I'm paying translate Turkish
2,818 parallel translation
Give that girl double what I'm paying her now.
Kıza şu an verdiğim paranın iki katını verin.
I'm just paying you back for setting me free, Edward.
Beni özgür kıldığın için borcumu geri ödüyorum, Edward.
According to our contract I'm paying back 3 times your deposit.
Aramızdaki sözleşmeye uygun olarak... depozitonuzu üç katıyla geri ödüyorum.
I'm paying for this movie do what I said.
Bu filmi ben finanse ediyorum. Ne diyorsam onu yap!
I'm not paying you to have an awesome time.
İyi zaman geçiresin diye ödeme yapmıyorum.
I tried and I'm still paying the price.
Ben denedim ama hâlâ bunun bedelini ödüyorum.
How come if Matthews hates you, I'm always the one paying the price?
Matthews'in nefret ettiği senken neden bedel ödeyen hep ben oluyorum?
How come if Matthews hates you, I'm always the one paying the price?
Matthews'in nefret ettiği senken neden bedel ödeyen hep ben oluyorum?
I'm paying you for your energy and your passion.
Sana enerjin ve tutkun için para ödüyorum.
If you want the money that I owe you, you're going to have to come here and take it from me, because I am not paying.
Borcum olan parayı almak istiyorsanız buraya gelip benden bizzat almanız gerek. Çünkü ödeme yapmayacağım.
I'm not paying you to talk, okay?
Sana konuşman için para ödemiyorum, tamam mı?
In case you've forgotten, I'm paying you an awful lot of money to be here tonight, so if people want to talk about Ant and Dec, you talk about Ant and Dec.
Hatırlatayım dedim, sana bugün burada bulunman için çuval dolusu para sayıyorum, eğer insanlar Ant ve Dec'i konuşmak isterlerse, konuşacaksın.
No, I'm still paying him, you know. Well, yeah, but we'll get it back.
- Evet, ikimizin parası sayılır.
I'm not wild about James paying ransom, but we need him working with us to find his daughter.
James'in fidyeyi ödemesi umurumda değil ama kızını bulmamızda bize yardım etmesine ihtiyacımız var.
No, le- - there is no way that I am paying her.
Kapatmalıyım. - Hayır, Leo- - Ona para ödememe imkân yok.
Maybe I should be paying you.
Belki de ödemeyi ben yapmalıyım.
Okay, lam so, so sorry... that this whole experience that I am paying you for... has been difficult for you.
Pekâlâ, parasını verip de yaşattığım bu deneyim sana ağır geldiği için özür dilerim.
Yeah, I'm not paying rent anymore.
Evet, artık kira ödemiyorum.
And if they're not paying, I'm walking.
Para ödemiyorlarsa, ben yokum.
Look at me. For what I'm paying, I should own you for the day.
- Sana verdiğim parayla, bana tüm gün bakmalısın.
I'm paying my respects.
Saygı gösteriyorum.
Yeah, I'm paying for it there, relax.
Ödeyeceğim tabii, rahat ol.
Now I get it. I've known guys to pay the bill and flirt, but dude without paying! excellent.
oo anladım, sizin gibi bu yöntemi kullanıp flört etmeye çalışan çook erkek gördüm.... ama hesabı ödemeden bunu yapmak olağanüstü!
I'm paying taxes, you moron.
- Ben vergi ödüyorum, seni moron.
So now I'm paying you to listen.
Sana dinlemen için para ödüyorum.
And in the meantime, if I'm gonna be paying S.I.S. overtime to sit on the Kings'house all weekend,
Bu arada, Tüm hafta sonu King'lerin evinin önünde oturan adamlara mesai ödeyeceksem..... onları bu davaya bağlayacak bazı zorlayıcı kanıtlar görmek isterim.
I'm never really sure if you're paying attention.
Gerçekten dikkatini verdiğinden asla emin olamıyorum.
And, you see, I'm sort of a, "I do you a favour, " you do me a favour by paying me " kinda guy.
Ayrıca ben, "sana iyilik yaparım sen de karşılığında ücretini ödersin" tarzı biriyimdir.
I'm paying you millions, and you're telling me I'm gonna get screwed?
Ben size milyonlar ödüyorum,... ve bana yenildiğimi mi söylüyorsunuz?
I'm paying you $ 25,000.
