English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm with him

I'm with him translate Turkish

12,361 parallel translation
I told him that because you were my proxy, but you're not my proxy with me.
... sonra da geri dönüp elimi ayağımı kestin. Öyle söyledim çünkü sen benim vekilimdin ama benim tarafımda değilsin.
No he can't, but I have done some research, and found two potential candidates that might be compatible with him.
Evet, birleşemez. Bu yüzden bazı araştırmalar yaptım. Ona uygun olabilecek iki potansiyel aday buldum.
If I wasn't so busy tinkering with this thing, I don't know, maybe I could've kept him busy.
Eğer bu şeyi kurcalamakla meşgul olmasaydım ne bileyim, belki de onu meşgul edebilirdim.
If being with her makes Hookfang happy, I guess I should be happy for him, too.
Eğer onunla olmak Hookfang'i mutlu ediyorsa, sanırım ben de onun için mutlu olmalıyım.
You think I concocted a lawsuit against my own company just to tell a man I've already been with that I like him?
Sence hoşlandığım ve bir kere birlikte olduğum biriyle yeniden takılmak için kendi şirketime karşı yalandan dava mı açtım? Öyle görünüyor.
I'm on good terms with him because I've seen other sides of him.
Onunla aramız iyi çünkü onun başka yönlerini de görebiliyorum.
What should I do with him?
Ne yapacağım bu çocukla ben?
If I can't make it work with his friends, how can I make it work with him?
Arkadaşlarıyla anlaşamazsam onunla nasıl anlaşırım?
I mean, I would never say that, but I support your decision to break up with him 100 %.
Bunu asla söylemek istemezdim ama ondan ayrılmak istersen sonuna kadar arkandayım.
I have to stay with him.
Onunla kalmalıyım.
Um, I used to have to draw him into family photos with a crayon.
Babamı aile fotağraflarına pastel boyayla çizmek zorunda kalırdım.
- But then I think about Sebastian St. Clair and going to work with him, helping people and making a difference.
- Ama sonra Sebastian St. Clair'i, onunla çalışmayı insanlara yardım etmeyi ve bir fark yaratmayı düşünüyorum.
Prince Gustav is a ruthless despot, but I'd still rather share a bed with him than my ex-wife.
Prince Gustav, zalim bir despot ama eski karım yerine onunla aynı yatağı paylaşmayı yeğlerim.
I came home and found him having relations with...
Eve geldim, ve onu Şeyle ilişki yaşarken yakaladım...
I thought I could bring him down here with Barry's help.
Düşündüm ki eğer onu buraya getirebilirsem Barry'nin yardımı olur.
I'm here to tell you that I met with him today.
Bugün onunla görüştüğümü söylemeye geldim.
That piece of shit hasn't changed And I'm not settling with him.
O pislik değişmedi ve onunla anlaşmıyorum.
Just because I'm sleeping with him doesn't mean I'd perjure myself to protect him.
Onunla yatıyorum diye sırf onu korumak için yalancı şahitlik edecek değilim.
Will you tell Al-Amin I'm sorry to disturb him, but it's urgent that I speak with him?
Al-Amin'e rahatsız ettiğim için üzgün olduğumu ama acil bir mesele olduğunu söyler misiniz?
I spend one afternoon with the guy, and it's like I signed an eight-year contract to show up at events with him and let him fake-father a child.
Adamla bir öğleden sonra takıldım ve sanki etkinliklere onunla birlikte gitmeye ve bana sahte babalık yapsın diye onunla 8 yıllık sözleşme imzaladım.
Hey, I'm with him.
Ben onunlayım.
I'm going to Dicky's, I don't like to leave you with him.
Dicky'nin evine gidiyorum ama seni onunla bırakmak hiç hoşuma gitmiyor.
I would have sacrificed my life to have him back with his wife and his son.
Karısına ve çocuğuna dönsün diye hayatımı feda ederdim.
I'll check with A.R.G.U.S., see if they have anything on him.
A.R.G.U.S'a bir bakayım. Bakalım onda onun hakkında bir şeyler var mı.
I wasn't prepared for how taken I was with him.
