English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm leaving

I'm leaving translate Turkish

13,262 parallel translation
I'm leaving for work.
Ben işe gidiyorum.
I'm leaving, then.
Ben gidiyorum, o zaman.
I'm leaving Malibu.
Malibu'dan gidiyorum.
I'm leaving.
Ben gidiyorum.
I'm leaving.
Gidiyorum.
I will contact the General Assembly, tell them there is a threat and we are leaving immediately.
- Genel Kurul'la iletişime geçip onlara tehlikeli bir durum olduğunu ve acilen ayrıldığımızı söyleyeceğim.
I have a business trip to the Caymans. My plane is leaving today.
Cayman adalarına iş gezisine gidiyordum, uçağım bugün.
I'm leaving the orchestra.
Orkestradan ayrılıyorum.
Huh. Well... I might be losing my mind, but thank you, and you are not leaving here without pouring yourself a thank you drink.
Aklımı kaybediyor olmalıyım sağ ol ama bir teşekkür içeceği içmeden gidemezsin.
- I was like I'm leaving.
- Bingo!
I'm leaving.
Ayrılıyorum.
I'm leaving to watch the football game.
Futbol maçını izlemeye gidiyorum.
- I'm leaving, I'm getting Mateo.
- Ben çıkıyorum. Mateo'yu alacağım.
Well, if I'm such wonderful surprise, why should I sneak out of your room like a peasant leaving his master's dacha?
Bu kadar güzel bir sürprizsem neden sahibinin evinden kaçan bir köylü gibi gizlice gidiyorum?
Him and Kate were together, I was on my own, so I started leaving clues.
O, Kate'le birlikteydi, ben tek başımaydım o yüzden ipuçları bırakmaya başladım.
I'm not leaving without my mom! You've got to find her!
Gidip onu bulmak zorundasınız!
I'm not leaving!
Gitmiyorum!
I'm not leaving without her!
Onsuz bir yere gitmiyorum!
I-I... I'm... I'm leaving you another message.
Sana bir mesaj daha bırakıyorum.
I'm not leaving without all of our team.
Takımımız olmadan bir yere gitmiyorum.
I'm not leaving Berk defenseless again.
Bir daha Berk'i savunmasız bırakmayacağım.
The first time we met, I was leaving the Academy and she was sitting on the steps, flaunting said ankles.
İlk tanıştığımız an Akademi'den ayrılıyordum ve o merdivenlere oturmuş bileklerini gösteriyordu.
For everything, I'm sorry for leaving... I'm sorry for not cowboying up sooner.
Her şey için, terk ettiğim için... cesaretimi daha erken toplayamadığım için.
So, I will leave your porch, but I am not leaving new English.
Sunduruğundan ayrılacağım, fakat yeni İngilizce terk etmeyeceğim.
I'm leaving right now.
Hemen çıkıyorum şimdi.
I'm unpacking and leaving.
Eşyalarımı toplayıp gidiyorum.
I'm not leaving until I know Rosa's okay.
Rosa'nın iyi olduğuna emin olmadan gitmem.
I'm leaving for that cooking retreat thing I told you about.
Sana anlattığım aşçılık inzivası için gidiyorum.
I'm leaving tomorrow, so i just wanted to come say goodbye.
Yarın gidiyorum o nedenle sana gelip hoşça kal demek istedim.
Call it rent, call it what you like, but I am not leaving London.
Kira deyin, istediğiniz gibi deyin, fakat Londra'dan ayrılmayacağım.
I wasn't there at the beginning of the story, but you can bet your bottom dollar I'm not leaving before the end.
Hikayenin başında orada değildim, Ancak alt dolana yatırdım, sonuna kadar ayrılmayacağım.
I'm not leaving.
Gitmiyorum.
Yes, Lise, I'm leaving now.
Evet Lise, geliyorum.
I'm leaving with my kids!
Çocuklarımla gideceğim!
- I'm leaving.
- Ben gidiyorum.
I appreciate you leaving my name out of your testimony.
İfadende adımı vermediğin için minnettarım.
I'm not leaving you.
Seni bırakmayacağım.
I'm leaving you this phone because I think it might be of use.
Telefonu sana bırakıyorum çünkü işe yarayabilir diye düşünüyorum.
I'm leaving right now.
Ben şimdi gidiyorum.
And then... then I'm leaving.
Ve sonra... o zaman ayrılıyorum.
And he didn't like leaving me with babysitters, so I've spent a lot of time on-site, and a lot of time around young men like you.
Ve beni bakıcılarla bırakmaktan hoşlanmazdı. bu sayede şantiyede, çok zaman harcadım. Genç erkeklerin arasında epey vakit geçirdim.
I can't believe I'm leaving today.
Bugün gideceğime inanamıyorum.
I ain't fighting, and I ain't leaving neither.
- Ne savaşırım, ne de giderim.
Oh, here, this is a disguise I made for you for leaving the country or whatever.
Ülkeden ayrılırken kılık değiştirmen için aldığım kıyafetler.
I'm leaving earth forever, but I will not be alone.
Dünyadan ebediyen ayrılıyorum fakat yalnız olmayacağım.
- I need you to get ready, we're leaving.
Hazır olman için sana ihtiyacım var, gidiyoruz.
I'm not leaving myself completely defenseless.
Kendimi tamamen savunmasız bırakamam.
I'm done leaving my son's life in other people's hands.
Oğlumu başkalarına emanet etmeyi bıraktım.
I'm leaving in five minutes.
Beş dakikaya gidiyorum.
I'm not leaving, this is a crime scene.
Bir yere gitmiyorum. Burası suç mahalli.
All right, Woolter and Jesse are back, so I'm leaving now.
Woolter'la Jesse geldi, ben kaçıyorum. Görüşürüz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]