In front of everyone translate Turkish
575 parallel translation
He just made a big row in front of everyone.
Herkesin önünde büyük bir patırtı çıkardı.
So what if I want to kiss you in front of everyone?
Bu yüzden herkesin önünde seni öpmemi ister misin?
How can she be naked like that in front of everyone?
Herkesin önünde nasıl böyle soyunabiliyor?
You all pretended so in front of everyone else.
Hepiniz başkalarının önünde öyle göründünüz.
The idea of standing in front of everyone and saying :
Herkesin önüne çıkıp ; "Ben alkoliğim" demek fikri rahatsız ediyor beni.
Not in front of everyone.
Herkesin önünde değil.
In front of everyone.
Herkesin önünde.
- Not in front of everyone.
- Herkesin önünde olmaz.
- Oh, not now, Not in front of everyone.
- Oh, hayır baba. Herkesin önünde yapma.
It's the first really chic restaurant you took me to in New York. Right out in front of everyone who counts.
New York'ta beni götürdüğün o züppe restoranda... önemli olan herkesin gözleri önünde...
For having been... scared in front of everyone.
Herkesin önünde korkar.
I'll put you to shame in front of everyone.
Seni tüm o insanların önünde gülünç duruma sokacağım.
A king can't cry in front of everyone else in the street.
Bir kral da sokakta herkesin önünde ağlayamaz.
We had a deal, in front of everyone
Ama herkesin önünde olacak demiştik
You better explain... right now, in front of everyone, in front of your children... or I'll smash your face in and kick you out of the house.
Açıklasan iyi edersin şu anda, herkesin önünde, çocuklarının önünde yoksa ağzını yüzünü parçalayıp seni evden atarım.
Both men and women derive strength from being united in front of everyone.
Erkek de kadın da gücünü toplum önünde birleşmiş olmaktan alır.
On the staircase, in front of everyone's door.
Binadaki herkesin kapısının önüne.
I wanted to lay it on the table in front of everyone so that everything is open and as direct as possible.
Ama bunu herkesin önünde masaya yatırmak istedim. Açık ve olabildiğince dürüst olmaya çalışarak.
What if I shame you in front of everyone?
Ya seni herkesin önünde utandırırsam?
You promised me an apartment. But we get thrown out in front of everyone!
Bana bir daire sözü vermiştin ama herkesin önünde sokakta kaldık!
Let him be the one to value it then. In front of everyone.
Herkesin önünde bir değer biçsin.
I was dishonored in front of everyone.
Vallahi rezil olmuşum dünya aleme.
Do it in front of everyone.
Herkesin önünde yap.
In front of everyone, you told Sister Mary Alice, "Bless this, honey."
Herkesin önünde rahibe Mary Alice "Bunu da kutsa tatlım" dedin.
It's just you coming in like that in front of everyone at work...
İş yerime öyle çıkıp gelmen...
Now, a cop comes around right at work in front of everyone asking questions about you.
Büroya bir polis geldi Ve herkesin önünde bana seninle ilgili sorular sordu.
If I win, in front of everyone, I will kiss Miss Madhu-Okay
Şartım. Ben yenersem, ki zaten yeneceğim!
He insulted me in front of everyone.
O beni herkesin önünde rezil etti. Rezil mi etti?
Big sister, the Master is away In front of everyone here you be the judge.
Büyük kardeş, Efendi şu an uzaklarda. Herkesin önünde, burada yargılayacaksın.
Here, at the theatre, in front of everyone..
Burada, Opera da, Herkesin gözü önünde..
What two sides? Do you deny we were to be married and you made an idiot of me in front of everyone?
Tam evlenmek üzereyken..... beni herkesin önünde aptal yerine koyduğunu inkar mı ediyorsun?
And I made it worse and I made you and Gusmaro look bad in front of everyone... by saying that Emilio was stronger than the both of you.
Ben durumu kötüleştirdim. Emilio'nun daha güçlü olduğunu söyleyip, sizi aşağıladım.
If you want me to walk up in front of everyone with a ring... and put it on you, I'll do it.
Herkesin önünde elimde bir yüzükle sana yürüyüp...
And you don't know how it feels to be made a fool of in front of everyone.
Ayrıca herkesin ortasında gülünç duruma düşmek nasıI bir şey bilmiyorsun.
How'II you do that in front of everyone?
Herkesin önünde nasıl yapacaksın bunu?
Right here in front of everyone.
Herkesin gözünün önünde.
How will I look in front of the producer and everyone else?
Yapımcıların ve diğerlerinin yüzüne nasıl bakacağım?
Everyone's talking about his amazing sword drawing in front of all the bosses at the Hana-kai.
Herkes onun Hana-kai'de bütün patronların önünde yaptığı inanılmaz kılıç sanatını konuşuyor.
I want Fung to come in... and defeat him in front of everyone ;
... Fung'u herkesin gözü önünde..
In front of that girl, and everyone.
O kızın ve herkesin önünde. Nerede olursa olsun.
And so I have decided, brother Gypsies, to bow down in front of her, as she asked me to, to show everyone that her beauty's conquered Zobar.
Ve şimdi çingene kardeşlerim... onun önünde diz çökmeye... ve istediği gibi, güzelliğinin Zobar'ı nasıl ele geçirdiğini göstermeye karar verdim.
In front of so many people it takes only one wrong word... to hurt everyone.
O kadar insanın önünde, bir hata bile herkesi kırar.
- Don't say that, Djura, everyone would say the same until they become familiar with the spy world they can make plans in front of you and you wouldn't know what are they saying...
Doğru, Djura. Casusluk âleminden haberi olmayan herkes böyle der. Burnunun dibinde gezerken planlar yaparlar, haberin bile olmaz.
Becauseiocane comes from Australia, as everyone knows, and Australia is entirely peopled with criminals, and criminals are used to having people not trust them, as you are not trusted by me, so I can clearly not choose the wine in front of you.
İocane'in Avustralya'dan geldiğini bilmeyen yoktur. Avustralya külliyen suçlu doludur ve suçlular da insanların kendilerine güvenmemelerine alışkındırlar tıpkı bana güven vermemen gibi. Bu yüzden de şüphesiz senin önündeki kadehi seçmeyeceğim.
Yeah, right, but I didn't take a vow in front of God and everyone to be faithful to Ann.
Evet, doğru, ama ben Tanrı'nın ve insanların önünde Ann'a sadık kalacağıma yemin etmedim.
He caught me in front of everyone and... - and What
Tutup ne yaptı, ne yaptı?
What does matter is that Yatim left for the front and that all the time, in the frenches, in the hospital in the lands he crossed every day and I mean every day, Nadine he would think of the big house, the garden those faces, and even the old cricket that everyone moaned about.
Önemli olan Aytim'in savaşa gitmesi ve tüm o siperlerde, hastanede geçen zaman süresince yürüdüğü topraklarda her gün yani her gün, her an Nadine o koca evi, bahçeyi ... o yüzleri ve hatta o herkesin şikayet ettiği yaşlı cırcırböceğini bile düşünmüş.
And now, here we are, dancing in front of God and everyone.
Şimdi Tanrı ve herkesin önünde birlikte dans ediyoruz.
But everyone in front of me got free bread.
Ama önümdeki herkes ekmeği beleşe aldı.
They're trying to make you look weak in front of everyone.
Güçlü ol.
Everyone at this table should be proud to be sitting here... in front of a man's man.
Bu masada oturan herkesin önünüzde oturan bu adamla.... gurur duyması gerekir.