Human sacrifice translate Turkish
222 parallel translation
It's human sacrifice!
Bu resmen insan kurban etmek!
In ancient times the Aryan tribe of the Langobardians made human sacrifice to the god Thor.
Eski çağlarda Ari kabilelerden biri tanrılara memnun... kalmaları için insan kurban ederlerdi.
Human sacrifice has gone out of style.
Kendini feda etmelerin modası geçti artık.
A human sacrifice, but a voluntary one.
Gönüllü birinin kurban edilmesi.
Sounds like a human sacrifice.
İnsan kurban ediliyor gibi.
You have made a human sacrifice - a sacrifice to Odin
Bir insan kurban ettin - Odin'e kurban ettin
In their profound desire to win facor from the deities, the Mayans made human sacrifice the keystone of their religion.
Tanrıların lütfunu kazanmaya yönelik büyük arzuları nedeniyle insan kurban etmek, Mayaların dinlerinin temel taşı olmuştu.
I am a man of faith, Priest, but you must know I have no love for human sacrifice.
Ben inançlı bir insanım Rahip. Ama şunu bilmelisin ki, insan kurban edilmesi hoşuma gitmiyor.
For to their horror and dismay the captain and his crew were present next day as a human sacrifice.
Aslında korku ve dehşetin içine düşmüşlerdi. Kaptan ve tayfaları sonraki günlerde tanrılara kurban olarak sunulacaklardı.
You could serve as a human sacrifice.
İnsan kurban olarak mesela.
Besides we have other candidates for our human sacrifice.
Zaten insan kurban rolü için başka adaylarımız var.
- Human sacrifice.
- İnsan kurbanı.
We can only do that through a human sacrifice.
Bunu da ancak insan kurban ederek yapabiliriz.
- What did you do, human sacrifice?
- Ne yaptınız, İnsan mı kurban ettiniz?
The principle of democratic accountability requires the occasional human sacrifice.
Demokrasi hesap verilebilirliği gerektirir,.. ... bu yüzden zaman zaman bunun için insanlar kurban edilir.
You're talking about human sacrifice now?
Bahsettiğin şey şimdi insan kurbanlar mı?
The human sacrifice theory, huh?
İnsan kurban teorisi, ha?
This morning, President Lockwood urged for an end to human sacrifice.
Bu sabah, Başkan Lockwood, insanlar kurban edilmesin, dedi.
- Human sacrifice, mass hysteria!
- İnsanın kurban edilmesi, çılgınlık!
He's created a cult of lion gods, slavery, human sacrifice.
- Kölelikle ve aslan tanrıya kurban etmekle tehdit ederek.
If he performs a human sacrifice, I'd say he forfeits that right.
Eğer bir insanı kurban ediyorsa, bu hakkı kaybetmiş demektir.
You said in your book that human sacrifice was practiced at one time.
Kitabınızda, insan kurban etmenin bir zamanlar uygulandığını söylüyorsunuz.
It's their first human sacrifice.
Terry ilk kurban.
If you know anything at all about history, you will know that human sacrifice... is as old as Dionin himself. Whose overy death is a re-birth... into a god ever mightier!
Geçmişe dair bir şeyler biliyorsan ayinle insanların kurban edilişini bilirsin Dionan'ın zamanındaki gibi ki her ölüm, her seferinde daha da güçlü bir İlah içinde yeniden doğmaktır!
And you see, only vitginsare really eligible for human sacrifice.
Anlayacağın, insan kurban edilişi için de sadece bakireler uygun.
Thanks to the likes of Lady Sylvia, whose final human sacrifice was herself.
Leydi Sylvia gibilerinin yüzünden son insan kurbanı da kendi oldu.
I'm telling you, Walter was a human sacrifice.
Sana diyorum, Walter onların insan kurbanıydı.
The Klopeks are offering up Walter as a human sacrifice to Beelzebub?
Klopekler Walter'ı Belzebu'ya kurban mı ettiler? Bunu mu diyorsun?
Sometimes I feel like a human sacrifice. I don't know.
Kimi zaman kendimi kurban gibi hissediyorum.
It's a black-magic talisman for a human sacrifice.
Bir kara büyü tılsımı, kurban edilecek insanlar için.