Ona ne derece kapıldığımı anlayamadım.
I'm pretty sure that Damon and Bonnie brought him back with this.
Damon ve Bonnie'nin onu bununla dirilttiğine eminim.
If I take Tristan, make it look like I busted him out, I get in tighter with him and The Strix.
Eğer Tristan'ı alır, onu kurtarmış gibi gösterirsem, onunla ve Strix'le bağlarım sıkılaşır.
I'm going over there right now and hit him with a shovel, like a white trash YouTube girl.
- Peter, dur. Beni bir dinle.
I'm gonna go with him.
Ben de onunla gideceğim.
My father fought side by side with all the clans, and I with him.
Babam bütün klanlarla birlikte ben de babamla birlikte savaştım.
Now I'm not gonna be able to live with myself if something happens to him.
Şimdi ona bir şey olursa ben vicdanımla yüzleşemeyeceğim.
I was up all night with him.
Bütün gece yanındaydım.
I will have words with him.
Onunla konuşacaklarım var.
I'm with him.
- Birlikteyiz.
With a power like his, I'm going to need your help restraining him.
Böyle bir güce sahip birini zapt edebilmek için sana ihtiyacım var.
The deal we made with Six to protect him...
Martin'i korumak için MI6'le yaptığımız sözleşme...
I'll share the photo with our Egyptian and Saudi liaisons, see if anyone knows him.
Orta Doğu'lu gibi görünüyor. Fotoğrafı Mısır ve Suudi bağlantılarımızla paylaşacağım, bakalım tanıyan var mıymış.
I don't--I don't know why this is, but ever since Douglas and I got engaged, women seem way more flirtatious with him.
Neden bilmiyorum ama Douglas ile nişanlandığımızdan beri kadınlar onunla daha çok flört ediyor gibi.
- Francis, I'm in love with him.
- Francis ona aşığım.
Are you saying that I should tell him I'm in therapy and talk about my issues with him so we can sit around singing Kumbayah?
Yani, ona terapiye gittiğimi söylememi ve ve sorunlarım hakkında onunla konuşmam gerektiğini mi söylüyorsun? Böylece oturup beraber Kumbaya söyleyelim diye mi?
And if I am gonna beat him, I'm gonna do it with honor.
Onu yeneceksem bunu onurlu bir şekilde yapacağım.
- but I have a boyfriend and I'm with him...
... ama sevgilim var ve onunla...
I'm not done with him yet. Nolan, stop!
- Onunla işim daha bitmedi.
I'm not sure I trust anyone with that kind of power, but... if we keep him here, I can watch him, and we can use him.
Öyle bir güçle herhangi birine güvenebilir miyim bilmiyorum ama onu burada tutarsak izleyebilirim ve onu kullanabiliriz.
I think I shall go and sit with him a while.
Sanırım gidip bir süre yanında oturacağım.
Never with a client, but with Jake, I fell so in love with him.
Hiçbir müvekkilimle böyle bir şey yaşamadım ama Jake'e deli gibi aşık oldum.
I went through the checklist with him.
Yapılması gereken her şeyi yaptım.
And I wrote the businessman a scrip for methocarbamol and made him promise to follow up with his G.P.
İşadamına methocarbamol reçetesi yazdım. Aile hekimine görüneceğine söz verdi.
Only one option : I'm gonna go in that building with a jacket draped over my arm, put a gun to Zoric's back, and force him to give us the ledger.
Tek seçeneğimiz var : kolumu örten bir ceketle o binaya giriş yapacağım Zoric'in sırtına bir silah dayamış ve onu defteri bize vermeye zorlar bir şekilde.
I kind of agree with him. It's my business, not yours, and I'm done with this stupid therapy game.
Bu benim meselem senin değil ; ve bu aptal terapi oyunundan çok bunaldım.
Logic dictated that I not cry in front of Ralph, or I'd scare him, so I took his hand, we walked for blocks with nowhere to go.
Mantığa göre Ralph'ın önünde ağlayamazdım çünkü onu korkutabilirdim ben de tuttum elinden, amaçsızca dört blok yürüdük.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]