I'm like that translate Turkish
22,480 parallel translation
Yeah, I'm not sure she has moments like that.
Tabi, öyle anları olduğunu sanmıyorum.
Um, it was a big surprise, and I didn't mention it sooner because the doctor said there was still a chance that I could miscarry, but now it looks like I'm doing really well, so...
Çok büyük sürpriz oldu ve daha önce söylemedim çünkü doktor düşük yapma ihtimalim olduğunu söylemişti. Ama görünüşe göre gayet iyi gidiyorum.
I'll go, but you know they don't like me. " If you're really wanting to know what's going on in that house, There are two people you can ask, and i'm neither of them.
Ev konusunda neler olduğunu gerçekten bilmek istiyorsan bunu sorabileceğin iki kişi var ve ben onlardan biri değilim.
I mean, I wouldn't want my wife walking around like that.
Karımın etrafta öyle dolaşmasını istemezdim şahsen.
But i would like to point out here that when i took rusty in, You didn't interview my division.
Ama dikkatini çekerim, ben Rusty'i aldığım zaman şubemdeki insanlarla konuşmadın.
Yeah, I was supposed to be paid for all episodes produced, but the network brought me in this morning and fired me because Chris died, like that's my fault. Wait, wait.
Evet, çekilen her bölüm için para alacaktım güya ama bu sabah yayın kurumundan çağırdılar ve Chris öldüğü için beni işten attılar sanki bu benim suçummuş gibi.
I feel like I'd get in trouble for something like that.
Böyle bir şeyi ben yapsaydım başım büyük derde girerdi.
I'm gonna check the cervical length just because of the cramping, but I am confident that this is just what a healthy baby feels like.
Kasılmalarla ilgili olarak rahim boyunu kontrol edeceğim ama bence bu bebek gerçekten çok sağlıklı.
One day, I'm gonna put a barrel next to my bed and just run a line straight into my mouth like a straw, and I'm just gonna suck on that until I pass out.
Bir gün yatagimin yanina bir varil koyacagim ve direkt agzima sokacagim bir pipet gibi ve sonra da bayilana kadar içecegim.
I shall prove to them that, truly, Hell hath no fury like this woman scorned.
Onlara açık seçik kanıtlayacağım ki, hiç kimse, aşkta geri çevrilmiş bir kadından daha tehlikeli olamaz.
Well, it doesn't ring a bell, but I wouldn't recognize him looking like that.
Tanıdık gelmedi, ama onu bu şekilde tanıyamazdım.
I shall file them like the natural man that I am.
Bunları doğal bir adam gibi dolduracağım.
She... she didn't like anyone that I liked.
Benim hoşlandığım kimseden hoşlanmadı.
I'm worried... about that Kelly Wagner takedown. I-I feel like... I wasn't completely in control.
Endişelendim Kelly Wagner'in olayında.
How the hell did you think I'd react - after something like that?
- Bunu yaptıktan sonra nasıl davranacağımı sanıyordun ki?
And I'm not gonna cause trouble with a guy like that for someone I've never even met, so if he wants me to switch for a few hours, I'm switching.
Hiç tanımadığım biri için öyle bir adamla başımı belaya sokamam birkaç saat değişmemi isterse, değişirim.
So, you can sign that deal or not, but I'm not gonna spend another second dealing with a parasite like you.
Anlaşmayı ister imzala ister imzalama ama senin gibi bir parazitle bir saniye daha harcamayacağım.
And like a lot of players back then, I thought it would last forever, but I realize now that it doesn't and I'm a much better man for it.
Ve o zamanlar ki birçok oyuncu gibi paranın sonsuza kadar kalacağını düşündüm ama sonra farkettim ki kalmıyor ben de daha iyi bir adam oldum.
- I'm, like, 70 % sure that's not how you spell "party" or "time."
Parti ve zamanın nasıl yazıldığını bilmediğinden yüzde 70 eminim.
- Okay, I just thought, like, "hey, who wants to wear a shirt that's spelled correctly," you know?
Ben düşündüm ki, "Doğru yazılmış bir tişörtü kimse giymek istemez." anladın mı?
- And to Charlie for having friends that I don't have to pretend to like. - Yep.
Seviyormuş gibi yapmak zorunda kalmadığım dostlar için, Charlie'ye.
- I mean,'cause, like, girl COD... Like, I'm gonna cage it hard, so I just want to make sure that, like, it's cool.
Demek istediğim onu kafese sert koyacağım o yüzden, sadece sorun olmasın istiyorum.
I put all this pressure on myself because I just assume that other people expect me to be more or to want more'cause I'm, like, an assistant who's a homebody, but I love it!
Bütün sorumluluğu üzerime alıyorum çünkü ben bir ev kuşu olduğumdan benim dışımdaki diğer insanların daha çok şey istediklerini varsayıyorum.
But I haven't yet, so you don't have to look at me like that.
Fakat daha konuşamadım. O yüzden bana öyle bakıp durma.
Because it looks like you're trying to hire someone to dismantle a system that I spent years... that we spent years trying to build.
