English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm looking at you

I'm looking at you translate Turkish

1,504 parallel translation
So I'm looking at you for five murders.
Yani 5 cinayetten dolayı karşımdasın.
You know, that's what often I'm looking at people, and they're so incredibly beautiful.
Sık sık insanları seyrederim, müthiş güzel insanlar.
I'm starting to think you enjoy looking at this stuff.
Böyle şeylere bakmaktan zevk aldığını düşünmeye başlıyorum.
And I think it's the first time since you lost Trudy that you're actually looking forward to something.
Bu senin atılımın. Bence bu ilk kez oluyor Trudy'nin ölümünden beri Sen aslında
Otherwise, you're looking at obstruction of justice, aiding and abetting, and I'm surewe can find a few other charges to make it worth the money you're paying your lawyer.
Yoksa, adaleti engellemek, yardım ve yataklık, suça iştirak etmekle suçlanacaksınız ve eminim avukatınıza ödediğiniz paraya değecek başka suçlamalar da bulabiliriz.
I'm looking at you now.
Şu an bakıyorum.
I'm looking at you... but I see your mother.
Sana bakıyorum.. Ama anneni görüyorum.
I'm just looking at you.
Sadece bakıyorum.
I was, uh, at the inn looking for you earlier.
Seni otelde aradım.
I'm looking at you!
Bakıyorum!
- Are you checking Larry's work, Charlie? - I'm just looking- - just taking a look at it.
- Sadece bakıyorum- - göz atıyorum.
Let me show you guys what I'm looking at here.
Evet, size ne ile uğraştığımı anlataym.
I been looking at all the pictures from the party, trying to find a match to the hair that you found in the car.
Partideki fotoğrafları inceleyip arabada bulduğuna benzer saçları olan birini aradım.
Kevin, I'm looking at you.
Kevin, sana bakıyorum.
I'm looking at you, I see that fear.
Sana bakıyorum ve, o korkuyu görüyorum.
You're looking at me like I'm in trouble and you're a teacher.
Sanki oğretmenmişsin de başım dertteymiş gibi bakıyorsun ama.
I'm looking at you very calmly and I'm telling you that you have to go now. But what about you?
- Çok sakince sana bakıyorum ve hemen gitmen gerektiğini söylüyorum.
You think I was looking at your thighs?
Kalçalarına baktığımı mı düşünüyorsun?
I got you that leather bracelet that you were looking at.
Sana baktığın o deri bilekliği aldım.
I'm just saying, if you'd seen the way he and this milo guy were looking at each other... oh, wow, they looked at each other.How incriminating.
Sadece söylüyorum, eğer onun ve Milo denen adamın birbirlerine bakışlarını görseydin... Vay canına, birbirlerine baktılar demek. Çok suçlayıcı.
No, I'm looking at the nightstand, and all I see are a few stray hairs and this sports blooper dvd you thought would cheer me up.
Hayır, bakıyorum burada sadece bir avuç saç var. Ve de beni neşelendireceğini düşündüğün spor karşılaşmalarının DVD'si.
You know, I expected to meet a guy that was racked with rmmorse, and instead, i'm looking across the table at this...
Açıkçası ben, pişmanlık dolu birini bekliyordum, ama aksine, masada oturan başka bir...
You're looking at the documentation of a stakeout that James and I were on as partners seven years ago.
Bu dosya James'le ekip arkadaşı olarak katıldığımız yedi yıl önceki bir gözetim görevine ait.
Maybe you can help me, i was looking at my map Ok, do you know if this is north?
Belki bana yardım edebilirsin, haritama baktım da kuzey burası mı, biliyor musun?
hey, it's me, i'm looking right at you.
Hey benim tam karşıdayım
I'm looking right at you.
Sana bakıyorum şu an.
When I saw you looking at it, I thought I did it wrong.
Baktığını görünce yanlış bir şey yaptığımı düşünmüştüm.
Tell you what, maybe if I pretend to go to the toilet, you guys see if they're looking at me.
Bak ne diyeceğim, tuvalete gidermiş gibi yapacağım, siz de beni kesip kesmediklerine bakın.
I'm looking at you.
Şu an sana bakıyorum.
- Uh, no you're not, because I'm looking at him right now.
- Ah, hayır değilsin,... çünkü ben şu an ona bakıyorum.
I was thinking about the last time you were here, looking out this window at this incredible city and saying... "It's all steel."
Geçen gelişinde bu pencereden bu muhteşem şehre bakarak, "hepsi çelikten", diye düşündüğümü hatırladım.
And I'm Looking At One Of You Holding A Company Gun.
Elinde şirketin verdiği bir silahı tutarken çizilmiş resmine bakıyorum.
Miles, you go first, I'm still looking at the menu
Miles, önce sen. Ben hala menüye bakıyorum.
So, have you gotdeny I aa who we're looking at for this? I mean...
Nasıl birini arıyoruz bir fikrin var mı?
I'd introduce you to the men, but you're looking at the complete company.
Seni diğer askerlerle tanıştırırdım ama bütün ekip bu kadar.
Well, you know, I'm looking at several places.
Şey... bir kaç yere bakıyorum.
Just once, can I come home and catch you looking at porn like a normal guy?
Bir kez olsun eve geldiğimde her normal erkek gibi seni de porno izlerken yakalasam olmaz mı?
Yeah, and so, I began by studying the case, looking at all the connections between all the players, trying to analyze the decisions you made, based on the facts you had at the time.
Ben de olayı araştırmakla başladım bütün oyuncular arasındaki bağlantılara baktım olay esnasındaki hakikatlerine dayanarak olay öncesindeki kararlarını çözümlemeye çalıştım.
Corey, I understand that you're looking at a year.
Corey, anladığım kadarıyla bir yıl yatacaksın.
I--looking at you, I... I'm not sure how your story ends.
İnsan sana bakınca hikayenin nasıl biteceğini hiç bilemiyor.
You keep looking at me like that and I'll blind ya.
Öyle bakmaya devam edersen gözünü oyarım.
Do you think I'm going to spend the rest of my life looking at rotting, dying people?
Hayatımın geri kalanını çürüyerek mi geçireceğimi sanıyorsunuz?
Was I looking at you?
Sana mı bakıyordum?
I'm looking at you, jousting team!
Bu doğru, sizden bahsediyorum, mızrak dövüşü takımı!
I got a message down at the office that you were looking for a contractor?
İşte mesaj aldım. Tamiratçı mı arıyorsun?
I'm looking at you because I like you, Charlie.
Senden hoşlandığım için sana bakıyorum, Charlie.
While you look around in cyberspace I need to be looking around at my new job that you, clever friend, are going to get me.
Sen siber alemde bakınırken benim yeni işe girmem gerekiyor bunu yapacak sensin, akıllı arkadaşım, ve beni işe aldıracaksın.
No, I was hoping you were still at CID. I'm looking for a friendly face.
Hayır, hala C.I.D.'de çalışıyorsun diye umuyordum. * Bir dost eline ihtiyacım var.
I'm looking at one and you're looking at the other one.
Şu an onlardan birine bakıyorum ve sende diğerine bakıyorsun.
Also, you look out the window all the time, like I do, only you're looking at the world, you know.
Benim gibi sürekli pencereden dışarı bakıyorsun. Tek farkımız sen dünyaya bakıyorsun.
I'm only looking at you.
Ben ise yalnız sana bakıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]