English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Like that one

Like that one translate Turkish

7,378 parallel translation
Whenever I got into the pit against a beast like that one, the crowd saw me, all skin and bone back then, then they saw a pile of angry muscles ready to murder me.
Çukurda ne zaman böyle hayvan gibi bir adamla karşılaşsam seyirci benim o zamanlardaki deri-kemik halimi görürdü. Sonra da beni öldürmeye hazır, öfkeli kas yığınını görürlerdi.
Yes, whenever I saw a beast like that one standing across from me making his beast faces, I knew I could rest easy.
Evet, ne zaman karşımda bana hayvan gibi yüz ifadeleri yapan böyle bir hayvan görsem rahat bir dövüş olacağını bilirdim.
- She doesn't like that one.
- Hoşlanmadı herhalde?
I don't even like that one when straight people use it.
Bunu hetero insanlar kullandığında bile sevmem.
If you feel like there's no one else on this planet that you can talk to, I'll be here.
Eğer bu gezegende konuşabileceğiniz, kimse kalmamış gibi hissederseniz, ben orada olacağım.
Looks here like I'm the one that needs to be apologizing to you!
Senden özür dilemesi gereken benmişim gibi görünüyor!
Well, you have a brown fleck in your right iris that looks like a Formula One race car.
Sağ irisinde Formula Bir yarış arabasına benzeyen kahverengi bir leke var.
You're like one of those elephant seal pups that steals the milk from two mothers!
İki anneden birden süt çalan deniz fili yavrusu gibisin!
It's not like an ionic bond that we talked about where one of the elements gives up an electron to the other one in order to satisfy that valence ring of eight.
İyonik bağ gibi değildir. Konuştuğumuz gibi, sekizli değer halkasını karşılamak için bir elementten diğerini elektron verilir.
I was the only one that could get him to debase himself like that.
Yalnızca ben onu bu şekilde alçaltabilecek kişiydim.
And before that, he was a jolly fellow, like this one.
Öncesinde çok neşeli bir çocuktu. Bunun gibi.
If you're gonna start a four-on-one like that, you better pick up some moves'cause that was pathetic.
Eğer bir daha bunun gibi 4'e karşı 1 başlatacaksan birkaç hareket öğrensen iyi olur. Çünkü az önceki acınasıydı.
It was like a will that we drew up to help us determine who would get each one of our shares in the very likely event of our untimely deaths, that's right.
Tıpkı bir vasiyet gibi beklenmedik bir ölüm yaşanması durumunda hisselerimizi kimin alabileceğini anlamamıza yardım etmesi için hazırlamıştık.
No one looking for a fugitive would knock like that.
- Kaçak birini arayan kimse öyle kapı çalmaz.
Often one person in the group feels... like they need to save the others from a threat or an emotion that he or she believes is dangerous.
Gruptaki birinin diğerlerini tehdit ve tehlikeli olduğunu düşündüğü duygulardan kurtarması gerektiğini düşünmesi gibi bir şey.
That one smells like piss.
Orası bok gibi kokuyor.
It also says that "the saving of one life is like the saving of all mankind."
Aynı zamanda "Birinin hayatını kurtarmak... "... tüm insanlığı kurtarmak gibidir. " de der.
There was one here that looked like a tree house -
Şurasında ağaç eve benzeyen bir dövme vardı.
I keep thinking if I could just turn you, one hacker at a time, nothing like that will ever happen again.
Sonra da, sadece bir hacker'ı bile döndürürsem, bir daha asla böyle bir şey olmamasını sağlarım.
Ace tries to tell me that, like, he's not in a sexual place right now, but one more day of radio silence and he will be knocking at our front door, naked.
Ace şu an bana cinsel açıdan hazır olmadığını söylemeye çalışıyor ama birkaç gün sakinlikten sonra çıplak bir şekilde kapımızı çalacak.
I think we're gonna start calling it the Feast Coast, and that's because, for the first time, it looks like there's not one incident, but multiple pockets of sharknadoes developing and that cities up and down the eastern seaboard
I, yapacağız bunu bayram sahil çağıran başlatmak düşünüyorum Ve bu, ilk kez olarak, çünkü bu Bir olay orada değil gibi görünüyor
That was, like, 15 different insulting metaphors all mashed up into one incredibly nasty sentence.
Hakaret içeren 15 benzetmeyi tek iğrenç cümlede toplamayı başardın be.
That is one of the things that I like most about you, is your concern for others.
Senin sevdiğim özelliklerinden biri de bu, başkalarına önem vermen.
But you're the one who said that it should feel like we're all just in someone's garage.
Ama sen hislerinle garajda şarkı söylen birisin.
I'll switch Leslie's poster out for a new one, and just like that, [Whooshes] We're gone.
Sonra şıp diye ortadan kaybolacağız.
I never met no one like that.
Hayatımda hiç öyle birini tanımamıştım.
I have a dream, Gail that one day I will awaken with a baby just like you underneath me.