The Waponis believe they need a human sacrifice or the island will sink.
Waponiler adanın sulara gömülmemesi için bir insan kurban etmeleri gerektiğine inanıyorlar.
He said the cornerstone of civilization was human sacrifice.
Dediğine göre medeniyetin yapı taşı insan fedekarlığıymış.
The human sacrifice is about to begin.
İnsan kurban etme töreni başlamak üzere.
Typical museum trick. Promise human sacrifice. Deliver old pots and pans.
Tipik bir müze numarası.İnsan kurban etmeye söz ver, eski çömlek ve tavalar göster.
That's the story about this small town that draws lots every year... and whoever gets chosen becomes a human sacrifice.
Şu her yıl çekiliş yapılan küçük kasabayla ilgili... kazanan kişinin kurban edildiği hikaye.
Today's human sacrifice is yours truly.
Bugün ki insan kurban da ben oluyorum.
And it appears he has already chosen his human sacrifice.
Ve görünüşe bakılırsa kurbanını çoktan seçmiş.
As though it were some kind of human sacrifice.
Bir tür insan kurban etme gibi.
Human sacrifice.
İnsan kurban edeceğiz.
As though it were some kind of human sacrifice.
İnsan kurban etmekmiş gibi.
the greatest expedition of modern times, almost the greatest sacrifice ever made by human man.
Modern çağın en büyük deneyimi. Bir insan tarafından gerçekleştirilen en büyük fedakarlık.
Our human presumption leads us to hope that for this humble sacrifice we might receive a great reward from heaven.
İnsanlar hakkındaki varsayımımız, bizleri bu mütevazi fedakarlığa itiyor ve cennetten büyük bir ödül alacağımızı düşünmeye sevk ediyor.
" But we aren't making all this sacrifice of human effort and lives... ... to return to the kind of a world we had after the last world war.
" Bütün bu çabalar ve yitirilen hayatlar dünya, son savaşlardan sonraki haline geri dönsün diye feda edilmedi.
In exchange, they demanded of their believers the sacrifice of money, jewelry and human life.
Karşılığında, onlara inananlar, para, mücevher ve insan hayatı kurban ediyordu.
You see, no human being will sacrifice his life up to complete emptiness, so if the men who are here, and there are young men among them...
Kul, boşluğu tamamlamak için hayatını feda eder, bu yüzden burada yetişkin erkek olduğu kadar aralarında genç erkekler de vardır...
" the sacrifice was a human being.
" kurban bir insan olurdu.
To put a stop to further useless sacrifice of human life,
İnsanların bundan böyle boş yere ölmesine son vermek için... insanlık adına...
Unfortunately, social progress moves slowly, blocked by those who fear it, but mostly, it's not helped with enough courage or sacrifice by those who call for it as a human right.
İşte o zaman demokratik toplumdan söz edebileceğiz. Ne yazık ki sosyal gelişim çok yavaş olmakta, bundan korkanlar tarafından engellenmektedir ; ama çoğunlukla insan hakları için bağıranların cesaret ya da fedakarlıkları işe yaramamaktadır.
It is my hope that our sacrifice will mean that the human race... will never know this awful mutation. "
Umudum bizim fedakarlığımız sonucunda insanlık, Asla bu korkunç mutasyon ile karşılaşmıyacak. "
The demon and one of his own blood must gather six human beings and emblaze the mark of Satan upon their flesh and sacrifice their mixed human blood in the ceremony of the pentacle at the appointed time.
Bu şeytan ve onun kanından biri olmalıdır... birlikte... altı insanı... ve şeytanın mührü ile kendi etini işaretleyerek... ve... Pentagramı Töreninde karışık kanları... belirlenen yerde... ve doğru zamanda sunarsa.
We are not to indulge the whims of lower beings. This one is willing to sacrifice every drop of human happiness and love he's ever known for another. You are wrong.
Bizler, aşağı varlıkların geçici heveslerini yerine getirmeyiz.
sacrifice 157
sacrifices 19
human 499
humanity 59
humans 251
human resources 22
human nature 24
human trafficking 29
humans and aliens 26
humans like me 35
sacrifices 19
human 499
humanity 59
humans 251
human resources 22
human nature 24
human trafficking 29
humans and aliens 26
humans like me 35