In half an hour translate Turkish
2,035 parallel translation
In half an hour you have a meeting with Danish Industries.
Danimarka İş Konseyiyle toplantın var. Tartışma konusu, seçim günü...
We'II be back in half an hour.
Tamam, yarım saate döneriz.
You're eating like a horse, not drinking, throwing up, went to the toilet three times in half an hour.
At gibi yiyiyorsun, içki içmiyorsun ve yarım saatte bi tuvalete kusmaa gidiyorsun
I can call and somebody comes to the house in half an hour.
Ararım ve yarım saat içinde eve biri gelir.
She said to try back in half an hour.
Yarım saate geleceğini söylemişti.
Don Jeffries wants us on the phone in half an hour.
Don Jeffries yarım saat içinde bizi telefona istiyor.
Mr. Jackson, Am I to assume you finished my final in half an hour?
Bay Jackson, finalimi yarım saatte bitirdin, öyle mi?
Just call back in half an hour.
- Yarım saat sonra ara. - Lanet olsun!
I have a fitting in half an hour.
Yarım saat içinde bir provam var.
I'll be there in half an hour.
Yarım saat sonra orada olurum.
Roger, ready in half an hour, awaiting your clearance, over.
Tamam, yarım saat içinde hazırız, seni bekliyoruz, tamam.
- to the hospital in half an hour.
- hastaneye dönmem gerek.
I'll be back in half an hour.
Yarım saat içinde dönerim.
I'll be there in half an hour.
Yarım saat içinde orada olacağım.
I'll bring him here in half an hour.
Onu yarım saat içinde buraya getireceğim.
Within half an hour we will be in Goa.
Yarım saat içinde Goa'da oluruz.
I'll call you in half an hour.
Yarım saat içinde seni ararım.
Since we still have things to discuss, stay with her, I'll be back in half an hour.
Madem konuşacak birşeyler buldunuz onunla kal, ben yarım saat içinde dönerim.
I just remembered I have an appointment, be back in half an hour.
Bir görüşmem olduğunu hatırladım yarım saat içinde gelirim.
I finish my shift in half an hour.
Yarım saat sonra mesaim bitiyor.
- With a leak that size, they'll be out of air in half an hour, maybe less.
- O boyuttaki bir delikle yarım saat belki daha az zamanda havaları tükenecektir.
Th-there's a sprinkler installation clinic in half an hour.
Yarım saat sonra da fıskiye kurma kliniği yapacaklar.
I have a massage in Queens in half an hour.
Queens'de yarım saat içinde bir masaj randevum var.
SHARON : Sir, you're scheduled to be in court in half an hour.
Efendim, yarım saat içinde mahkemede olmalısınız.
My God! You said it'd take at least half an hour to kick in.
İşe yaraması için en az yarım saat geçmesi gerektiğini söylemiştin.
I'm here at the Best Credit Bank, where people have been taken in hostage for an hour and a half now.
Yayınımızı Best Credit Bankasından, Yarım saat önce başlamış soygundan yapıyoruz.
I'II return with a coach in less than half an hour.
Ben yarım saate kalmaz arabayla dönerim.
We'll be back in about a half an hour, I guess.
Sanırım, yarım saat sonra geliriz.
We're gonna meet the Welches in about half an hour.
Yarım saat sonlar Welches'lerle buluşacağız.
If you're not here in a half an hour to settle this, I'm gonna take the fine out on your friend's legs!
Bu işi halletmek için yarım saat içinde gelmezseniz cezayı arkadaşınızın bacaklarından tahsil ederim.
But, uh, if you want to, we could wait a half an hour just to let the crowd fill in.
1 saat daha bekleyip insanları çekebiliriz.
Hey! Coming back in a half an hour.
Yarım saat içinde mesaim bitecek ona göre, her kuruşunu isterim.
Out in less than half a minute, awake again in an hour.
Bir dakikadan daha kısa bir sürede etkisini gösterir, bir saat kadar uyutur.
Just give us half an hour, you know, pick up... and get something in the oven,
Bize yarım saat izin ver. Toparlanıp, yiyecek bir şeyler hazırlamak için...
In the first chapter it's running half an hour late.
İlk bölümde yarım saat gecikecek.
I'll be back in about an hour and a half.
Ben bir buçuk saat sonra evde olurum.
They'll be here in about half an hour.
Yarım saate burada olurlar.
He says in his letter, not half an hour before he left Bath, you gave him positive encouragement.
Mektubunda diyor ki, Bath'dan ayrılmadan önce onu olumlu yönde cesaretlendirmişsin.
Sorry, I sat in the wrong Starbucks for half an hour.
Üzgünüm, yarım saattir yanlış Starbucks'ta bekliyormuşum.
I'LL LET YOU KNOW IN ABOUT HALF AN HOUR.
Yarım saate öğrenirsin.
Three other missionaries and I spent an hour and a half today trying to see what Christians can do in this present situation.
Bugün, 3 misyoner ve ben 1 buçuk saat bu durumda Hıristiyanların ne yapabileceğini düşündük.
I spent half an hour in your room. You have to go to bed now, okay?
- Josh, bana bak zaten yarım saattir odandayım.Şimdi sen doğru yatağına gidiyorsun, tamam mı?
Half an hour ago we found Emil's address on his computer.
Emil'in adresini yarım saat önce onun bilgisayarında bulduk.
Look, the candidates will be here in less than half an hour.
Adaylar yarım saate gelir.
I'm on a shuttle in a half an hour.
Yarım saat içerisinde bir mekikte olurum.
Conference call in a half an hour, all right?
Aubrey!
Meet me at the 86th Street station in, like, half an hour?
Yarım saat sonra benimle 86. Cadde istasyonunda buluş, tamam mı?
A neighbor saw them go in about half an hour ago.
Bir komşu onları yaklaşık yarım saat önce eve girerken görmüş.
I just woke up in there a half an hour ago.
Ben yarım saat önce uyandım.
The reason we get to stay up an extra half hour and eat cake is because Daddy got put in charge of some really cool project.
Fazladan bir saat kalmak ve kek yememizin nedeni babamın çok havalı bir projenin başına getirilmesi.
If I don't have my transpo in one half of an hour, I will throw one body out of the bank every five minutes.
Eğer yarım saat içinde nakliye aracım gelmezse, her beş dakikada bir bankadan dışarıya bir ceset fırlatacağım.
half an hour 183
half an hour later 22
half an hour ago 51
an hour ago 223
an hour later 63
an hour 634
an hour and a half 32
an hour and 22
in ha 55
half an hour later 22
half an hour ago 51
an hour ago 223
an hour later 63
an hour 634
an hour and a half 32
an hour and 22
in ha 55