Benim bir rüyam var Gail. Bir gün altımda tıpkı senin gibi bir bebekle uyanacağım.
Everett, I'd like to believe you're telling the truth, but one thing I've learned over the years is, you don't really do that.
Everett, gerçeği söylediğine inanmak istiyorum, ama yıllarca öğrendiğim birşey var ki, sen gerçekten vurmadın.
Do you think the fact that you treated my mother like one of your bar groupies makes it better?
Anneme, bardaki hayranlarından birisiymiş gibi davranmanın durumu daha iyi bir hale getirdiğini mi düşünüyorsun?
When you find your soul mate, it's like this radar that goes, " Ping, that's the one.
Ruh eşini bulduğunda sanki bir radar böyle ötüyormuş gibi "İşte ruh eşin.",
Now, I'm just getting this on film so that, like, it's documented, but you only put one lime in this, and I asked for two.
Bunu videoya çekiyorum ki belgeleyebilelim ama sadece tek limon koydun. Ve ben 2 limonlu istemiştim. Ona limon ver adamım.
Apparently, one of your associates would like to make a comment on that issue.
Görünüşe göre iş arkadaşlarınızdan biri bu konuda yorum yapmak istiyor.
I don't wanna sound like one of those crazy old mothers that does nothing but hound her son for grandkids.
Oğlunu sürekli çocuk yapması için sıkıştıran manyak ve yaşlı anneler gibi konuşmak istemiyorum ama.
You mean like the one that killed the dinosaurs?
- Dinozorları öldüren gibi mi demek istiyorsun?
Maybe not, but your fence was defaced with paint that washes off... one like this.
Belki öyledir ama çitlerinize bunun gibi yıkayınca çıkan boyayla zarar verildi.
I need head shots that show range, specifically, a fine composite head shot like this flawless one of Tony Danza that I borrowed from my dry cleaners.
Özellikle, kuru yıkamacımdan aldığım bu kusursuz Tony Danza'yla hoş bir alaşımı.
That's like asking me which one of my children's placentas was the most delicious.
Hangi çocuğumun plasentasının daha lezzetli olduğunu sormak gibi.
I know that Klaus can be infuriating, treacherous even, but there is no one better to have by your side against someone like Dahlia.
Klaus insanı bazen çileden çıkarır, bilirim. Hatta kalleşlik de yapabilir. Ancak Dahlia gibi birisine karşı yanında tutabileceğin en iyi kişi o.
Right now, she is like me, limited to one year of life in a century, but she wants to be free of that restriction, to gain true immortality, and that is why she will come here, drawn by your daughter
An itibariyle konum olarak benimle aynı bir asır boyunca yalnızca bir yıl hayatta kalıyor. Gerçek ölümsüzlüğe sahip olabilmek adına bu kısıtlamadan kurtulmak istiyor. Bu sebeple kızının güçlerini kendine almak için buraya gelecek.
- But first, there was one thing that I would... I would like to do.
Ama önce yapmak istediğim bir şey var.
Just like the one that paul thought was following him.
Tıpkı Paul'ün onu takip ettiğini düşündüğü araba gibi.
You can't dump me in one sentence then say something like that in the next.
Önce beni tek cümlede terk edip.. .. sonra böyle şeyler söyleyemezsin.
A small cub that grows up to be like one of the big cats.
Büyüyünce büyük kedilerden birisi olabilecek bir yavru gibi.
Yeah, that's, like, the one thing that's important in this world.
Evet, dünyadaki tek önemli şey falan bu şu an.
Tom figured he was a lot like Murrel, so it was only natural that he'd be the one to find the treasure.
Tom, Murrel'a çok benzediğini farketti yani hazineyi bulanın o olması oldukça doğal olurdu.
No-one could make a noise like that for more than a few minutes without ruining their normal voice, let alone an 11-year-old girl. Joe can go on for hours.
11 yaşındaki bir kız şöyle dursun kimse kendi sesini bozmadan birkaç dakikadan fazla böyle bir ses çıkaramaz fakat Joe saatlerce konuşabilir.
( man ) Ain't no one like that. Why you asking?
Neden soruyorsun?
I'm not the one that looks like they've been through the grinder.
Öğütücüden geçmiş gibi duran ben değilim.
Treated me like that'cause I was one.
Bana öyle davrandılar çünkü öyle biriydim.
My cleaning lady has one like that.
Temizlikçi kadın da aynısını giyiyor. Hiç de değil, gayet iyi.
all of whom dare to dream they might one day live like a king or a queen in a palace that will seduce your eyes and steal your heart, and that one day when we are all gone... they will write stories about this place of wonder.
Hayal etmeye kalkışanların hepsi bir gün, gözlerini alacak, kalbinizi çalacak bir sarayda bir kral ya da bir kraliçe gibi yaşayabilir ve yine bir gün, hepimiz öldüğümüzde bu harikalar diyarı hakkında hikayeler yazılacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]