Kurmak için yıllarımı harcadığım sistemi bozacak birini tutuyorsun gibi görünüyor. Yıllarımızı harcadığımız sistemi.
I mean, I had, like, friends that turned into boyfriends.
Arkadaşlarım zamanla erkek arkadaşım oldular.
Sweetie, I know you think jokes like that are funny, but do you really think you could handle making out with both of us?
Tatlım, böyle şakaların komik olduğunu sanıyorsun ama ikimizle de yiyişmenin üstesinden gelebilir misin?
I want you to know that I like you both a lot.
İkinizden de gerçekten hoşlandım.
I looked at him and I thought, why can't I try to be like that?
Ona baktım ve dedim ki, Neden onun gibi olmayı denemiyorum?
I couldn't work anymore, at the job that I loved... and, maybe I... felt like I needed to prove to myself that I was... still a man.
Artık sevdiğim işte çalışamıyordum... ve sanırım ben hala bir erkek olduğumu kendime kanıtlamam gerektiğini hissettim.
But if you feel like giving your old man another chance and watching some blokes punch the living shite out of each other, I will be bang up for that!
Ama bu yaşlı adama bir şans vermek ve birkaç herifçioğlunun yumruklaşıp birbirini bok çuvalına çevirdiğini izlemek istersen, yardıralım!
I'm so, so sorry that you had to go through something like this.
Başına böyle bir şey geldiği için çok, çok üzgünüm.
[Tommy] You forget, I grew up with guys like that in my living room. All right?
Boşver sene, ben böyle bir adamla birlikte büyüdüm, tamam mı?
I don't know you like that, man.
Olmaz, adamım. Nereye istersen koy, dostum.
I'm no good at normal life, but when I'm in the ocean and drinking wine or spending time with a beautiful stranger that's when I, uh, truly feel like myself.
Normal hayatta hiç iyi değilim, ama okyanusta ve şarap içerken veya güzel bir yabancıyla zaman geçirirken kendim gibi hissediyorum.
What happened with Hanna, it was like this-this wound that I'd worked so hard to heal....
Hanna'yla olanlar, şey gibiydi iyileştirmeye çalıştığım yaranın....
No, I put it by this tree because it looked like one of those trees that those-those little men would live in.
Hayır, bu ağacın yanına bırakmıştım çünkü içinde küçük adamların yaşadığı o ağaçlara benziyordu.
For future reference I usually talk like that when I'm nervous and when I'm waiting for somebody to make the first move.
Bilgin olsun diye diyorum endişeli olduğumda öyle konuşurum veya birilerinin ilk adımı atmasını beklediğimde.
God, when she panics like that, I can't even think.
Tanrım, böyle paniklediğinde, düşünemiyorum bile.
But after what happened to Ali I started thinking that we're like this crazy, dysfunctional family. But we work together.
Ali'nin başına gelenlerden sonra bizim şu çılgın... düzeni bozuk aile gibi olduğumuzu düşünmeye başladım ama ayaktayız.
I'm just so sorry that I worried everybody by disappearing like that.
Böylece kaybolup.. .. herkesi endişelendirdiğim için üzgünüm.
I know, I'm just so sorry I worried everybody by disappearing like that.
.. Böylece kaybolup herkesi endişelendirdiğim için üzgünüm.
I think she made a lot of people feel like that.
Sanırım pek çok kişiye bunu hissettirmiştir.
That's like saying you think I'm guilty.
Suçlu olduğumu söyler gibisiniz. Öyle mi?
I didn't mean to drop a bomb on you like that, it's just, I've exhausted all my normal avenues, and you're the only person left who won't think I'm crazy.
Öyle bir anda söylemek istemezdim ama denemediğim yol kalmadı ve bana deli gözüyle bakmayacak tek kişi de sizsiniz.
I have to treat every single clue like it's the one that's gonna lead us to them.
Her bir küçük ipucuna .. bizi onlara ulaştıracak gözüyle bakmalıyım.
I would like to see him. I'm afraid that's not possible at the moment.
Üzgünüm, şu anda mümkün değil.
All i'm saying is, An animal gets slaughtered like that...
Tek diyeceğim bir hayvan böyle bir şekilde öldürülüyor...
- Yeah, as I was saying about myself, ever since the funeral, that voice has been slowly subsiding. - It's like she's constant... It is my hope that the final nail in that tree house will be the final nail in the coffin that is my father's influence.
Umudum o ağaç evine çakacağım son çivinin, babamın üstümdeki etkisinin tabutuna çakacağım son çivi olması yönünde.
I'm aware. Now what we'd like to do is to take that shamanic life and transfer it to Bonnie.
- Biz bu son şaman canını almayı ve Bonnie'ye aktarmayı istiyoruz.
Well, think of it like this, if you didn't, I probably would've had my throat ripped out, so there's that.
Ama başka bir açıdan bakarsak, eğer sen gelmeseydin muhtemelen boğazım kesilmiş olacaktı.
i'm like 494
i'm like a 18
i'm like you 65
like that 1389
like that one 32
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
i'm like a 18
i'm like you 65
like that 1389
like that one 32
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161