically, during these last few days of college... we want to tell the future generation that, college is a place... where we study the real A B C whole heartedly.
Yani temelde, üniversitede son birkaç gündür gelecek nesile bunu söylemeye çalıştığımız, üniversite tüm kalbimizle, ABC'yi öğrenebileceğimiz en güzel yerdir.
And again, we will do A B C D whole heartedly... so that we get F all day long.
Ve yine, tüm kalbimizle, ABC'yi öğreneceğiz. Bütün gün F'ye kadar gideceğiz.
Jung Woo... To be honest, I... I believe you whole-heartedly...
Ama Jung Woo dürüst olmak gerekirse, sana tüm kalbimle inanıyorum.
I, Siva Reddy pledge that I will serve this government and people whole heartedly and swear to uphold the law.
Ben, Siva Reddy yemin ederim ki bu hükümete hizmet ve insanlara bütün kalbimle ve yasaları korumak için yemin ederim.
( Half-heartedly ) Yay.
Yaşasın.
How could I rejoice half-heartedly?
Bir insan hem az hem de çok nasıl sevinebilir ki?
Who is heartedly I'll confess something
En azından bana.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]