Sana 25.000 dolar ödüyorum.
I'm starting to wonder what it is he's been paying you to do all these years.
Bunca yıl sana ne diye para ödediğini merak etmeye başladım.
I'm not paying you for nothing, okay?
Sana para filan ödemeyeceğim, anladın mı?
You know how much I'm paying.
- Kaç para ödediğimi biliyorsun.
Well, I thought you were paying me, but now I see I'm just your slave.
Sanırım, bana ödeme yaptığını düşündüm, şimdi anlıyorum ki ben sadece senin kölenim.
Oh well, if you're having it here and you're paying 1,500 bucks, I'll take the job.
Eğer onu burada yapacaksan ve 1500 papel ödüyorsan, ben yaparım.
If only I were paying somebody to help me with this kind of thing.
Keşke birilerine bana yardım etmeleri için ödeme yapıyor olsaydım.
I went against the balance of nature when I brought Jeremy back to life, and now I'm paying the consequences.
Jeremy'yi tekrar hayata döndürebilmek için doğanın dengesiyle oynadım ve şu anda bunun doğurduğu sonuçlara katlanıyorum.
Now, until you finish paying off your debt from the rebellious race-car fiasco, I'm afraid you are going to be my hot, brooding, indentured servant.
Şimdi, yarış arabası kullanmanın zararını çıkarana kadar..,... korkarım ki benim seksi, damızlık ve sözleşmeli uşağımsın.
I'm not paying you to have an ethical dilemma,
Sana ahlak dersi ver diye para ödemedim.
I'm paying you to walk.
Yürümen için para ödedim.
- you're still paying for me. - I don't see a problem with wanting to help your friend or wanting to buy you a gift.
- Arkadaşına yardım etmemim ya da sana bir hediye almamın problem olduğunu düşünmemiştim.
I'm not paying for it.
- Kendi cebimden verecek değilim.
I'm paying to learn.
Öğrenmek için ödüyorum.
I'm not paying Dominic to do your hair anymore if you're not gonna style it.
Eğer saçına şekil vermeyeceksen, saçını yapması için Dominic'e para ödemeyeceğim.
For what I'm paying, it'd better be.
Ödediğim parayı düşünürsek, öyle olsa iyi olur.
I'm getting tired of paying these fines, B.
Bu cezaları ödemekten sıkıldım.
I didn't think you'd listen, but if you expect me to help, You haven't been paying attention.
Dinleyeceğini sanmamıştım ama yardım etmemi bekliyorsan dikkatini vermiyorsun demektir.
Can you just... I'm not paying you to play games.
Beni dinle, sana oyun oynaman için para ödemiyorum.
I'm in the process of looking for a paying job.
Maaşlı bir iş arayışındayım.
We were paying Dan back on a regular schedule and I was working like crazy to find a job...
Dan'a ödememizi anlaştığımız gibi yapıyorduk. ... ve de, deli gibi iş arıyordum...
I'm not paying him for my own computer.
Kendi bilgisayarım için ona para vermeyeceğim.
paying 30
paying job 16
i'm proud of you 850
i'm pretty good 48
i'm pretty sure 173
i'm pumped 23
i'm pretty tired 21
i'm pregnant 951
i'm pissed off 37
i'm playing 47
paying job 16
i'm proud of you 850
i'm pretty good 48
i'm pretty sure 173
i'm pumped 23
i'm pretty tired 21
i'm pregnant 951
i'm pissed off 37
i'm playing 47
i'm pissed 75
i'm perfect 45
i'm proud 31
i'm packing 31
i'm pretty 39
i'm positive 260
i'm practicing 23
i'm prepared 28
i'm phil 28
i'm proud of us 16
i'm perfect 45
i'm proud 31
i'm packing 31
i'm pretty 39
i'm positive 260
i'm practicing 23
i'm prepared 28
i'm phil 28
i'm proud of us 16
i'm paul 45
i'm praying 24
i'm proud of it 27
i'm pretty busy 17
i'm pathetic 49
i'm pre 24
i'm parched 36
i'm peter 53
i'm perfectly fine 45
i'm patrick 26
i'm praying 24
i'm proud of it 27
i'm pretty busy 17
i'm pathetic 49
i'm pre 24
i'm parched 36
i'm peter 53
i'm perfectly fine 45
i'm patrick 26