English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm his mom

I'm his mom translate Turkish

316 parallel translation
You know, if I were you, Mom, I'd talk to his teacher
Onunla ne yapacağımızı bilemiyorum.
I was sitting on his knee, as I always did after dinner and Mom came in in a new dress, smelling delicious and announced she was going to the library.
Dizlerinin üzerinde oturuyordum, her yemek sonrası yaptığım gibi ve annem yeni elbisesiyle içeriye girdi, harika kokuyordu kütüphaneye gideceğini söyledi.
I guess every boy feels that way about his mom,
Sanırım her çocuk annesi hakkında böyle düşünür.
I think he's kind of angry inside that his mom is gone.
Sanırım hâlâ annesini yitirmenin öfkesini yaşıyor.
Aw, Mom, I got stuck with the basement when his tax refund came in.
Anne vergi iadesi geldiğinde ben bodrumda sıkışıp kalmıştım.
But Mom said it's wrong to use a guy for his hearse, so can I have one of my own, please?
Ama annem başkalarının cenaze arabasını kullanmanın yanlış olduğunu söyledi. O yüzden bana bir tane alır mısın? Lütfen!
His mom says I'm a bad influence.
Annesi benim kötü bir arkadaş olduğumu söylüyor.
I want to file a complaint against him and his mom... for assault and withholding information.
Joe ile annesi hakkında saldırganlıktan ve bilgileri gizlemekten dolayı şikayetçi olacağım.
Hi, Chris'son, Bill. Uh, I'm his son from his first marriage. My, uh, mom's dead.
Merhaba ben Chris'in oğlu Bill, ben ilk evliliğinden olan oğluyum ve annem öldü.
I'm gonna find your skinny partner Carl and his mom.
Kurabiye çocuğu Carl ve annesine göstereceğim günlerini.
So I called his mom, and...
Bu yüzden annesini aradım...
I guess he's a lot like his mom.
Sanırım annesine çok benziyor.
He's my boy, and I'm his mom.
O benim oğlum, ben senin annenim.
I'm his mom.
, ben annesi oldu.
# I'll do the same in His great name... # #... if you have courage, Mom. #
# O'nun ulu adına aynısını yaparım... # #... eğer cesaretin varsa, Anne. #
I get it now. He's just using Mom to get his green card.
Şimdi anladım, yeşil kart alabilmek için annemizi kullanıyor.
I'll bring him to his mom so he can take a bath.
Hayır, onu evine bırakacağım, annesi ona sıcak bir banyo yaptırsın.
I called my mom back home and 10 hours later, my dad turned up with half a dozen off-duty marines from his platoon to take me back.
Evi, annemi aradım 10 saat sonra babam yanında yarım düzine askerle geldi ve beni eve götürdü.
My mom figured she'd wait to see if I got his genes before she got confessional.
Annem günah çıkarmaya gitmeden önce babamın genlerini alıp almadığımı görmek için beklerdi.
His mom told me to invite friends to my shower but I've only been hanging with her. You're the first girl I've met here under 370 years old.
Annesi, partime arkadaşlarımı davet etmemi söyledi ama onunla çok fazla vakit geçirdim ki burada, 370 yaşın altında tanıştığım ilk kişisin.
So his mom's gone and I know he doesn't want any help... but the Donner Party didn't get any help, and then they ate each other so...
Yani annesi gitti, herhangi bir yardımda istemiyor... ama bağış partisininde bir yardımı olmadı ve zaten kendimiz yiyip bitirdik
That's why I'm spending the day with Hyde and his mom.
Bu yüzden günümü Hyde ve annesi ile geçireceğim.
Ha, ha! I knew it was a turd trick and I opened the door because Mr. Kitty is on his way right now to my Mom's party with the picture!
Bokçuk hilesi olduğunu biliyordum, kapıyı açtım çünkü Bay Kedicik şu anda resimle birlikte annemin partisine gidiyor.
His mom, Ms. Valentine she's one of the alums of the backup schools I'm looking at.
Annesi Bayan Valentine, yedek tercihlerimden birinden mezun.
So after he died, I waited till Mom was out, and got all of his stuff.
O öldükten sonra... Annemin kuaföre gitmesini bekledim. Ve bunları çıkardım.
I thought i'd take something to his mom.
Annesine bir şeyler almalıyım.
