English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm running

I'm running translate Turkish

7,687 parallel translation
I'm here running your staff.
Burada personelin başındayım.
Because I'm sure the American people will be interested to know that that's how you're running things.
Çünkü eminim ki Amerikan halkı,... işleri nasıl yürüttüğünüzü bilmek isteyecektir.
Honey, I don't know your life, but I know that running away is not gonna help you.
- Tamam. Tatlım, hayatını bilmiyorum ama kaçmanın sana faydası olmayacağını biliyorum.
Dr. Cummings, I understand that you are used to running the show, but you are in my O.R., and I cannot have you compromising my team.
Dr. Cummings, sorumlu olmaya alışık olmanızı anlayabiliyorum, ama şu anda benim ameliyathanemdesiniz ve takımın düzenini bozmanıza izin veremem.
"On the day of your brother's birth, I looked out through " the hole in my teepee and I saw a coyote running " and that is why he is named running coyote.
Kardeşinin doğduğu gün çadırımın deliğinden baktım koşan bir çakal gördüm ve bu yüzden adı Koşan Çakal.
I'm running the biggest aerial attack since Shock and Awe, and my targeting intel is for shit!
Şok ve Dehşet Operasyonundan beri en büyük hava saldırısını yönetiyorum ama hedef bilgileri bok gibi!
I don't want you thinking every time my phone rings or I'm rushing or running late...
Sürekli telefonumun çalmasını düşünmeni veya telaş içinde olmamı ya da ne bileyim geç kaldığımı düşünmeni istemiyorum.
He knows I'm running this?
Bu işte benim çalıştığımı?
- No. But when I was running the Wayne Enterprises RD division, we only had a half dozen off-site labs.
Ama ben Wayne Şirketi'nde Ar-Ge bölümünü yönetirken sadece yarım düzine dış laboratuvarımız vardı.
And I'm pretty sure the DNA results we're running right now - are gonna confirm it.
Ve şu anda çıkan DNA sonuçlarının bunu doğrulayacağına da adım gibi eminim.
And I'm pretty sure the DNA results we're running right now are gonna confirm it.
Ve şu anda çıkan DNA sonuçlarının bunu doğrulayacağına da adım gibi eminim.
I'm running that diagnostic on your blood samples right now.
O teşhisi senin kan örneğine yapıyorum şu an.
Well, I'm not running.
Ben bir yere kaçmıyorum.
Shall I leave the engine running in case you trigger another implosion?
Bşka bir patlamaya sebep olma ihtimaline karşı kontağı açık bırakayım mı?
And I was so close to running the table.
Snooker yapmaya da çok yaklaşmıştım.
Son, I like you, but I'm running an office here.
Evlat, seni severim ama burayı ben yönetirim.
I'm running point for the SSR.
SSR ekibinin lideriyim.
I'm afraid to go anywhere with that masked psychopath running around.
Maskeli psikopat ortalikta dolaşirken bir yere gitmekten korkuyorum zaten.
As soon as I get it up and running, I'll join the search.
Kurar kurmaz ben de aramaya katılacağım.
Well if that's true, I'd be running around in diapies, that's when I was born.
Bu doğru olsaydı altım bağlı olurdu çünkü o benim doğduğum yıl.
I'm running out.
Aklımda isim kalmadı.
- I'm running away.
- Kaçıyorum.
I didn't stick around to fill out no paperwork, I just started running.
Form doldurmak için beklemedim, koşmaya başladım.
But I texted I was running late, and you said "fine."
"Gecikeceğim" diye mesaj attım sen de "İyi" dedin. Hayır!
When you texted "running late," I didn't write anything at all.
"Gecikeceğim" yazdığında hiçbir şey yazmadım.
Sorry I'm running late.
Geç kaldığım için üzgünüm.
I haven't forgotten you're running for president.
Başkanlık için yarıştığını unutmadım.
I don't even know why we're running.
Niye kaçtığımızı bile bilmiyorum.
I'm running out of time here.
Vaktim tükeniyor.
This is just a video to say, I'm sorry the new website isn't up and running yet.
Bu videoyla belirtmek isterim ki, yeni internet sayfam henüz açılmadı.
I will, after you tell me the Silver fox on the bike had nothing to do with your running out of physical therapy.
Sen bana fizik tedaviye koşarak gitme sebebinin bisiklete binen o gri kurt olmadığını söylediğin zaman bırakacağım.
I'm running out of time.
Zamanım azalıyor.
I think I'm running out of time.
Sanırım vaktim bitmek üzere.
And I always thought that Deacon just, you know, made shit up to keep us from running off, but now?
Deacon'un kaçmamamız için böyle şeyler uydurduğunu sanırdım. Ama şimdi?
I could be running the place in five years tops, right?
İlk beşe girmiş olmalıydım, değil mi?
So I'm guessing you running around a twister in the opposite direction isn't gonna to do the trick this time.
Hortumun etrafında tersi yönde koşman bu sefer işe yaramayacak yani.
I've been running just as fast as I was when it happened and nothing.
Geçen sefer koştuğum gibi hızlı bir şekilde koşuyorum ama hiçbir şey olmuyor. Hâlâ buradayım.
Now I'm running tests on the containment system.
Şimdi de hapis sistemi üzerinde test yapıyorum.
I haven't lost my son and now I'm running late.
Oğlumu kaybetmedim ve geç kalıyorum.
- I'm trying to keep you alive, and you're running around, trying to burn the both of us and this case.
- Hayatta kalmanı sağlamaya çalışıyorum ama etrafta koşuşturup, ikimizi de davayı da yakmak istiyorsun.
We were kind of busy running in terror, so yeah, I'm sure.
Aceleyle dehşet içinde kaçıyor sayılırdık. O yüzden eminim.
It's ladies'night. New promotion I'm running.
Kadınlar gecesi var bugün, yeni bir promosyon sunuyorum.
I'm not running a restaurant here, Gretchen. This is dinner.
Burada restoran işletmiyorum herhalde, Gretchen.
Every time I've ever held my arms out, he's always come running.
Ne zaman kollarımı kaldırsam hemen koşarak gelir.
I worked for him about ten years ago when he was running a task force on the border.
10 yıl önce o sınırdaki timi yönetirken onun için çalışmaya başladım.
That last distro I received is running low.
Son aldığım dağıtım da bitmeye yanaştı.
I'm tired of running.
Kaçmaktan yoruldum.
Or else Uncle Joey is gonna be way too suspicious, and I'm running out of excuses on why people aren't around anymore.
Yoksa Joey dayı çok fena şüphelenecek. ve etrafta neden insan olmadığına dair bahanelerim bitiyor artık.
Look, I'm not running. I'm not ducking.
Bak, kaçmıyorum, sıvışmıyorum.
I ain't running any-goddamn-where.
Hiçbir yere kaçtığım yok.
Well, we're still running down his alibi, but between us, - I don't think he's our guy.
Mazeretini araştırıyoruz hâlâ ama aramızda kalsın, bence adamımız o değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]