I reckon translate Turkish
2,416 parallel translation
So I reckon more's coming.
Sanırım dahası da olacak.
- He's going to get drunk, I reckon.
- Kesin sarhoş olacak.
I reckon five minutes should do.
Zannımca beş dakika uyar.
I reckon I've already been to heaven.
Ben zaten cennetten geldiğimi düşünüyorum.
Nice Gate! Don't call security, or I'll tell them you're wearing a Shimmer, cos I reckon anyone wearing a Shimmer doesn't want the Shimmer to be noticed. Hello.
Güzel Kapı!
But, I reckon, if Stella McCartney can steer her way clear of a one-legged, gold-digging stepmother and still make something this beautiful...
Ama olaylara bakış açımı biliyorsun. Eğer Stella McCartney bile tek bacaklı, kan emici üvey annesiyle ayakta kalabiliyorsa ve bu hayatı hâlâ güzel bir şekilde yaşayabiliyorsa ben de dayanabilirim.
Not yet, I reckon.
Henüz değilsin bence.
And some more besides, I reckon. That's not it.
Bazı şeyleri saymazsak, ben saydım.
I reckon you'd be moody too, if you had to pretend to be Limahl.
Limahl taklidi yapmak zorunda olsaydın, herhâlde sen de bunalımda olurdun.
I reckon - he just wants your mum to help him... phone... home. - Sarah Jane's right.
Sarah Jane haklı.
I reckon we need to each put in a two-er.
Tahminim, adam başı ikişer koysak.
So... what? A pair of eighters, I reckon.
Yani, bir çift sekiz, sanırım.
There, I reckon.
Orada, sanırım.
I haven't seen any ghosts yet but I reckon they're on a skeleton staff.
Daha hayalet görmedim, ama sanırım onlar da şu iskelet şeysindelerdir.
I reckon it was a deal gone wrong.
Bir şeyler ters gitmiş anlaşılan.
I reckon i got somethin'to say to miss beatrix bourbon if'n she don't mind.
Sakıncası yoksa ben de burada Bayan Beatrix Bourbon'a bir şey söylemek isitiyordum.
Male, I reckon.
Erkek, galiba.
A couple of Bacardi Breezers, man, I reckon she'd be good to go.
İki bardak Bacardi Breezers, adamım kız direk kıvama gelir.
Because I reckon you're quite cute when you're drunk.
- Neden? Çünkü sarhoş olunca sevimli olacağını tahmin ediyorum.
I reckon.
Sanırım..
I reckon you'd be good for it now that you're missing a couple of parts.
Sanırım şu an isteklisin ki birkaç kısmı kaçırıyorsun.
I reckon he's right.
Bence haklı.
It's the eyes, I reckon.
Gözleri yüzünden zannediyorum.
Yeah, I reckon that too.
Evet, onlar da var tabii.
I reckon you want a kiss?
Sanırım bir de öpücük istiyorsundur?
I reckon I've tortured them enough.
Sanırım onlara yeterince işkence ettim.
I reckon what you're doing is good.
Bence yaptığın iyi bir şey.
I reckon she'll turn up.
Geri döneceğini düşünüyorum.
I reckon you heard about Bull Hancock, ma'am?
Efendim, sanıyorum Bull Hancock'u duydunuz?
So while Leslie is the accounts and I reckon...
Leslie hesaplarken ben sayacağım.
But I reckon you were a model.
Bence modeldin ama.
- I reckon you would.
- Yapacağına iddiaya girerim.
I reckon Americans are super friendly.
Amerikalılar gerçekten çok arkadaş canlısılar.
Here's what I believe. I'm not a doctor, but I reckon that you can get your body back into shape so that you can cure yourself.
Benim düşündüğüm şey, Doktor değilim ama, sana şunu garanti ediyorum bedenine biraz dikkat edersen kendi kendini tedavi edebilirsin.
I reckon they're onto something.
Bence bir bildikleri var.
This one was tailing the yellow car... and I reckon them boys thought they owned the road, both of'em.
Bu araba sarı arabanın arkasındaydı... Sanki yol onlarınmış gibi sürüyorlardı her ikiside.
I reckon the purple car sideswiped me.
Mor araba yanımdan geçip gitti.
Well, I reckon I did, son.
Evet gördüm ahbap.
And I was going just a little too fast, I reckon.
Sadece biraz hızlı gidiyordum.
Well, I reckon you could get Dr. Dolittle on out here.
Dr. Dolittle'ı getirebilirsin sanırım.
I reckon you'd be able to see one in October.
Sanırım bir tanesini Ekim'de görme şansınız olabilir.
Well, I reckon there's more chance of me not being there at the moment.
Sanırım şimdi sizle vakit geçirmem orada geçirmemden daha muhtemel.
I reckon you probably carry that feeling around with you every second of the day.
Sanırım bu hissi muhtemelen yanında taşırsın günün her saniyesinde.
Absolutely. I reckon...
Elbette. Sanıyorum...
They reckon I'm rubbish at costume but otherwise everything's fine.
Onlar kostümü mahvedeceğimi sandılar Ama her şey yolunda gitti.
GROWLING I reckon that's what Sarah Jane was talking about.
Sanırım bu Sarah Jane'in bahsettiği şey.
Reckon I could hit one?
Sanırım birini vurabilirim.
And as far as I can reckon They're sitting up there still
Ve anladığım kadarıyla Öyle oturuyorlar
Do you reckon I could call Mum quickly?
Sence annemi hemen arayabilir miyim?
I don't reckon it's for hunting buck.
Ördek avı için olduğunu sanmam.
How many pizzas, burgers, fries, and cokes do you reckon I inhaled to create that masterpiece?
Sizce ne kadar pizza, hamburger, patates kızartması ve kola yedim, Bu rezaleti yaratmak ortaya çıkarmak için?