I advised him how he could borrow against that old crappy house his mom left him.
Annesinden kalan tapon eski ev karşılığında nasıl borç alabileceğini anlattım.
I'm satan to this kid. That's because i'm in love with his mom.
Sırf annesine aşığım diye bu çocuğun gözünde şeytanım.
I'm the one who found Stan's aborted brother in the trashcan and blackmailed his mom into getting the Gamesphere.
Stan'in kardeşini çöpte ben buldum, oyun küresi için de annesine ben şantaj yaptım.
And I wouldn't be calling you except that he stopped making his child-support payments and my mom can't raise me on just a stripper's salary
Ve bana çocuk destek paralarını ödemeyi kestiği ve annemin striptizci paralarını artırmadığı sürece seni aramayacağım.
One of my mom's boyfriends started beating her and I fucking just picked up a bottle and busted it over his head.
Annemin erkek arkadaşlarından biri onu dövmeye başlamıştı bende bir şişe aldım ve onu kafasında parçaladım.
I shot some footage of him for his mom.
Annesi için bazı görüntülerini çekmek zorundaydım.
His mom had to do a double shift so I'm watching him till she can get here.
Annesi çift vardiya yapıyor, çocuğa ben bakıyorum.
- I'm his mom, Jennifer.
- Ben onun annesi, Jennifer'ım.
I set up a meeting with his mom.
Annesiyle bir görüşme ayarladım.
- With his mom, I think.
- Annesiyle sanırım.
I invited some friends over to jump on him like a trampoline, but his roll of fat sucked up Ryan's shoe and his mom yelled at him when he got home and he beat me up at school the next day!
Trombolin gibi üstünde zıplayalım diye birkaç arkadaşı çağırdım ama yağlı vücudu Ryan'ın ayakkabısını içine aldı ve eve gidince annesi onu azarlamış o da bir sonraki gün okulda beni dövdü.
That is Dave Rygalski, local Christian guitar player that my mom and I met very briefly and innocently at the dance marathon, and that I coincidentally ran across again when I found his ad seeking Christian guitar accompaniment gigs up
Bu Dave Rygalski, yerel Hıristiyan gitarı çalıyor annem ve ben dans maratonunda masum bir şekilde tanıştık ve ben tesadüfen onunla tekrar karşılaştım Hıristiyan gitar çalan birini ararken kilisemizin ilan tahtasında...
I mean, I know his mom is your friend, and I shouldn't have even gotten mixed up in this whole thing if I wasn't prepared to remember that what I do will affect you, and to me it's just a Bowie concert,
Annesinin arkadaşın olduğunu biliyorum. Bunun seni nasıl etkileyeceğini düşünmeden bu işe hiç kalkışmamalıydım.
I'm his mom.
Ben onun annesiyim.
I mean, clearly it's about his mom, but, Christ, he might be injecting heroin into his eyeballs for all I know.
Meselenin annesi olduğu açık, Tanrım, gözyuvarlarına eroin enjekte ediyor olabilir.
- Not at all. I'm sorry I'm a bit late, but I had to stay behind. Because we've got a naughty boy at school and I had to talk to his mom.
- Biraz geciktim ama arkada kalmam gerekti
He tells me his mom died and I guess we both drowned our sorrows in a bottle of cheap wine.
Annesinin öldüğünü anlattı ve sanırım ikimiz de sıkıntılarımızı bir şişe ucuz şaraba boğduk.
- I've met his mom.
Annesiyle tanıştım.
- Yeah, but... - I'm his mom.
- Ben annesiyim, bir saniye konuşabilir miyiz?
I'm Neil's friend, Eric, and this is his Mom.
Ben Neil'in arkadaşı Eric ve bu da annesi.
I met his mom and his best friend, but he's in New York right now.
Annesi ve en iyi arkadaşıyla tanıştım ama o, şu anda New York'ta.
I told my mom I was staying at his place last week, and I wasn't.
Anneme geçen hafta onun evinde kalacağımı söyledim, ama kalmadım.
I didn't see, I just saw that my mom had his hat.
Bakmadım ki. Annem şapkasını takıyordu sadece.
I'm just watchin'him for a couple hours... while his mom's at a job interview.
Ona sadece bir iki saatliğine bakacağım... annesi iş görüşmesindeyken.
I think he just misses his mom.
Sanırım sadece annesini özlüyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]